Elif Çakır Yazdı: MHP’li Feti Yıldız ne diyor?

0
1

Karar Yazarı Elif Çakır, bugünkü köşesinde İmralı sürecinden bahsetti.

MHP’nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız uzunca bir süredir adalet, eşitlik ilkesi üzerinden İnfaz Yasası’nı eleştiriyor, iktidar ortaklarına ısrarlı bir şekilde “İnfaz Yasası yeni baştan yazılmalı” çağrısında bulunuyordu.

İki yıl önce sosyal medya hesabından dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı ziyaret edeceğini duyurmuş: “İnfaz hesaplamasının gözden geçirilmesi gerektiğini sayın adalet bakanımıza bugün anlatacağım.” (20 Eylül 2022)

Aynı zamanda bir ceza hukukçusu olan Yıldız İnfaz Yasasını gündeminden düşürmedi ama tam olarak neyi kastettiğini, nelerden rahatsız olduğunu net olarak ortaya koymuyordu. Zaman zaman dile getirdiği bir husus olmaktan öteye geçmiyordu.

Bu bağlamda Adalet Bakanlığının Bütçe görüşmelerinde İnfaz Yasasıyla ilgili yaptığı konuşma oldukça kıymetliydi. Cezaevi koşullarının insan onuruna uygun şartlarda olması gerektiğini, tutuklamanın geçici bir araç ve orantılı olmak zorunda olduğunu, bireysel güvenliğe saygı gösteren bir mevzuatın oluşturulduğunu, yapılan yargı reformlarının yerinde olduğunu ancak uygulamada yanlışlıklar yapıldığını dillendirdi…

Bu konuşması kamuoyunun da dikkatini çekti. Nitekim 3 Ocak günü sosyal medya hesabından “TBMM’de yaptığım konuşmadan sonra vatandaşlarımızın yoğun sorularıyla karşılaşıyorum. İşin esası şudur” diyerek ne demek istediğini anlattı.

Ama sorular peşini bırakmadı Sayın Yıldız’ın 5 Ocak tarihinde yaptığı açıklama ile durumu daha da netleştirdi, dedi ki:

“Hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, iyileşinceye kadar infazın geri bırakılması tartışma konusu olmamalıdır. İnsan Hakları Sözleşmelerinde ve Anayasamızın 17. maddesinde belirtildiği üzere; “her insan doğuştan gelen yaşama hakkına sahiptir. İnsan hakları içinde değer sırası bakımından ilk sırada yer alan yaşama hakkı diğer tüm hakların varlık sebebidir.”

Bu paylaşımı da sosyal medyada epeyce ilgi gördü Yıldız’a “gerçekten herkesi kapsıyor mu” soruları da yöneltildi.

Dolayısıyla “infaz yasası bu kez herkesi ama herkesi kapsayacak mı” sorusu oldukça yerinde bir sorudur.

Nitekim gazeteci Sinan Burhan da amaya, fakata mahal bırakmayacak netlikte bu soruyu yöneltmiş “Bu kapsamda bir düzenleme olursa FETÖ ve benzeri örgütler yararlanır mı?” diye sormuş.

MHP’li Yıldız’ın cevabı şöyle:

Biz hiçbir din, ideoloji, siyasi görüş fark etmeksizin herkesin hukuk önünde eşit davranmak zorundayız. Bu isimler de yararlanır. Hukukun evrensel prensibidir. Hasta ve yaşlı olan ve adli tıp raporuyla, doktorlarla, ‘bu yaşamına devam edemez’ denilenlerle ilgili eğer adli tıpta böyle bir karar verirse infaz ertelemesi yapılabilir. Bu yapılırken de hiçbir görüş, ideoloji, örgüt dışarıda bırakılamaz.

Aksini söylemek, savunmak mümkün mü? Bu sözlerinden dolayı MHP’li Yıldız’ı kutluyorum, hukukçu kimliğine sahip birinin başka türlü açıklama yapması beklenemezdi zaten. Yanılmıyorsam Sayın Yıldız “evrensel hukuk” kavramını ilk kez kullanıyor.

Keşke AK Parti ve MHP 2020 yılında İnfaz Yasasını evrensel hukuk ilkelerine göre hazırlasalardı. Bugün ne yeniden İnfaz Yasası gündemimizde olurdu ne de böylesi vahim sonuçlarla karşı karşıya gelmiş olurduk.

MHP’li Feti Yıldız keşke 2020 yılında İnfaz Yasası hazırlanırken “hiçbir görüş, ideoloji, örgüt kapsam dışında tutulamaz” itirazında bulunsaydı. Haksızlık etmek istemem belki de bu itirazları kapalı kapılar ardında yapmıştır, ama kapalı kapılar ardında olduğu için biz bilmiyor olabiliriz.

Ama gerçek şu ki maalesef 2020 yılında AK Parti ve MHP’nin birlikte yaptıkları İnfaz Yasası’ndaki düzenleme maalesef “herkesi” kapsamadı. Çünkü “ilkelere” göre değil “kişilere” göre bir İnfaz Yasası yapıldı. Suçu değil suçluyu tarif ediyordu.

 

Bugünkü Ceza Kanunumuzun önde gelen mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç, o günlerde iktidarı infaz yasasının riskleri konusunda epeyce uyarmış, İnfaz Yasası’nın Adalet Komisyonu’na geri çekilmesi gerektiğini ifade etmişti. Yine Ceza Kanunumuzun önde gelen mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer de ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Mahmut Koca ile birlikte infaz yasasına ilişkin 15 sayfalık eleştirel bir değerlendirme raporu hazırlamışlar, yetkililere göndermişlerdi.

İnfaz Yasası’nın vahim sonuçlar doğuracağı aşikardı ortaya çıkan vahametin taşınmayacağı belliydi.

Keşke bu uyarılar dikkate alınmış olsaydı bugün böylesi bir sorunumuz olmayacaktı.

 

Cezaevlerinde vicdanları yaralayan bir tablo var.

Çok sayıda hasta, yaşlı, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan, sağlık durumu iyi olmayan mahkum var. Tedavi göremediği için hayatını kaybedenler var.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin Ocak 2025 verilerine göre cezaevinde 65 yaşın üstünde 5.520 mahkum, tek başına hayatını idame ettirebilecek durumda olmayan 269 engelli mahkum, 3.835 çocuk var bu çocukların 759’u 0 – 6 yaş aralığında.

Son 7 yılda 600’ün üzerinde mahkum ise cezaevinde hayatını kaybetmiş.

İnsan Hakları Derneği 4 Ocak 2025 tarihinde yaptıkları basın açıklamasında cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere 1.517 hasta mahkum var. Kronik ve çoklu rahatsızlıkları olanlar, akciğer, kalp, kanser hastaları, yaşlı ve yaşamını tek başına devam ettiremeyecek kadar hasta olanlar, hapishanelerde ısrarla tutulmaya devam ediliyor.

MHP’li Feti Yıldız’ın İnfaz Yasası değiştirilmesi çağrısı hayati öneme sahiptir. İktidar bir an önce İnfaz Yasasında değişikliğe gitmeli bu kez “evrensel hukuk” ilkelerine göre bir düzenleme yapmalıdır.

Ve Sayın Yıldız’ın ifade ettiği gibi artık “Hasta mahkumların infazının geri bırakılması artık tartışma konusu olmaktan” çıkarılmalıdır.

Ülkemiz bu şizofrenik atmosferden bir an önce çıkıp hukuk rayına oturmalıdır.

Reklam Alanı