Karar Yazarı Taha Akyol, bugünkü köşesinde Breziya’nın ekonmideki başarısını ele aldı.
Brezilya’nın iktisadi başarısı The Economist’in haber ve makalesi üzerine dünya gündeminde…
Türkiye yıllardan beri enflasyonla baş edemiyor, hatta bu sene enflasyon yeniden şahlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘enflasyon düşüyor’ şeklinde pek çok açıklaması var. Daha iki sene önce şöyle demişti:
“Ağustos ayını geride bıraktığımızda, enflasyonda düşüşü göreceğiz. Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil…” (4 Ağustos 2021)
Erdoğan böyle konuşurken enflasyon yüzde 19-20 civarındaydı.
Fakat, Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Hafize Gaye Erkan, Enflasyon Raporu’nda 2023 enflasyonunun yüzde 58’e çıkacağını, “istikrar dönemi”ne ancak 2026 sonunda ulaşacağımızı söyledi. Birçok iktisatçı bunu bile iyimser buluyor.
İKTİSADİ REFORMLAR
Brezilya’nın solcu lideri Lula da Silva öyle yirmi yıldır iktidarda değil. İktidar değişimi fikirlerin değimine yol açacak tecrübeyi de sağlıyor. Lula Ekim 2022’de ikinci defa iktidara geldiğinde eski ‘sol popülist’ fikirlerini bırakmıştı. Her ortodoks iktisatçının destekleyeceği reformları hayata geçirdi, özellikle vergi alanında muhalefetle uzlaşarak anayasa değişikliği de yaptı.
Güven kazandı, güvenilir bir hukuki ve siyasi yapı kurdu.
Benim özellikle önemsediğim Merkez Bankası’nın bağımsızlığıdır. Brezilya Merkez Bankası Başkanı Roberto Campos Neto, politikacı Lula’nın eleştirilerine rağmen, politika faizini yüzde 13.75’e çıkardı, büyüme yavaşladı. Bu, makro dengelerin oturması demekti. Nitekim Nisan’da yüzde 12 olan enflasyonun yıl sonunda yüzde 5’e inmesi bekleniyor.
Güven nasıl tesis edilir, görüyorsunuz. Bizde de Kemal Derviş’in yaptığı gibi.
The Economist, bu güven sayesinde ülkeye 91 Milyar dolar yatırım girişi başladığını azıyor.
Bizim Suud’dan, Körfez’den aldığımız “mevduat” niteliğindeki 5’er milyar dolar gibi değil; hem yatırım sermayesi hem 91 milyar dolar.
KERAMET NEREDE?
Bize bir Lula mı lazım? Hayır… Keramet kişilerde değil, kurallarda ve kurumlarda: Ortodoks bir program, bu programın uygulanacağı konusunda güven yaratan liyakatli kurumlar, bilhassa bağımsız Merkez Bankası… Ve tabii siyasi irade.
Bunun için Brezilya’ya bakmak şart da değil., Güncel olduğu için Brezilya’dan bahsettim. İktisat, en az 200 yıllık tecrübelerle oluşmuş bir bilimdir. Enflasyonu düşürmenin, yatırımlara güven vermenin yolu her yerde bellidir: Sıkılaştırma… Yerli ve milli paraya güven ve yöneliş sağlamak üzere faizin geçici bir dönem için yükseltilmesi…
Erdoğan da bir zamanlar “faiz acı ilaçtır, uygulayacağız” demişti. (20 Kasım 2020)
Naci Ağbal ve Lütfi Elvan gibi iki saygın iktisatçıyla o yolda devam etseydi düze çıkmış, Brezilya’nın önüne geçmiş olacaktık. Fakat Erdoğan dört ay sonra Şahap Kavcıoğlu’nu, ardından Nurettin Nebati’yi getirerek “epistemolojik kopuş” yoluna girdi.
Zaten Nebati “enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik” diyerek gerçeği dürüstçe ifade etmişti. (6 Haziran 2022)
Büyüme seçim kazandırdı, enflasyon dar ve sabit gelirli herkesi ezmeye devam ediyor.
POPÜLİZM-KRİZ-REFORM
İktisatçılar iktidarı uyarmak için defalarca yazmışlardı: Enflasyonla mücadelenin bir bedeli var ama enflasyonla devam etmenin bedeli çok daha ağır ve vahimdir. Bu bedeli yaşayarak ödüyoruz.
Popülizm – kriz – reform sarmalının işte “laboratuvar” gibi bir tasviri: 1990’lardaki popülist koalisyonların yol açtığı 1994, 2000 ve 2001 krizleri… 2001’de Ecevit hükümeti döneminde Kemal Derviş reformları…
Popülist musluklar kapatıldı, Merkez Bankası kanunla bağımsızlaştırıldı. Politikacının seçim hesaplarıyla uzun vadeli makro dengeleri bozması bu şekilde önlenecekti.
Ak Parti’nin ilk on yıldaki başarısının temelinde bu reformlar ve AB süreci vardır. Sonuç: kişi başı gelirde 3 bin dolardan 12 bin dolara çıkmıştık.
Fakat, CB sisteminde 703 Sayılı KHK ve 3 Sayılı CB Kararnamesi ile cumhurbaşkanına ‘sınırsız’ atama yetkisi verilerek bağımsızlık sona erdirildi, popülizm yolu sonuna kadar açıldı. Sonuç, on yılda 9 bin dolara düştük, gerimizdeki birçok ülke bizi geçti.
Şimşek ve Erkan gereken reformları yapabilirler mi? Şimşek’in “yapısal” dediği reformlar… Elbette isterler ama Erdoğan’ın iznine,bazı yetkilerini liyakatli kurullara devretmesine bağlı.