Hürriyet Yazarı Uğur Meleke,bugünkü köşesinde Milli Takımdan bahsetti.
2008 yazıydı. Rahmetli Aragones, Avrupa Şampiyonası’ndaki ilk 3 grup maçının hepsinde Iniesta’yı 60’ıncı dakikada oyundan çıkarmıştı.
22 Haziran’da Viyana’daki çeyrek finalde İtalya’ya karşı işler pek de iyi gitmezken yine tam 60’ıncı dakikada değişiklik tabelasında 6 numara yanınca Iniesta’nın o sakin gözleri parladı. Kenara gelirken Aragones’in gözlerine uzun uzun baktı, baktı, baktı 24 yaşındaki futbolcu.
Iniesta ile göz göze geldiği o 10 saniye geçmek bilmedi Aragones için. Hayatının belki de en uzun on saniyesini yaşadı Viyana’da. İlk 4 maçın tamamında gidişata bakmaksızın 60’ta Iniesta’yı oyundan alan Aragones, bir daha hiç çıkarmadı genç futbolcuyu. Sonrasında tarih yazdılar zaten.
Bu turnuvada da Vincenzo Montella’da bir tür Aragones davranışı seziyorum ben. Önce Gürcistan maçında 79’da Kaan’ı çıkarıp Merih’i soktu. Kalan 15 dakikada inanılmaz yaslandık, 15 pozisyon filan verdik herhalde. Kaleyi melekler korudu.
Sonra Dortmund’da Portekiz önünde yine 58’de Kaan/İsmail değişikliği yaptı. Hamburg’da Çekya maçında 46’da yine orta sahasını değiştirdi, Kaan çıktı Salih girdi. 63’te de İsmail/Okay değişikliği yaptı. Peşinden de golü yedik zaten.
Son olarak Leipzig’de Avusturya önünde erken orta saha değişikliği alışkanlığını sürdürdü. 58’de İsmail/Salih değişikliği geldi. Sanırım maçın gidişatı-durumu ne olursa olsun, merkez orta sahalarının çok yorulduğunu düşünüyor. Ve önceden planlanmış, dakikası belirlenmiş, ezbere değişiklikler yapıyor Montella. Aynen Aragones’in Euro 2008’de ilk dört maçın tamamında Iniesta’yı tam 60’ta çıkarması gibi.
Bu maçla ilgili değerli teknik adamımız Vincenzo Montella’dan ilk beklentim şu: Ezbere değişiklikler yapmaması. Kaan Ayhan da İsmail Yüksek de (İsmail bu maçta cezalı olsa da) orta saha oynadıklarında 90 dakikayı çıkarabilecek adamlar. Değişiklik yaparken müsabakanın gidişatını, oyuncunun performansını dikkate almak lazım.
HOLLANDA’NIN SAVUNMASI PRESE KARŞI DiRENÇSiZ
Hollanda, turnuvada seyirci anlamında etkileyici ülkelerden biri. Evet turnuvanın ev sahibi Türkiye. İkinci ev sahibi de Almanya! Ama iki ev sahibinden sonra en etkileyici taraftar performanslarından birini Hollanda’nın gösterdiğini söyleyebiliriz. Eğlenceli bir maç olacak Berlin’de.
Portakallar turnuvaya mükemmel başlamadılar, özellikle Avusturya önündeki yenilgi ülkede deprem etkisi yarattı. Avusturya’nın yüksek tempolu oyununa karşı ağır kaldılar. Önde baskıya yanıt veremediler. Tüm savunma SOS verdi, Van Dijk’in üçüncü golde ağır kalması ağır eleştirildi. Hatta o maç sonu röportajında Van Dijk tarihi sözler söyledi mikrofonlara: “Belki de o kadar iyi bir takım değiliz. Kendimizi dev aynasında görüyoruz”
Özeleştiri yapabilen bir ulus olmanın ödülünü Romanya karşısında aldılar. Çok daha canlı, arzulu, istekliydiler. Baştan sona kadar üstün oynadılar. Gakpo kaçırdı, Malen kaçırmadı. Malen muhtemelen bize karşı Bergwijn’in yerine 11’de başlayacaktır zaten. Orada haklı bir 3-0’lık galibiyet aldılar. Ancak Romanya karşısında da aynı zafiyeti sürdürdüler: Rumenler önde baskı yaptığında SOS verdiler. Savunmadan pasla çıkarken hatalar yaptılar. Biz de aynen Avusturya ve Romanya gibi önde basmalıyız Hollanda’ya karşı.
TÜRKLER OTOBÜSE BiNMEDEN MAÇ KAZANILMIŞ SAYILMAZ
Evet, Orkun ve İsmail cezalı. Ama Hakan dönüyor, arkada da zaten Salih alternatifimiz vardı. Yani sahaya yine sağlam bir 11’le çıkacağız. Bu iki zorunluluk dışında Montella’nın şapkadan tavşan çıkarmaya çalışacağını zannetmiyorum. Zaten çıkarmamalı da.
Turnuvada 3 maçta gol yiyip 3 galibiyet alabilen tek takımız. Bu maçta da gol yesek dahi vazgeçmeyeceğimize eminim. Euro 2008’de Blick’in attığı manşetin hissini taşıyorum ben hâlâ: Türkler otobüse binmeden maç kazanılmış sayılmaz.