Karar Yazarı Taha Akyol, bugünkü köşesinde en vahim sorundan bahsetti.
Zavallı kızımız küçük Narin’in neden öldürüldüğü yavaş yavaş netleşiyor. Anne ile amcanın, Narin’in gördüklerine tanıklık etmesini engellemek için öldürdükleri şüphesi güçleniyor.
Hani, “İnşallah bir daha insanlığımızdan utanacağımız tablo ile karşı karşıya gelmeyiz” denilmişti ya… Maalesef öyle “insanlığımızdan utanacağımız bir tablo” ile karşılaşmak üzereyiz!
Bu istisnai bir vahşet, akıl almaz bir alçaklık örneğidir. Fakat genelde toplumuzda hem suç artıyor, yaygınlaşıyor… Hem vahşi örnekler…
Düşünün ki 2 yaşındaki bir bebeğe tecavüz ediliyor, bebeğin vücudu yara bere içinde!.. Bu satırlar yazılırken zavallı bebek yoğun bakımda entübe vaziyetteydi.
Kadın cinayetleri, çocukların cinsel istismarı, maganda terörü ‘ahval-i âdiye’ haline geldi… Nereye gidiyoruz?
SOSYAL DEĞERLERİN AŞINMASI
Ülkemizin önde gelen sosyal bilimcilerinden Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu 2010 yılında bir “anomi” açıklaması yapmışlardı.
Sosyolog Durkheim’den beri sosyal bilimler lisanında yer alan anomi… Yani kural tanımazlık, ahlaki ve toplumsal değerlerin aşınması… Suçların yaygınlaşmasından trafik kuralsızlığına kadar… Hele de “cezasızlık” dediğimiz “yapanın yanına kâr kalacağı” düşüncesi, adamını bulunca her şeyin yapılabileceği kanaatinin yaygınlaşması, “torpil”in “liyakat”i katletmesi… Bunların yaygınlaşması hep anomi sorununu işaret ediyor.
Araştırmada “deneklerin %89’unun 50 puan ve üzerinde anomik, yani kurallara uymaz veya önemsemez kimseler olduğu” ortaya çıkmıştı. Hele bir yüzde 39’luk kesim vardı ki, bunlar “yüzde 80’in üzerinde kuralsız” davranıyorlardı.
Suç haline gelince adliyenin alanına giriyor.
Prof. Çarkoğlu ile CNN Türk’teki “Eğrisi Doğrusu” programımda mülakat yapmıştım. Çarkoğlu “bu oranlar çok yüksek, kural tanımaz bir toplum yapımız olduğu gayet rahat söylenebilir” demişti. Programda, tutuklu ve hükümlülerin sayısı 1994’te 38.931 iken Mart 2016’da 187 bin 647’ye çıkmasını, anominin suç boyutundaki artışı olarak konuşmuştuk.
3.5 MİLYON DOSYA
Hatırınızda tutun lütfen; Mart 2016’da tutuklu-hükümlü sayımız 187.647 idi… Bu sayı 31 Ocak 2023’te yaklaşık 350 bin kişiye çıktı ve Avrupa’da birinci olduk! Haber şöyle:
“Lozan Üniversitesi tarafından hazırlanan 2023 yılı cezaevi raporuna göre, Türkiye’de 31 Ocak 2023 itibarıyla 348 bin 265 mahkûm ve tutuklu bulunuyor. Türkiye’yi, İngiltere (90 bin 964), Fransa (72 bin 294) ve Polonya (71 bin 228) takip etti.” (6 Haziran 2024)
Ne haldeyiz, görüyorsunuz.
Adli istatistiklere bakıyorum. Herhangi bir ceza mahkemesinde 2023 yılında ‘sanık’ olarak adliyede dosyası bulunanların sayısı 3.5 milyon!.. Bunların bir kısmı tutuksuz ve beraat edecektir, bir kısmı cezası ertelenecek basit suçların sanığı… Ama “anomi” göstergesi…
Herhangi bir suçtan mahkûm olanların sayısı 2015 yılında 624.388 iken 2023 yılında 867.397’ye çıkmış…
GELECEK NESİLLER?
2023 yılında 315 kadın cinayeti işlendi, 248 kadın şaibeli şekilde öldü.
Çocuk ağır cezasında mahkûm sayısı 2015 yılında 3.631 idi, 2023’te 5.246’ya çıktı…
2023 yılında “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar”dan yargılanan sanık sayısı 43 bin 458…
Çocuklara cinsel istismarda bulunmaktan yargılanan sanık sayısı 16 bin 472…
2023 yılında “suça sürüklenen çocuk” sayısı adli istatistiklerde 242 bin 635’tir.
218 bin çocuğumuz da suç mağdurudur.
Ve çocuklarımızın üçte biri de yoksulluk içinde… Eğitim göremiyor veya yetersiz eğitim alıyor,
En iyi beyinlerimizin yurt dışına giderken, Türkiye’nin yarınları devredeceğimiz nesilleri bir düşün!
GEÇİŞ TOPLUMU
Anominin temelindeki sebep, şehirleşme ve sanayileşmede gelişmiş ülkelerin en az yüzyıl gerisinde kalmış olmamızdır. ‘Geçiş toplumu’nun sorunlarını yaşıyoruz: Geleneksel sosyal değerler çözülürken yeni sosyal değerlerin yerleşmediği bir “normsuzluk” krizi… Anomi bu demek zaten. “Ahlaksız dindarlık” kavramı da bu dönemin eseri!
Sorunu iktidarlara bağlamak basite indirgemek ve aşırı siyasallaştırma olur. Fakat iktidar toplumu kutuplaştırarak, yandaşlarını kayırarak, kurumları zayıflatarak, adalete güveni sarsarak toplumda “norm” kültürünün aşınmasına katkıda bulunuyor. Enflasyon ve ekonomik krizlerin anomiyi körüklediği de Durkheim’den beri bilinen bir gerçektir.
Anomi en vahim sorularımızdan biridir, maalesef pek farkında değiliz.