Nilgün Tekfidan Gümüş Yazdı:

0
4

Hürriyet Yazarı Nişgün Tekfidan Gümüş, bugünkü köşesinde  Ortadoğu’daki son gelişmeleri ele aldı.

ORTADOĞU açısından ciddi gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bırakıyoruz.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin pazar günü helikopter kazasında beklenmedik ölümü ve İsrail aleyhine gelişen iki uluslararası hamle haftanın öne çıkan olayları arasında yer aldı.

İran’da 5 günlük yas bugün sona ererken kazayla ilgili komplo teorileri elbette daha fazla konuşulacaktır. Ancak bugün, 8 Ekim’den beri Gazze Şeridi’nde yıkıcı bir savaş yürüten İsrail yönetimine artan uluslararası baskıları ele alacağız.

TUTUKLAMA TALEBİ

PAZARTESİ günü Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Başsavcısı Karim Khan, Gazze nedeniyle hem Hamas liderleri hem de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında mahkemeden savaş suçu işlendiğine dair makul gerekçeleri olduğunu belirterek uluslararası tutuklama kararı çıkartılmasını istedi.

İsrail, Hamas ile İsrail liderlerinin bir tutulmasını ‘rezalet’ olarak niteledi. İsrail’e en büyük destek ise müttefiki ABD’den geldi. ABD Başkanı Joe Biden, savcının ‘ölçüyü aştığını’ söyledi. Oysa aynı Biden, geçen yıl aynı mahkeme Rusya lideri Vladimir Putin için Ukrayna gerekçesiyle uluslararası tutuklama çıkardığında bunu memnuniyetle karşılamıştı.

BÖLÜNMELER BAŞLADI

VE Pakistan asıllı İngiliz Başsavcı Karim Khan bir anda uluslararası gündemde baş sayfalara çıktı. Khan daha kararını açıklamadan özellikle İsrail’e müttefik ülkelerden baskı görmeye başlamış, bazı Amerikalı Kongre üyeleri Khan ve mahkemenin diğer üyelerini yaptırım uygulamakla tehdit etmişti.

Hatta Karim Khan, CNN International kanalına verdiği röportajda üst düzey bir liderin ‘Bu mahkeme Afrika için ve (Rusya lideri) Putin gibi haydutlar için inşa edilmişti’ diyerek kendisini uyardığını da iddia etti. Öte yandan Karim Khan, bu kararıyla Gazze savaşının başından bu yana iyi, kötü aynı çizgide kalmaya çalışan İsrail’e uluslararası destek cephesinde ilk gediği açtı.

ABD’ye rağmen Fransa, Belçika UCM’nin bağımsızlığını desteklediklerini açıkladı. Almanya, Netanyahu aleyhindeki iddiaların ciddi olduğunu, kanıtlanması gerektiğini savundu. İtalya ise Hamas ile İsrail’in aynı kefeye konulamayacağını savundu.

UCM yargıçları tutuklama talebini onaylarsa Netanyahu ve diğerleri UCM’ye üye 124 ülkeden birine gittiklerinde tutuklanabilecekler. Karar belki fiiliyatta uygulanmayacak olsa da İsrail yönetimine Gazze savaşını bitirme konusunda baskıyı arttırıcı bir unsur olacağa benziyor.

DİVAN NE DİYECEK

İSRAİL açısından bir diğer olumsuz gelişme İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini tanıyacaklarını açıklaması oldu. Hali hazırda 193 ülkeden 142’si Filistin’i tanıyor. Ancak bu üç Avrupalının tam da Gazze krizinin ortasında iki devletli çözüm arayışlarına geri dönülmesine katkı sağlamak için bunu yapmaları ayrı bir önem taşıyor.

Filistin’i tanıma kararları simgesel bir adım olsa da İsrail’in Gazze savaşına yönelik tepkilerin arttığına işaret ediyor. İsrail ‘terörün ödüllendirilmesi’ diye ateş püskürüyor. Bugün ise Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın Refah dahil Gazze Şeridi’nde İsrail’in askeri operasyonlarının durdurulması için yaptığı başvuruyla ilgili kararını açıklayacak.

BİR ÇIKIŞ OLMALI

NETANYAHU yönetimine iç ve dış baskı büyüyor. Tel Aviv’e uluslararası destek ittifakı çatırdamaya başladı, İsrailli rehine yakınları ise Hamas’ın elindeki tutsakların bir an önce kurtarılması için neredeyse her gün eylem yapıyor.

İşte bu gelişmeler devam ederken dün İsrail basını, İsrail savaş kabinesinin Hamas ile müzakereleri sürdürme kararı aldığını bildirdi. Bu olumlu bir haber.

35 binden fazla insanın öldüğü Gazze’den her gün ölüm, açlık ve sefalete dair haberler geliyor. El Fetih’in kontrolündeki Batı Şeria ise aşırıcı Yahudiler tarafından terörize ediliyor.

Aslında Filistin’in de İsrail’in de kalıcı çözümlere ihtiyacı var. Siyasi çözüm konusunda akıllar da karışık. ‘Filistin toprakları bölük pörçük, iki devletli çözüm çok zor’ diyenler de var. Lakin statükonun ne İsrail’e ne de Filistin’e yaradığı da ortada.

Taraflar ateşkesin de barışın da ancak masada sağlanabileceğini kabul edip bir an önce müzakerelere geri dönmeli artık.

Reklam Alanı