Star Gazetesi Yazarı Sevil Nuriyeva, bugünkü köşesinde küresel meseleleri ele aldı.
Dünya savaşlarının çıkma nedenlerini tam anlamak için, içinde bulunduğumuz “savaşlar doktrini” felsefesinin nasıl çalıştığına bakmamız gerekiyor.
Küresel strateji belirleme enstitüleri veya merkezleri mesela Rand Corporaiton gibi İçerik ve çalışma metodolojisi bile, tek başına küresel tarihi olayların nasıl kurgulandığına ışık tutmaktadır.
Rusya kendine yönelen süreci zamanında okuyabildi. Ukrayna’da olup bitenleri artık farklı okumaya başladı. Bazı gözlemciler süreci “Rusya hataya sürüklendi” şeklinde savunuyorlar.
“Oysa süreç aslında Rusya’nın olayı görmesi ile başladı…” desem yanılmış olmam.
Halen Ukrayna’yı “Bataklık” olarak görenlerin, süreç bittikten sonra söylem değişimine gidecekleri açıktır.
Putin ısrarla “Başka yol yoktu…” derken, aslında çok şeyi anlatıyordu.
Tabii tüm dünya, medya ve küresel sistem, bunun tam tersini hepimize dayatmaya devam etti.
Halen “Barış” kelimesi, ABD ve İngiltere ittifakı için kabul edilir sözcük değildir. Ukrayna konusunda kim bu kelimeyi kullanırsa, ABD ve BK için düşmanlık yapmış olacaktır gözüyle bakılmaktadır.
İsrail’in Filistin üzerindeki soykırım eylemleri ise, Batı ittifakı açısından arzu ettikleri bir durum değildir.
ABD, tüm enerjisini Ukrayna üzerinden; Rusya ve daha sonraki hamlesi olan Çin merkezli sürece odaklanmışken, Hamas’ın hamlesi ve beraberinde devreye giren İsrail’in insanlık suçu eylemleri, yeni dünya düzeni tablosuna yeni çözülmesi gereken halkayı da dâhil etti.
Tabii bu süreci en fazla Rusya, İran, Çin kendi lehinde kullanmayı başardı.
İleride Batı ile Doğu arasındaki savaşın esas parantezi olarak okumaya baslarsak, şaşırmayalım.
Şimdi taraflar ve sınırlar belirleniyor. ABD ve İngiltere planlanan Ortadoğu planlamasını sonuca ulaştırmak için, bu durumu iyice kullanacak.
İpek yolu mu yoksa ABD’nin yeni rotası mı? Bu soruyu sürekli bir tarafta tutmalıyız.
Kavganın boyutu ve varılması istenen yeri anlamak açısından önemli bir sorudur çünkü…
ABD Başkanı Biden ile Çin liderinin arasındaki görüşme, neyi ifade ediyor?
Aslında bu görüşme önemli bir parantez olarak karşımızda duruyor.
Ruslar Çinlilere güveniyor gibi görünseler de, aslına bakarsanız ileride sorun olacağının farkındalar.
Ama şimdi yeni dünya kurgusunda kim kiminle, hangi söylem hangisi ile yan yana, konjonktür kimleri kader ortağı yapacaktır orası önemlidir.
Türkiye’yi parçalamak isteyen, Ortadoğu’da Türkiye topraklarında da kopartılmış yeni devletçiklerin senaryosu halen masada.
Ve bunun ikinci bir İsrail devleti olarak tasarlandığı, açıktan gözükmektedir.
Rusya II. Dünya Savaşı sonrası, İsrail’in kurulmasına verdiği o günkü desteği, bugün yapmayacağı net gözüküyor.
Filistin meselesine verdiği destek ile bunu açıktan ilan ediyor.
Rusya ve Türkiye söylemleri kadar stratejilerinin de yan yana gelmesi ilginç değil, açıkçası yeni gerçeklerdir.
Bu durumda yeni dünya düzeni kurgusunda, yeni dünya sistemine söylem ve eylemlerimize hazır olmak zorundayız.