CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yol haritasını açıklarken göreve hazır olduğunu belirten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a teşekkür ederek, partisinin cumhurbaşkanı adayını tüm üyelerin katılımıyla gerçekleştirilecek ön seçimle belirleyeceğini açıkladı. Özel, “Bu kötülüğün karşısına dimdik dikilecek cumhurbaşkanı adayımızı belirlemeye kadar yeni bir sürecin ilk günündeyiz. ‘Ben cumhurbaşkanı adayımı belirlemek istiyorum’ diyen herkese söylüyorum: Bugün ilk gündür. Partiye kaydolan herkes cumhurbaşkanı belirleme seçiminde oy kullanabilecektir. Türkiye’yi davet ediyoruz. Biz yola çıkıyoruz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, şunları kaydetti:
“Bütün bu hukuksuzlukların, haksızlıkların, adaletsizliklerin bir tek sebebi var. Artık ‘22 yıldır girdim ve yendim’ ezberi bozulmuştur. Artık gözlere uyku girmemekte, 31 Mart akşamı unutulmamakta, anketteki memnuniyet ve oradan yükselen umut dalgası birilerini fena halde korkutmaktadır. Kimden korktuğunu, neden korktuğunu, onu kimin yenebileceğini o da bilmektedir biz de bilmekteyiz. Bunun için CHP olarak kendinden olmayana düşman hukuku uygulayan, siyasi rakiplerini yargı eliyle dizayn etmeye çalışan kötü akla karşı yoksullarla, işsizlerle, emekçilerle, emeklilerle bilhassa Türkiye’nin gelecekten ümidini kesmiş ama 31 Mart akşamı bir seçim daha beklemeye karar vermiş gençleriyle birliktebu kötülüğe karşı yeni bir başlangıcı yapmanın zamanı gelmiştir.
İki demokrasi kahramanının ‘Partim bana bir görev verirse’ diye kurdukları onurlu cümlelere teşekkür ediyorum
Bunun için olağanüstü toplantılarla, MYK ile, Meclis grubumuzla, PM ile, partinin tüm seçilmişleriyle İstanbul’da bir dizi toplantı yaptık. O toplantılarda oluşan, olgunlaşan fikirleri; isimleri hep umutla birlikte anılan Ekrem Başkan ile Mansur Başkan ile konuştuk, değerlendirdik. Artık bir yeni başlangıca, bir yeni yol yürüyüşüne, yeni bir sürecin tarifine hep birlikte hazır olma noktasında mutabakatımız örgütsel olarak tamdır. Duyduğum en büyük memnuniyetlerden birisi, biraz önce isimini de andığım iki demokrasi kahramanının da ‘Partim bana bir görev verirse’ diye başlayarak kurdukları onurlu cümlelere yürekten ve hepiniz adına teşekkür ediyorum.
Bu kötülüğün karşısına dimdik dikilecek cumhurbaşkanı adayımızı belirleyene kadar yeni bir sürecin ilk günündeyiz
İşte bunun için artık yeni bir takvimi başlatıyoruz ve yeni bir çağrı yapıyoruz: Bugün bu kötülüğe karşı, bu vicdansızlığa karşı, bu gözü fönmüş adaletsizliğe, gözü dönmüş güç zehirlenmesine karşı, demorkasiyle geldiği koltuğu kötülükle, şiddetle bırakmamak isteyenlere karşı yeni yürüyüşün ilk günüdür. Bugün başlatacağımız yürüyüşle sandık görevlilerinin teker teker tespitinden; sandıkta bir tane oyu çaldırmamak için daha önceki yerel yönetim tecrübelerimizle, genel seçim tecrübelerimizle, aldığımız derslerle, edindiğimiz deneyimlerle sandığı korumaktan; sandığı kurmaktan; sonlanma aşamasına geldiğimiz partimizin programını bir hükümet programını ilan etmekten; bu kötülüğün karşısına dimdik dikilecek cumhurbaşkanı adayımızı belirleyemeye kadar yeni bir sürecin ilk günündeyiz.
2025 yılında sandık geliyor. Biz hazırız demek için bugün başlıyoruz
Bugün başlıyoruz. Önümüzdeki süreç içinde; şubat, mart ve nisan aylarında tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak bu kötülüğün karşısına, ‘2025 yılında sandık geliyor. Biz hazırız’ demek için örgütümüzle, sandık görevlilerimizle, propaganda malzemelerimiz ve adayımızla birklikte ‘Biz hazırız’ demek için bugün başlıyoruz. Adayı; bir partinin genel başkanı olarak ben değil, bir partinin PM’si olarak seçilmiş organımız değil, elbette partinin vereceği önemli kararı tatbik edecek grubun bir mensubu olarak hepimiz ama sayıları 1 milyon 600 bine yaklaşan… Bugün tweet atmaya insanların korktuğu, bugün mülakatlarda partiye göre işsiz bırakıldığın, diplomanın yok sayıldığı, sosyal yardımların bile parti aidiyetine göre bakılıp aç bırakıldığın, soğukta bırakıldığın bir süreçte Atatürk’ün partisine kayıtlı 1 milyon 600 bin cesur yürekle birlikte…
Atatürk’ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçiminde iktidar yapacak cumhurbaşkanını belirlemeye var mısınız
‘Ben cumhurbaşkanı adayımı belirlemek istiyorum’ diyen herkese söylüyorum: Bugün ilk gündür. Resmi açıklama yapılıp günbegün tarih belirlendiğinde o günden sonra artık gelenler oy kullanmayacaklar. Emeklilere, emekçilere, yoksullara ve bilhassa gençlere sesleniyorum: Sizler bundan sonraki cumhurbaşkanını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçiminde iktidar yapacak cumhurbaşkanını belirlemeye var mısınız? Varsanız hepinizi baba ocağına bekliyoruz. Partiye kaydolan herkes cumhurbaşkanı belirleme seçiminde oy kullanabilecektir. Türkiye’yi davet ediyoruz. Biz yola çıkıyoruz. İktidarı değiştirmeye hazır mısınız? Biz hazırız, hep birlikte başaracağız. Hep birlikte iktidara yürüyoruz. Bugün başlıyoruz. Yolumuz açık olsun. Sizlere güveniyor, sizlere inanıyorum. Biz başaracağız, biz kazanacağız.”
Evlatla uğraşmak yakışmaz kimseye
Geçen hafta Ekrem Başkan ile beraber bir toplantıda yargının siyasallaşmasını eleştiren konuşmalar yapıyoruz. Ekrem Başkan, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın’ı kastederek ‘Cem benim evladım’ dedi. İstanbul Başsavcısına seslendi. ‘Evladımla uğraşma’ dedi ‘Ben buradayım. Cem bizim evladımız, bütün gençlik kolları bizim evladımız. Evlatla uğraşmak yakışmaz kimseye’ dedi. ‘Bak sana söz veriyorum biz iktidar olduğumuzda senin evladın da güvende olacak. Çünkü bize yaptıklarınızı size yapmayacağız’ dedi. Kalktı geldi yanıma oturdu. Gelirken tebrik ettim, oturunca kolçağın üzerindeki elini tuttum. ‘Başkanım’ dedim kulağına. ‘Çok iyi oldu, çok iyi dedin. Böyle bir teminat vermeye ihtiyaç var, bunu tekrarlamalıyız. Aç, yoksul, işsiz, sıkıntıda olan AK Partili bir dönem kayıt oldum diye partiye, oy verdim diye, AK Partili biliniyorum diye, şimdi oradan kopacakken ‘Ya bunların çocuklarına bizimkiler bunları yapıyor, iktidar değişince de benim çocuğumun başına gelir mi’ der, bu teminatı verelim. Rövanşist olmayacağımızı, suçu işleyenin kendinden hukuk önünde hesap soracağımızı ama evlatla uğraşmayacağımızı söylemek iyi oldu başkanım’ dedim. Ekrem Başkan da ‘Sağ ol Genel Başkanım. Söyleyelim bunu, öyle bir ihtiyaç var’ dedi.
Cuma günü ifadeye çağrılan İmamoğlu değil, tüm demokratlardır
Bu konuşmadan 10 dakika sonra salonda bir uğultu. Ekrem Başkan’a ‘savcıyı ve ailesini tehdit etmek’ suçundan soruşturma açıldı. Biz bu söyleneni savcının ailesi üzerinden bir ülkede yaklaşan iktidar değişikliğinden sonrasına teminat diye anlatırken buradan bile kendini, ailesini araçsallaştırarak, ailesini kullanarak, Ankara’dan kendine verilen adalet katliamı giyotinlik görevini sürdüren buna kendi evlatlarını alet eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ve o konuşmadan dolayı Ekrem Başkan bu cuma günü ifadeye çağrıldı. Buradan ifade etmek isterim ki ifadeye çağrılan Ekrem İmamoğlu değildir. Demokrasi ve adalet isteyen herkes, eşitlik isteyen herkes, demokrasi isteyen herkes; ifadeye çağrılan CHP’lilerin hepsidir. İfadeye çağrılan ‘İstanbul’u bunlara karşı muhafaza edeceğim, İstanbul’un muhafızıyım’ diye yola çıkıp İstanbul ittifakından oy alan Ekrem İmamoğlu’dur. İfadeye çağrılan esnaf ittifakıdır. İstanbul’daki sosyal demokratların yanında, milliyetçi demokratlar cuma günü ifadeye çağrılmıştır. Kürt demokratlar cuma günü ifadeye çağrılmıştır. İstanbul’un tüm demokratlara cuma günü ifadeye çağrılmıştır. Ben cuma günü ifadeye çağrılan herkese ‘Yüreğinize sağlık, ayağınıza sağlık, gidin, o ifadeyi verin’ diyorum.”
Size teslim olan sizden beter olsun korkaklar
Ve şimdi Gezi’ye gidenlerden hesap sorulmuyor. Gezicilerin o günkü tavrı değil, bugünkü tavrı sorgulanıyor. O gün Gezi’ye giden Gezi’de kahramanlık hikayeleri anlatan Tamer Karadağlı bugün Devlet Tiyatrolarının başına atandı. Gezi’den 12 yıl sonra hesap soranlar tarafından. O gün Gezi’de olan sonra saraya yanlayan Yavuz Bingöl’e kimse hesap sormuyor. Bugün sorulan hesap Gezi’ye gidenlerin o günkü tavrına değil, bugünkü tavrınadır. ‘Senin Gezicin terörist benim Gezicim milli’ diyen böyle bir iğrenç akla hesap sorulmayacağını sanan bir kötü ruhla karşı karşıyayız. Ve bir yandan bunlar ortada dururken diğer taraftan gezide bulunanlara siz devleti yıkmaya kalktınız diyenlere açıkça hatırlatmak istiyorum; Tayfun Kahraman partimin üyesidir. Benim kardeşimdir, evladı evladımdır. Çiğdem Mater de Mine Özerden de Can da Tayfun da Sayın Kavala da yıllardır orada hepimizin yerine yatmaktadır. Tayfun Kahraman Erdoğan’la görüşmüş, dışarı çıkan heyetin başıdır. Gencecik yaşında Erdoğan’a Gezi’de şunu söylemiştir, demiştir ki; ‘Talepleri sıraladık. Kabul edildi arkadaşlar. Topçu kışlası yıkılmayacak. Oradaki ağaçlar kesilmeyecek. Mahkeme kararı beklenecek. Olumsuz da olsa referanduma gidilecek. AKM yıkılmayacak, yerine planlanan AVM yapılmayacak. Gaz bombaları silah gibi kullanılmamalı, gözaltındaki yurttaşlar da serbest bırakılmalıdır. Bu taleplerimiz Sayın Başbakan tarafından dinlendi. Bu sözler verildi. Artık Gezi’yi boşaltmayı, Gezi sakinlerinin takdirine sunuyorum’ diyen Tayfun Kahraman şu anda Gezi sayesinde darbe yapmakla suçlanıyor. Oysa Tayfun Kahraman’ın kestirmediği ağaçlar orada duruyor. Yaptırmadığı kışla ortada yok. AKM yıkıldı ama yerine yenisi AKM yapıldı, AVM yapılmadı. Ve o Tayfun Kahraman devleti yıkmakla suçlanıyor. Hükümet istifa etsin bile dememiş kendi ağzından.
Oysa o gün Gezi’ye heyet yollayan MHP, inanmayan açsın Devlet Bey’e izletsin unutmuş olabilir. ‘Hükümet istifa’ sloganlarıyla Gezi Parkı’na yürüyüp ‘hükümetin baskı, eziyet ve zorbalıklarına Taksim Gezi Parkı’ndan gençler iyi bir cevap vermiştir’ diyen MHP heyetinin birisi Meclis Başkanvekili, o günkü il başkanı Meclis’te milletvekili, heyetteki bir milletvekili yolundan sapmadı, İYİ Parti’de milletvekili. Hükümet istifa etti diyenler, bu hükümete en iyi cevap budur diyenler ittifak ortağı olacak 12 yıl sonra. Canciğer kuzu sarma olunacak. Karıştıkları pisliklere polis bile dokunamayacak. Yerde bıraktıkları cenazeye tweet bile atılmayacak. O gün barışçıl çağrı yapan Tayfun’dan Gezi’ye giden gençlerden, sanatçılardan hesap sorulacak. O sayede istibdat rejiminin kolonları güçlendirilecek öyle mi? Size teslim olan sizden beter olsun korkaklar.
Onların yakasına döktüğü senin yediğinden fazladır
Bahçeli dün Ekrem Başkanıma dört sayfa yazmış. Bugün sayfalarca hakaret, istifa. Ben Bahçeli’nin söylediği, bana söylediği her şeyi yırtıp atarım. Ama bugün iki şey söylemiş. Onu tarih önünde cevapsız bırakmam. Bir 15 Temmuz’dan ders almayanlara sesleniyormuş Sayın Bahçeli. ‘Yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim. Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin ve boyunuz ölçüsünü alalım.’ 15 Temmuz akşamı ders almayanlara ‘Yüreğiniz yetiyorsa yine çıkın sokağa’ diyor. Bakın birazcık utanmak, kurumsal hafıza hiç olmazsa bir ar olur, bu lafları etmez de unutulsun diye tarihe bırakırsın. 15 Temmuz akşamı hatta 16 Temmuz olmuş saat iki. Bu kardeşiniz Meclis kürsüsüne çıkıp da ‘Millet yeni bir görev verene kadar ana muhalefetiz. Seçilmiş parlamentonun arkasında darbecilerin karşısındayız’ dedikten saatler sonra Bülent Tezcan CNN Türk canlı yayınına arkadaki genel kurul salonundan bağlanıp AK Partili Ayşe Keşir’in telefonundan, ‘Şimdi demokrasiye sahip çıkmanın, tankın üstüne çıkmanın, meydanlara çıkmanın zamanıdır’ dedikten saatler sonra o kürsüden Tekin Bingöl, Levent Gök her birisi ayrı ayrı ‘Sokağa çıkın darbeye karşı direnin’ dedikten saatler sonra 15 Temmuz’da sokaklarda ders almayanlar çıksın sokağa, boynunun ölçüsünü yine alalım diyen Bahçeli, bakın hangi açıklamayı yaptı. An itibarıyla MHP’nin internet sitesinde bu bildiri var. Bakın Devlet Bahçeli ne diyor; ‘Halkın sokağa daveti Türk askeriyle muhtemel bir çatışma içine girmesi vahim bir tehlike olarak önümüzde durmaktadır. Bilhassa Milliyetçi Ülkücü hareketin provokasyon ve acıtasyonlara karşı teyakkuzuyla birlikte sokaklara çıkarak iç savaş şartlarına hizmet etmesi düşünülemeyecektir. Hiçbir dava arkadaşım karanlık sürecin tarafı olmayacaktır.’ Ey Sayın Bahçeli 15 Temmuz akşamı sokaklarda dersinizi verdik diyorsun ya, 15 Temmuz’da FETÖ’ye dersini veren kahramanlara saygıyla önünde eğiliyorum. O iradenin arkasında duran bir tanesi bile darbeci Fethullah’tan medet ummayan, en rahatsız olduğu Erdoğan’a bile darbe yapıldığında demokrasiyi savunan kahraman CHP’lilerin yakasına döktüğü senin yediğinden fazladır. Onların yakasına döktüğü senin yediğinden fazladır. Sen mi sokakta hesap sormuşsun?
Özgür Özel seni ve bu kin dolu nefret dolu aklını, zihnini bu ülkenin başından ittifak ortağınla bir kovana kadar da mücadeleye devam edecek
Televizyondakiler yakından görmek isterse daha tweeti silmemişler. Basın mensubu arkadaşlarıma kolaylık olsun MHP’nin resmi internet sitesinde ‘Halkın sokağa daveti Türk askeriyle muhtemel bir çatışma içine girmesi vahim bir tehlike olarak önümüzde durmaktadır.’ 16 Temmuz gece 02.02 arkadaşlar. Kimin kahraman kimin sonradan eklenmiş yandan koltuk değneği olduğunu kimin o gece durumu hangi taraf güçlüyse o tarafa aldığını görsünler. Bir sözüm daha var ona; CHP’nin 12 Eylül’de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa bak nereyi kaşıyor, kınında beklemekte olan yoğurulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyor ve haykırıyoruz. Burada Manisa il başkanı, yöneticileri var. Ben nasıl anlatayım Sayın Bahçeli? 1970’lerin sonlarında Manisa’da bir sağdan bir soldan vuruyorlardı. MHP’nin İl Başkanı Eczacı Cemil Çöllü bir gün eczanesinde vuruldu. Ertesi gün Cemil Çöllü’ye misilleme olarak Eczacı Neşe Gülersoy kendi eczanesinde 27 yaşında beyaz gömleğiyle vuruldu, şehit edildi. Neşe Gülersoy’un durumunu tespit eden tutanakta beyaz önlüğüyle bankonun arkasında yattığı, elinde bir kalem olduğu ve ekteki metni kaleme almakta olduğu ortaya çıktı. Metin MHP İl Başkanı Cemil Çöllü’nün katledilmesini kınayan bir metin yazıyordu. Sonradan ikisini de vuran silahın aynı silah olduğu ortaya çıktı. Bu kardeşin Manisa Eczacı Odası Başkanı iken başlattığı gelenek hala sürüyor. Bütün Manisalı MHP’liler şahittir. Ölüm yıl dönümlerinde birer gün arayla Cemil Çöllü’nün de mezarına Neşe Gülersoy’un da mezarına çiçeği her sene biz koyarız. O günlerde olanlar bütün yaşananlar bir yana bu ülke o günlerden ders aldı. Birbirinin gencecik evlatlarını ölüme yollamamayı, silaha değil kaleme sarılmayı, kandan şiddetten değil, insanlıktan sevgiden medet ummayı öğrendiler. Bugün Eczacı Cemil Çöllü de Eczacı Neşe Gülersoy da bizim İl Başkanımız Mete Erdem de yan yana yatarken memleketimi ziyarete gittiğim her bayram ve bu bayram üçünün de mezarına her bayram giderim, çiçek koyarım. Bu örgüt öyle bir örgüttür. CHP’liler böyle insanlardır. Senin kınından çıkarmadığın kılıç bizim içimize sokamayacağımız bir kötülüktür. Çık karşıma, eğer yarım kalan hesaplaşmaya özlemin varsa diyor. Ben o gün altı yaşındaydım, bunları biriktirdim. Sen o gün 36 yaşındaydın içinde biriktirdiğini bugün dışarıya döktün. O gün altı yaşındaki Özgür Özel seni ve bu kin dolu nefret dolu aklını, zihnini bu ülkenin başından ittifak ortağınla bir kovana kadar da mücadeleye devam edecek.”