Taha Akyol Yazdı: Yahudi faşizmi

0
12

Karar Yazarı Taha Akyol, bugünkü köşesinde İsrail-Filistin gerilimini değerlendirdi.

Yahudi ve faşizm kelimelerinin bir araya gelmesini birçok kimse yadırgayabilir. Nitekim Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı’nda faşizm kurbanı oldukları bir gerçektir, vahim, feci bir gerçek.

Fakat faşizmi yaratan siyasi ve zihnî faktörler gerçekleştiğinde Yahudilerden de faşist rejimler çıkabileceğinin somut kanıtı; aşırı sağcılarla dincilerin kurduğu Netuhyahu hükümeti ve Gazze’de uyguladıkları devlet terörüne dayalı “etnik temiz”liktir.

NETANYAHU REJİMİ

Muhalif Yahudi gazeteci Chemi Shalev, 2020’de Haaretz’deki yazısında, Netanyahu’yu “aşırı sağ, milliyetçi, otoriter, popülist, ben-merkezli” Trump, Modi, Bolsonaro, Putin ile birlikte zikretmiş, bunların bir özelliğinin de “sınırsız paranoya ile her eleştiriyi düşmanlık saydıklarını” yazmıştı. (28 Eylül 2020)

Yine Haarets’ten Amir Tibon, Netanyahu’nun hükümetini “aşırı sağ” olarak nitelemekte, “kirli çamaşırlarını temizletmek için” Washington’a giderek Biden’dan destek aldığını yazmaktadır. (28 Eylül 2023)

Kirli çamaşırlar, yani kabarık yolsuzluk dosyaları…

Netanyahu Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri kısıtlayan kanunu da parlamentodan geçmiş bulunuyor.

Fakat çağımızdaki popülist otokrasilerin bu kirli ve otoriter özellikleri “faşist” demek için yeterli değildir. Netanyahu rejimini, Filistin meselesindeki tavırlarında faşist yapan unsur, bu özelliklere etnik temizlik eklemiş olmasıdır.

YAHUDİ AŞIRI SAĞI

Netanyahu’nun “biz Nazilerle savaşıyoruz” demesi, mariz psikolojisindeki “Nazi” şartlanmasını gösterir. Olaylara “Nazi” şartlanmasıyla bakıyor, Nazi metotlarını uyguluyor.

Ilımlı sanılan Cumhurbaşkanı Herzog , basın toplantısında, kendisini uluslararası hukuk konularından sıkıştıran CNN muhabirine ve İngiliz gazeteciye şu sözlerle tepki gösteriyor:

Hamas’ın saldırılarından Gazze’deki sivillerin haberinin bulunmadığını ya da buna dahil olmadıklarını söylemek doğru değilBir darbe girişiminde (Hamas’a karşı) ayaklanabilirlerdi, buna karşı savaşabilirlerdi… Gazze’de evlerin mutfaklarından İsrail’e roketler atıldı.

Topyekün bir halkı, çocukları, bebekleri, kadınları yok edilesi düşmanlar olarak görmek! Bu kafa 1 milyon Gazzeli’yi yerlerini terk edip Güney’e, Mısır hududuna gitmeye zorluyor, bombalarla.

Koalisyon ortağı “Dinî Siyonizm Partisi”nden Simcha Rothman’nın sözlerine bakın: “Hamas’ın ortadan kalktığının açık ve net bir ölçütü var: Yahudi bir çocuk tek başına Gazze’nin ana caddesinde kimseden zarar görmeden, özgürce yürüyebilmesi. Tabii Gazze diye bir yer kalırsa.”

Bu parti, değil Gazze’yi, Batı Şeria’nın bile işgal edilerek İsrail’e ‘ilhak’ edilmesini istiyor!

Daracık Gazze şeridine 6 bin bomba yağdıran bu kafa, faşisttir elbette.

NAZİ USULÜ

Naziliğin çağımızda tekrarı mümkün değildir. Ancak Nazi tarzı zulümler icra edilebiliyor. Bunun baş aktörü uluslararası hukuku çiğneyerek yerleşik halkı askeri güçle sürgün eden, bu yolla sınırlarını genişleten, kadın ve çocuk öldürmekten sakınmayan İsrail’dir.

Naziliği en iyi anlatan araştırmalardan biri William Shirer’in “Nazi İmparatorluğu” adlı üç ciltlik eseridir.

Shirer, Hitler’in Polonya Valisi Hans Frank’ın emirlerinden örnekler verir:

Polonya’da liderlik yeteneği olanlar tasfiye edilmelidir. Sonra sıra onları isteyenlere gelmelidir…

Her türlü acıma duygusunu bir yana bırakmanızı rica edeceğim…”

Himmler’in Polonya ile görevle Yardımcısı Heydirch’in SS’lere emri:

Polonya Yahudilerini, aydınlarını, rahiplerini soylularını temizleyin!” (Cilt II, s. 1020-1024)

Ve Hitler’in lafları:

Çek halkının yarısı köle şeklinde çalıştırılmak üzere Almanya’ya sevk edilecek, öteki yarısı… bertaraf edilecek!..

Papazların görevi Polonyalıların uysallığını, aptallığını ve sersemliğini sürdürmektir…

Polonya soylu sınıfını ortadan kaldırmak gerektiği asla unutulmamalıdır…

Polonya aydın sınıfını temsil eden herkes yok edilecektir. Zalimce ama hayatın kanunu bu!..” (Cilt III, s. 1442-2443)

Bunlar, Nazi usulü sosyal Darwinizm’dir.

NETİCE İTİBARİYLE

Hamas’ın sivillere saldırması elbette terördür. Fakat Hamas’ın eylemsiz durduğu iki yılda İsrail barışı kabul etti mi, “yerleşim” cinayetlerini durdurdu mu?! Hayır!

Hakemlik yapması gerekirken İsrail’e kayıtsız destek veren ABD suç ortağıdır.

Ankara diplomatik ve insani olarak Filistin’i desteklemeli ama ölçüsüz davranışlarla üzerine düşmanlık çekmekten sakınmalı, hiçbir ülkeyle kavga etmemelidir. Geçen on yıldan bu ders alınmış olmalı.

Reklam Alanı