Star Gazetesi Yazarı Sevil Nuriyeva, bugünkü köşesinde Türk dünyası ve İsrail meselesini değerlendirdi.
İsrail’in kurulma aşamasında, II. Dünya savaşından kazanarak çıkan Sovyetler Birliği ve Stalin ciddi destek verdi. İngiliz aklı ile dizayn süreci Osmanlı döneminden başlatılan İsrail, uzun zaman “özel statü” ile muamele gördü.
Yani kimse “Taraf seç…” diye, İsrail’e baskı yapmadı. Tıpkı Ermenistan örneğinde olduğu gibi…
Sovyetler döneminde kimsenin Batı ve oradaki diaspora ile temasına izin verilmezken, Ermenilere hiç ama hiç “Tercih yap…” denilmedi.
Konuyu tam isabetli anlatmam için şöyle bir örnek vereyim: Kafkasyalı Müslüman bir Türk veyahut Azerbaycan’da, Özbekistan’da yaşayan bir aydın, Türkiye ile ilgili övgü dolu eser yazmış olsaydı, sonuç kurşun olurdu; nitekim ki örneklerle dolu…
Şimdi geçelim esas meseleye…
İsrail’in kurulduğu günden itibaren, Sovyetler Birliğinin coğrafyasındaki tüm cumhuriyetlerde, özel durumu oldu.
Orta Asya’da, Azerbaycan’da da hem yaşadıkları özel bölgeler, hem de II. Dünya savaşı sonrası, Hitler’den kaçanlara verilen topraklar söz konusu olarak karşımıza çıktı.
Türk coğrafyasında ise, özel konumları ve etkileri oldu.
Rusya özel cumhuriyet kurmak için bölge bile verdi kendilerine…
Eski Sovyet coğrafyasında etkili yerlere geldiler.
Para, gizli ekonomi denilen Sovyet döneminde, kimseye izin verilmeyen işlerde çalışma alanı tanındı.
Mesela Sovyetler Birliği döneminde kolektif ekonomi ve merkeze bağlı ekonomik sistemin olmasına rağmen, “Kara pazar” gizli ekonomi, özellikle Yahudi lobisine bağlı olanların kontrolündeydi.
Sovyetler Birliği çöktü, ama bu sistem hiç değişmedi.
Tam tersi komünist birliktelikler yerini, yeni liberal ilişkilere terk etti. Yine aynı kişiler meydanda oldu.
Putin’in gelişi ile nizam görünür ölçüde değişti.
Para el değiştirdi, ama yine küresel sistem ile entegre olmuş İsrail merkezli isimler ön planda idi.
Yine de tüm ekonomik sistem görünürde hiç tanınmayan ama dünyadaki zenginlerden olan İsrail ve küresel lobisi ile bağlantılı isimler devrede.
Türk Dünyası yönetimleri de, kendileri ve ülkelerinin yurtdışındaki bağlantıları için Yahudi lobisi ve İsrail bağlantısını kullandılar.
İsrail vatandaşlarının en rahat yaşayabildiği bölgelerin içinde, Türk cumhuriyetleri vardır.
Özellikle Para bağlantıları ve küresel ölçekteki çıkarlara dayalı bu ilişkilerin kamuoyuna yansımaları, çıkar ilişkileri ile doğrudan bağlantılıdır.
Başı ABD’deki yönetimle dertte olan Orta Asyalı yöneticinin, İsrail bağlantılı güç odaklarını kullandığı doğrudur.
Burada liderlerin ilişkileri ile kamuoyundaki durumu bir birinden ayrıca değerlendirmek, devletlerin tutumunu da buna göre analiz etmek gerekiyor.
İsrail’in Orta Asya, Kafkasya politikalarını, oradaki güç odaklarını kullanmasına uzun vadeli sonuçları ile bakılmalı ve objektif değerlendirilmelidir.
Tabii özellikle Karabağ savaşında İsrail’in tutumu, kamuoyundaki olumlu tanımlamaya neden oldu, ama olayın görünür tarafı kadar, ekonomik ilişkiler konusuna daha derin bakılmalı ve ona göre durum tespiti yapılmalıdır