CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Tayyip Bey Bertolt Brecht’in ‘Kuruluş Yok Tek Başına Ya Hep beraber Ya Hiçbirimiz’ ifadesinden terör örgütü sloganı çıkarmaya çalışadursun 68 kuşağının Türk siyasetine kazandırdığı komprador burjuvazi kelimesini TÜSİAD’a karşı söylüyor. İnsan merak ediyor TÜSİAD komprador burjuvazinin temsilcisi de bu beşli çete senin kırk haramiler yanı başından ayrılmayan MÜSİAD proletaryanın mı hangi yapının temsilcisi. Tayyip Bey’e şunu öneriyorum; illa 68 kuşağından bir slogan benimseyeceksen lütfen BOP Eş Genel Başkanlığını bırak da ‘Yaşasın tam bağımsız Türkiye’ demeye çalış bakalım” dedi.
O Vekil Bize Geçmek İstedi
Bir sürü milletvekilini partisine katıyor. Partisinden istifa ediyor, 14 saat sonra gidip AK Parti’ye katıldı. Kendisi (Serap Yazıcı Özbudun) Antalya milletvekilimize gidip, kendi partisinden istifa edip tek adam rejimine karşı bizim partimizde daha güçlü muhalefet etmek istediğini söyledi. Bize geçmesi durumunda, Meclis’teki gruplarının düşeceğini söyledik. İkinci olarak, bir partiden vekil gelmeden önce bir süre beklemesi gerektiğini ve genel başkanlarıyla da görüşmem gerektiğini söyledik. Bu kişi bizden gitti sonra AK Parti’ye geçti. Bizim partimize geçen vekil arkadaşlarımız hiçbir şeyin pazarlığını yapmayan çok kıymetli isimlerdir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulund . TSK’dan ihraç edilen teğmenler hakkında konuşan Özel, şunları söyledi:
”TSK’dan Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye ant içen beş teğmeni ihraç ettiler biliyorsunuz. Orada disiplin kurulunun başkanı kara kuvvetleri komutanlığı kurmay başkanıydı. Korgeneral Tevfik Algan. Bu ihraca şerh koydu, itiraz etti. Ardından Algan’ın bu tutumundan rahatsız olanlar Algan’ı sürgüne yollamak istediler. Algan onlara gerekli cevabı istifa dilekçesini basarak verdi. Ben buradan sadece şunu söylüyorum; o süreçte Algan’a kimin baskı yaptığını, o süreçte teğmenlerin ihracı için kimin çırpındığını bu sürecin medyada köpürtülmesi için kimin uğraştığını biliyorum. Ve onlara isimlerini vererek sadece şunu söylüyorum; Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Ercüment Tatlıoğlu ne yaptığınızı biliyorum ve Hulusi Akar’a söylediğimi size de söylüyorum siz arkadaşlarınızın hayır duasını değil, bedduasını almış adamlarsınız. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın kimin yerine geçmek istediğini, kimin kuyusunu kazdığını ve gayrinizami harp denebilecek bir psikolojik savaşla teğmenlerin ihracını nasıl kışkırttığını, Kara Kuvvetli Komutanı’nın nasıl mobbing uyguladığını biliyorum, silah arkadaşlarından duyuyorum, günü gelince hesabını sormak üzere bir tarafa not ediyorum.”
Bu kafa ya kocaya ya ustaya diyen kafa bu kafa
Özel, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına tepki göstererek. şunları söyledi:
“AK Partili kadın seçmenler en çok çocuklarının aldığı eğitimden rahatsızlar. Yüzde 18 memnuniyet Türkiye’de çocuğumun aldığı eğitimden memnunum diyen. AK Partili kadın seçmende de yüzde 25’i geçmiyor. Şimdi o seçmene sesleniyorum; Milli Eğitim Bakanı her gün heybeden bir şey çıkaran bir gizli ve kirli ajandası olan, okulu temizlemeyen, çocuğa su vermeyen, karnını doyurmayan, okul yemeğine karşı çıkan, kalkacak mülakatı kaldırtmayan Milli Eğitim Bakanı şimdi çıkmış diyor ki ‘Zorunlu eğitim çok. Yakında bunun tartışmaya açılacağını tahmin ediyorum.’ Sen Milli Eğitim Bakanı olarak bunu söylersen zaten bu en üstten tartışmaya açılır. Peki gelecek konuşmalarda dünyadan detaylar vereceğim ama AK Partili kadın seçmenlere şunu söylüyorum; bu diyor ki senin çocuğun çocuk işçi olsun istiyor. İlkokulu bitirsin çocuk işçi olsun yada kızın çocuk gelin olsun istiyor. İlkokul sonrası ya kocaya ya ustaya diyen kafa bu kafa. Ve bu kafanın söylediğini savunan bir tane eğitimci, bilim insanı yok. Ama bu kafanın savunduğunu savunan dünya kadar tarikat var. Biz bunlara geçit vermemek için her türlü mücadeleyi veriyoruz.”
Kendi atadıklarını alkışlattıran adamın kongresi de siyaseti de sonuna kadar şaibelidir
AK Parti’nin 8’inci olağan kongresine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özel, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz pazar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 8’inci olağan kongresi yapıldı. Tek aday, tek kişi. Kendisinin atadıklarına kendini alkışlattıra alkışlattıra bir kurultay yaptı. O kurultaydan sözde aklınca muhalefete saldırdı, bizi hedef aldı. Bir ülkede iktidar, muhalefete muhalefet etmez. Bir ülkede muhalefet, iktidara muhalefet eder. Eğer iktidar, muhalefete muhalefet etmeye başladıysa psikolojik olarak iktidar el değiştirmiştir. Yani Tayyip bey haklıdır. CHP Türkiye’nin birinci partisidir. Artık AK Parti de geleceğin ana muhalefet partisidir. AK Parti’nin Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş bin 608 sayın delegesine toplam değeri 6 milyon 750 bin lira olan tanesi 4 bin 200 lira olan saat hediye ettiler. Tayyip Bey orada bile delegeler saatleri takmış, kadranında imzası var, bu yoklukta, yoksullukta kişi başı 4 bin 200 lira 6 milyonluk hediye dağıtmış, CHP’nin kongresinde ‘şaibe var’ diyor. CHP’nin kongresinden bir 4 bin liralık saati bir kişinin kolundan çıkarıp bir kişiye verdiğinin görüntüsünü bulsanız dünyanın en mutlu insanı olacüksınız. O kadar yalan, o kadar şaibe o kadar iftira olmuyor bir kanıt bulamıyorlar, sadece algı operasyonu yapıyorlar ama gözümüzün önünde bin 608 delegenin koluna beni seçtin, buraya geldin diye 4 bin 200 liralık saat takıyorlar. Mahalleye sandık kurmayan, ilçede çıkan ikinci adayı çağırıp ikna eden, ilde çift adaylı kongreye kavga karıştıran, delegelerini buraya getirip kendi atadıklarını alkışlattıran adamın kongresi de siyaseti de sonuna kadar şaibelidir.
Siyaseti böyle yapanlarla yol yürümeye devam edeceğiz
Bir de geçmişte kendinden bir milletvekili gitmiş, bir milletvekilinde ahlak varsa milletvekilliğinden de istifa edecekmiş. Dün biz AK Parti’nin tek adam rejimine itiraz ediyoruz diye seçmenden oy toplamış, AK Parti itirazıyla propaganda yapmış, bu seçim döneminde bu Meclis’e AK Parti’ye itiraz üzerinden taşınmış bir sürü milletvekilini partisine katıyor. İçlerinden bir tanesi bir gün önce 14 saat önce sadece partisinden istifa etti o da AK Parti’ye gidiyor haberleri çıkınca akşamüstü tweet attı ‘gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum’ diye. O kongreden üç dört gün önce benim partisine yaptığım ziyarette geldi oturdu, toplantıda beni dinledi, o partinin genel başkanını dinledi.
Heyetteydi şimdi AK Parti’ye gitti. O kişi Antalya milletvekilimize gitti, ‘tek adam rejimine itiraz benim partimde yeterli değil, CHP’ye geçmek istiyorum’ dedi. Antalya milletvekilimizle birlikte bana geldiler. Ben kendisine ‘bir partinizin bir grubu var istifanızla grubunuz düşebilir, grubu düşüren olmayın biz o grup düşmesin diye o gruba milletvekili veren partiyiz, iki eğer partinizden ayrılsanız bile uzunca bir süre geçmeden alamayız çünkü biz bir başka partinin milletvekiline göz koyan bir parti değiliz. Üç, o partinin milletvekili oradan istifa etseniz de bize gelme iradenizi söyleseniz de sonunda ben partinizin genel başkanına bir telefon açmak, bu durumdan haberdar etmek bu konuyu konuşmak zorundayım’ diye şahitlerin huzurunda konuştum. Bu kişi bizden gitti Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçti. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçen kimi milletvekillerinin neler istediklerini ve CHP’nin hangi ilkesel cevabı vererek reddettiğini gerekmedikçe ifade etmeyeceğim. Ama şunu söyleyeyim; CHP’ye katılan her milletvekili partisinden makul süre önce ayrılıp hem de seçmeni kandırmayıp aynı ittifakla aynı yön ve yönelimde CHP’ye gelen partinin ideallerine, partinin hedeflerine uygun hiçbir bir zerre pazarlığın içinde olmamış vatansever kardeşlerimizdir. Hepsinin bir kez daha ellerinden öpüyorum, alınlarından öpüyorum. Siyaseti böyle yapanlarla yol yürümeye devam edeceğiz. Öyle yapanlar olmaz olsun, bizden ırakta olsun.
BOP Eş Genel Başkanlığını bırak da yaşasın tam bağımsız Türkiye demeye çalış bakalım
Tayyip Bey Bertolt Brecht’in Kuruluş Yok Tek Başına Ya Hep beraber Ya Hiçbirimiz ifadesinden terör örgütü sloganı çıkarmaya çalışadursun 68 kuşağının Türk siyasetine kazandırdığı komprador burjuvazi kelimesini TÜSİAD’a karşı söylüyor. İnsan merak ediyor TÜSİAD komprador burjuvazinin temsilcisi de bu beşli çete senin kırk haramiler yanı başından ayrılmayan MÜSİAD proletaryanın mı hangi yapının temsilcisi. Tayyip Bey’e şunu öneriyorum; illa 68 kuşağından bir slogan benimseyeceksen lütfen BOP Eş Genel Başkanlığını bırak da yaşasın tam bağımsız Türkiye demeye çalış bakalım.”
AK Parti grubunda FETÖ terör örgütü mensubu olmayan bir kişi yoktur
Özgür Özel, kayyum atamalarına ilişkin de şunları söyledi:
“Ayın kayyumu Kars Kağızman Belediyesi’ne atandı. 11 ayda 11 kayyumdu. 12’nci ay gelmeden Kağızman’a kayyum atadılar. İlk gün ilk atanan kayyuma ne tepki verdiysek Kars Kağızman’da da aynı tepkiyi veriyoruz. Seçilmişler ancak yargı kararıyla görevden uzaklaştırılabilirler. Bu durumda da yerlerine o beldenin, ilçenin, ilin seçtiği belediye meclis üyeleri kendi içinden birini seçer. Buraya kaymakam atamak, vali atamak asla kabul edilemez. Kayyum deyince Ahmet Özer’in iddianamesi nihayet 115’inci gün çıktı. 118 gündür Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanı Ahmet Özer içeride. 83 sayfa iddianame var. 25 sayfasının 25’inde terör örgütünü anlatıyor. Bir terör örgütüne üyelik iddia edilecekse terör örgütünün ne olduğu 25 sayfa izaha muhtaç olur mu? Biz başka terör örgütü diyemiyor oradan video mesaj bekleniyor. Bir partinin adını söylüyorlardı geçmişte haksızca o partiyle de bir süreç yürütülüyor. Öyle olunca bambaşka bir yapıdan geçmişte ilanlarla duyurularla toplanan bir konferanstan onun başkanının Meclis’te milletvekili olduğu daha geçtiğimiz yıl temiz kağıdı verdikleri başkanının yapısından terör örgütü icat edip Ahmet Özer’e 115 gün boyunca evden bulduğu bir kanıt yok, ortaya koyabildiği hiçbir şey yok… Bakın Selçuk Mızraklı’yla, yazar Bejan Matur’la, HDP’li önceki dönem milletvekilleriyle yaptığı telefon görüşmelerini bu kişilerin HDK terör örgütüne mensubiyetleri üzerinden Ahmet Özer’in terör örgütü mensubiyetini ispatlıyor. Bunun üzerinden de kayyum atamasını kendince meşrulaştırıyor. Eğer Ahmet Özer’e bu gerekçelerle terör örgütü üyeliği yapışıyorsa vallahi de billahi de yeminle de itibarı olanla da her yerde yüzleşirim AK Parti grubunda FETÖ terör örgütü mensubu olmayan bir kişi yoktur.
Remzi Kartal’la yemek yiyen Hüseyin Yayman’ı dün evveli gün Recep Tayyip Erdoğan MKYK’sına aldı
10 yıl önce örgütü mensubuyla telefonda görüşme suçu. İçlerinde birlikte maklube kaşıklamayan var mı? İçlerinde Türkçe olimpiyatlarına gitmeyen var mı? Okullarının açılışına gitmeyen var mı? Bankasına para yatırmayan var mı? Hiç yoksa bayramlaşmayan selamlaşmayan telefonlaşmayan var mı? Bütün Ak Partilileri bakın öyle bir işe kalkışıyor ki bu Akın Gürlek ve onun yanındaki can annesi bir siyasi partide siyasetçi, ne yapıyorlar biliyor musunuz? Yarın bu emsal bütün Ak Parti üyelerini birisi tutar FETÖ terör örgütü üyeliğinden hapse tıkar. Biz yapmayız. CHP yapmaz. Biz değiliz ama birileri gelir eğer birileri eline geçirirse herkese bu imkanı veren bir tuzak kuruyorlar bütün Türkiye’ye. Onun için Akın Gürlek’e de Recep Tayyip Erdoğan’a da aklınızı başınıza alın, mücadele edecekseniz çıkın karşımıza mertçe mücadele edin diyoruz. Bunun yanında Ahmet Özer’i Remzi Kartal ile görüşmekle suçluyorlar ve bunu da iddianameye koymuşlar kanıt sayıyorlar. Bu Remzi Kartal’la telefonda görüşme değil herhalde yemek daveti için dumanla haberleşmiş yada güvercin uçurmuşlardır, bu Remzi Kartal’la Ahmet Özer’in telefonla görüştüğü Remzi Kartal’la yemek yiyen Hüseyin Yayman’ı dün evveli gün Recep Tayyip Erdoğan MKYK’sına aldı. Ve Hüseyin Yayman’a bu Meclis’te sorulduğunda kendini şöyle savundu; o görüşmeyi yaptığımda siyasetçi değildim akademisyendim ben dedi. Hüseyin Bey Ahmet Özer o görüşmeyi yaptığında siyasetçi değildi akademisyendi hem de bu konuda yazan çizen çatışmalı süreçleri araştıran ve Türk Kürt kardeşliğini barışı savunan terörü lanetleyen bir akademisyendi.”
Bu yüzden ‘gerçeğe aykırı bilgi’ diye bir suç icat ettiler
Erdoğan ‘ben ekonomistim’ diyor gözdesi Başsavcı Akın Gürlek. Ne gazeteci ne siyasetçi ne akademisyen bıraktı, en son borsaya el attılar. Akın Bey Sermaye Piyasası Kurumu’na (SPK) yabancı değil. Değerli eşleri SPK’da yönetim kurulunda. Bir suç varsa o suç hakkında gider suç duyurusunda bulunur. Ama emir Tayyip Bey’den gelince eşinin kurumunu bile beklemeye tahammülü yok. Gitmiş geçen hafta borsa düştü diye soruşturma başlatmış ve Başsavcılık fiyat hareketliliği konusunda haber yapan, yayan kişiler hakkında soruşturma başlatmış. Tam akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bir gün önce TÜSİAD Başkanını kelepçelerle götüren sensin. Sonra borsa niye düşüyor. Borsa güven ortamı yoksa düşer, tedirginlik varsa düşer, hukukun üstünlüğüne inanç sarsıldıysa düşer. Borsadan Türkiye’deki ortamdan endişeliyse çıkar, Türkiye’nin yarınlarına inanıyorsa gelir. Bunların hepsini bir tarafa bırakıp borsa düştü diye hesabı borsadan soruyorlar. Tam bir akıl tutulması.
Bu yüzden ‘gerçeğe aykırı bilgi’ diye bir suç icat ettiler. Sayın Erdoğan yoksuldan alıp zengine verdi ve bunun sonunda ülkede her şey birbirine girdi ama sorun kötü yönetilen ülkede kötülükleri haber yapmak. Ülke kötüye gidiyor bunu haber yapan gazeteci içeride. Buna muhalefet eden bir partinin Genel Başkanı içeride. Ana muhalefet partisinin belediye başkanları içeride. Tweet atan akademisyenler, fikir söyleyen sendikacılar içeride. Gerçeğe aykırı bilgi varsa bir yılda 650 bin konut yapacağım’ diye söz verip iki yılda üçte birini yapıp ona da konteynerde kalanların onda birini bile taşıyamayan Tayyip Erdoğan seçim kazanmak için söylemişti. TÜİK’e Aralık’ta enflasyonu yüzde 1 ilan ettirip yüzde 4 maaşlardan zam çalıp, Ocak ayında 5,5 ilan edenler gerçek dışı bilgiyi yayıyorlar. Zammı yanlış hesaplanan hedef enflasyona göre veriyorlar. Dillerine pelesenk olan ‘tek haneli enflasyon’ ortada Mehmet Şimşek ortada yok. Para bulmak için dünyayı geziyor.
Bugün iktidarın yarattığı sorunların başında barınma ve konut geliyor
Bugün iktidarın yarattığı sorunların başında barınma ve konut geliyor. Şimdi ‘kazançlı yatırım kampanyası’ diye orta sınıf için bir kampanya başlatıyorlarmış. Avcılar’da 1 1 daire 7,5 milyon. Bu konuta 5 yıl boyunca 180 bin lira taksit ödeyebilenler sahip olabilecek. Türkiye’de beş yıl üst üste hem de başladığı fiyatla değil her yıl zamlanarak 180 bin lirayı aylık ödeyebilenin Avcılar’da 1 1 konut alabildiği buna da ‘orta sınıf için kazançlı yatırım’ dedikleri bir hale geldik. Asgari ücret 22 bin lira, 8 asgari ücretli birleşirse 5 yıl bütün maaşlarını bunlara verirse bir tanesi konut alabiliyor. Emekli içinse 13 emekli her ay aldıkları maaşı bir araya getirip beş yıl boyunca öderse konut alıyor. Türkiye’de barınma sorununu getirdiği nokta ortada.
Bakan Kurum, zenginlere hitap eden bu kampanyayı açıklarken 2025 sonunda ‘yeni sosyal konut projeleri yapacağız’ dedi utanmadan. Bu Bakan, ‘biz deprem konutları yaptık’ diyen ‘CHP bunların maketini yapamaz’ diyen Kurum, akşamları seçimi kaybettiği İstanbul’un maketine bakıyor. Adıyaman Belediye Başkanımız Abdurrahman Tutdere, ‘depremde Adıyaman’da hayat normale döndü’ diyen dönemin Ulaştırma Bakanının yakasına yapışmıştı ‘sen bunları dersen buraya yarım gelir mi, yemek gelir mi’ diye. Ben bu arkadaşın kardeşini, çocuğunu, karısını elleriyle köyüne gömüp ağlaya ağlaya gelip diğer enkazların başında uyumadan nöbet tuttuğu günleri biliyoruz. Abdurrahman Bey’in hikayesi siyaset değil insanlık hikayesidir. Adıyaman onu o yüzden seviyor. Kurum’u ise İstanbullular elinin tersiyle itti ‘bize israf edecek adam lazım değil’ diyerek. O yüzden İmamoğlu’nu seçtiler.
2019’da 100 bin konut projesi için Erdoğan 1 ila 1,5 yıl arasında teslim edeceğiz demişti 6 yıl geçmiş Meclis’imizin koridorları buradan konut hakkını alamayan mağdurlarla dolu. 2022’de 500 bin konutluk projede Erdoğan, ‘söz veriyorum iki yılda yarısı bitecek’ dedi. İki yıl sonra TOKİ, ‘ihaleler başlayacak’ dedi. Şimdi de Haziran 2025’e kadar ‘ihaleler bitecek’ diyor. Sosyal, ucuza konut isteyen gidip de bunların kapısını çalmayın, sandığa gidin sosyal konuta da kavuşun, halkçı bir iktidara da kavuşun.”
Bu bilirkişilerin utanacak hiçbir şeyi yok. Bolu’da sokaklarda, başları dik, alınları açık geziyorlar
Özel, Kartalkaya’daki otel yangını faciasında 36’sı çocuk 78 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, “Bugün 35. gün. İlk gün Bolu’daydık. Her hafta hatırlatıyoruz. Her hafta rezaletin yeni bir perdesini aralıyoruz. ‘Ucu nereye giderse gitsin’ diyenler hep beraber dün kongreye gittiler. Ucu, başı birbirine değiyordu dün. 21 Ocak’ta bilirkişi heyeti oluşturmuşlardı. Bu bilirkişi heyetine görev vermişlerdi, bilirkişilere ‘korsan’ dediler. Bu raporu teslim almadılar. Sonra bilirkişi raporunu teslim almama meselesinin kanıtını bulamayacağımızı söylediler. Önce ‘bilirkişileri takviyelerle güçlendirdik’ dediler. Ama bu belgenin bize geleceğini tahmin etmediler. Bu bilirkişi raporunda sorumlu olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, otelin işletmecileri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı yazmışlardı. ‘Bakanlığı çıkar oradan’ dediler. Bunlar çıkaramayız dediler. ‘Burada Bolu Belediyesi’ yok dediler. ‘Kanuna göre sorumlu değil, yazamayız’ dediler. Bunun üzerine bu bilirkişiye raporları almayız dediler. Ankara’dan gelen telefonu Bolu’da açanı, sonra savcılığa baskı yapanı söyledim. Bunları sanki iftira atıyormuşuz gibi susup, korsan deyip üstünü kapattılar. Korsan dedikleri, yedi kişilik bilirkişi heyetinin görevlendirme yazısı burada. Yazının tarihi 25 Ocak. Bu yedi kişiyi görevlendiriyorlar. ‘Üç gün süre veriyoruz, rapor hazırlayın’ diyorlar. Rapor yazılıyor ve teslim edilmeye çalışılıyor. Bu beyefendiler, mesleki ve kişisel namuslarına sahip çıkıyorlar. ‘O zaman affınızı isteyin’ diyorlar. Alın size azilname yazıları. Bu bilirkişilerin utanacak hiçbir şeyi yok. Bolu’da sokaklarda başları dik, alınları açık geziyorlar. Onlara ‘korsan’ diyenler, siyasi gerekçelerle yazdıkları raporu teslim almayanların insan içine çıkacak durumları yok. Bu işin peşini bırakmayacağız. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, korsan dediğin bilirkişilerin de korsan dediğin raporun da altında imzaları ile savcıların da onların yazdığı raporun da azil yazılarının hepsi elimizde duruyor. Bundan sonra mahkeme sürecinde, bu bilirkişiler, şahit olsun da her şeyi anlatsınlar da, şimdi anlatamazlarsa, yarın kurulacak mahkemelerde anlatsınlar da Adalet Bakanlığı eliyle korsan faaliyet neymiş sen de gör, kurtarmaya çalıştığın Turizm bakanı da görsün” ifadesini kullandı.
Özel’den Erdoğan’a; “Kimsin sen insanların yaşam biçimini sorguluyorsun
Özel, İstanbul’da 70, Ankara’da 66 kişinin sahte alkol nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirterek, “Bu sorunu bir komisyon kuralım, inceleyelim diye teklif ettik, reddettiler. Yine teklif ettik, yine reddettiler. Kartalkaya’da ölenlerin iki katı kişi öldü burada. Soma faciasında ölenlerin yarısı öldü. Geçen sene 500 kişi ölmüştü sahte alkolden. Kurmak istemiyorlar. Niye? Siyasi sebeplerle. Kurduğunda biliyor ki gittiğimiz hastanede yatanların yakınları, ölenlerin yakınları… ‘Niye içti’ dediğimizde, ‘Yüzde 80 parasızlıktan, alkolün pahalılığından’ diyor. Ben çıkıp, bunu araştıralım diyorum. Buradan 100 liralık içkinin 62 lirası vergi diyorum. Grup toplantısında kesiyor, ‘rakı hesabı yapıyor’ diyor. Ben burada canın hesabını yapıyorum. Ayrıca rakı, alkol meselesi dokunulmaz değildir. Senden, ondan, bundan gizlenecek bir şey değildir. Utanılacak bir şey değildir. Bu insanlardan aldığın fahiş vergiler, hayat tercihi vergileri ve yaptığın bu vergilerin tamamının ideolojik olması tamamen ayıptır. Ne içki içen suçludur ne de sen onu yargılayacak makamdasın. Bunların hepsinin hesabını sen vereceksin. Sen kimsenin tercihini, yediğini, içtiğini, giydiğini, giymediğini sorgulayacak makamda değilsin. Sorgulamak haddin değil. Sana sorulacak soru şudur, kimsin sen, kimsin sen bunu sorguluyorsun? İnsanların yaşam biçimini sorguluyorsun. Sen esas vereceksen, OECD ülkeleri içinde Türkiye’nın gıda enflasyonu içinde birinci olduğunun, gıda enflasyonun yüzde 44 olmasının, 38 OECD ülkesindeki ortalamanın yüzde 4 olmasının hesabını ver” ifadesini kullandı.
Askıda vicdan uygulamasını sona erdiri
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Askıda 9 gülek buğday” kampanyasına ilişkin olarak, “Bizim arkadaşlar, sordular, sordurdular. Çünkü faydalı bir iş yapılıyorsa destek olalım, görünür kılalım. İç Anadolu’da aradığımız MHP İl yönetimlerinin, ilçe yönetimlerinin hiçbirinin kampanyadan haberi yoktu. ‘Genel merkeze soracağız’ dediler. Soruldu, ‘Bilgi yok, biz size dönelim’ dediler. Kampanya şundan ibaret. Elinde buğday kaldıysa çiftçinin bu tarihte, gidecek çiftçiden 9 gülek yani 2 kova buğday alınacak, askıya asılacak. Yoksul birisi de askıdan buğdayı alacak. Kendine bir değirmen bulacak. Buğdayı değirmende öğütecek. Un yapıp, eve gidecek, ekmek yapacak. Kampanyanın kendisi, ittifak ortağının diğerini afişe etmesi. İnsanların olmayan buğdaya, alınıp da asılacak 2 kova buğdaya, onu alıp da öğütüp, un yapmaya, unu ekmek yapmaya muhtaç hala geldiğinin itirafından başka bir şey değildir. MHP grubuna, milletvekillerine önerim şudur. Bu askıda buğday işi tutarsa biz de yürekten destekleyelim. Ama daha kolay bir yolu var. Askıda vicdan uygulamasını sona erdirin. Askıda vekil uygulamasını sona erdirin. Askıya koyduğunuz milletvekilliğini ve vicdanınızı alın, hep beraber bu ülkenin sorunlarını konuşalım. Gerçekten çiftçinin sorunlarını çözeceklerse, bu hafta verilecek önergelere destek versinler. O günden sonra seçim bölgelerine rahat giderler. Tarımla ilgili MHP’nin milletvekillerinin seçmenlerinin yanına varamadığı, yüzüne bakamadığı bir süreci yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Onun için yapılacak şey, askıdaki milletvekilliğini alıp, sırta geçirmek. Askıya bırakılan vicdanı, Tayyip Erdoğan için askıda tutulan vicdanı oradan alıp, kuşanmaktan geçiyor. Eğer onu yaparlarsa, bu ülkenin önünü çok hızlı bir biçimde açabiliriz.”