Metin Akpınar: Dozunu fazla kaçırdım!

0
4

80 yaşındaki usta sanatçı Metin Akpınar, çok sevdiği tiyatro sahnesine uzun bir aranın ardından “Metin Akpınar ile Muhabbet” ismini verdiği sohbet programıyla döndü. Biz de Akpınar ile geçmişten kabare tiyatrosuna, politikadan ekonomiye kadar hemen her konuda keyifli bir muhabbet gerçekleştirdik. “Biz biraz eksik demokrasi biraz da ılık teokrasi ile yönetiliyoruz” diyen Akpınar, iğnenin bir ucunu da muhalefete batırarak “Muhalefet, bu yönetimin karşısına demokrasi blokunu koyamadı” diyor ve ekliyor: “Çare; muhalefette birlik, akıl onu söylüyor.”

1992’den beri ilk kez sahneye çıkıyorsunuz. Bir nesil sizi tiyatro sahnesinde göremedi hiç… Neden bu kadar ara verdiniz?

Kendime de net izah edemiyorum. Ama şöyle bir izah yolu buldum; biz kabarenin adını dahi bilmiyorduk. Haldun Taner bize öğretti. Hem ülkeye kabare tiyatrosunu kazandırdı hem beni ben yaptı.  Biz kabare tiyatrosunda gerçekten hiç bilmediğimiz bir olayı öğrendik. Bizimle birlikte, seyircimiz yazarlarımız da öğrendi. Her kararı kendimiz veriyorduk mutfaktan yetiştiğimiz için. Ondan sonra başka bir yerde çalışmayı galiba pek istemedim. Kabareyi de en üst noktasında bıraktık. Oradan dönüşüm de çok hoş olmaz diye düşündüm. Sahneye paydos dedim ama sinema devam etti, öğretmenliğe başladım, konferanslarım devam etti.

Devekuşu Kabare neden kapandı?

Birinci sebep ekonomikti. 150 kişi çalışıyorduk, idare etmek zorlaştı. İkincisi tiyatro yeri sorunu idi.  Bir türlü bir salon sahibi olamadık, orada burada oynadık. Üçüncü ve en önemli sorun kabare yazarı yetişmedi.

Bir başka neden de Zeki tiyatro yapmaktan biraz sıkıldı. O daha çok sinemacıdır ben tiyatro. Böyle bir ayrılık olunca da başka işler deneyelim mi diye düşünmeye başladık. Son oynadığımız sahnede yanımızda benzin istasyonu vardı. Bir ülkede benzin istasyonu ile tiyatro yan yana gelirse hangisi kapatılır? Tabi ki tiyatro. ‘Benim sahne heyecanım hiç bitmez’

30 yıl sonra yeniden sahneye çıktığınız ilk an ne hissettiniz?

Prova için sahneye geldim, koltuğa oturdum. Salon boştu, ben kendi kafamda doldurdum ve reaksiyonları da aldım. Birden heyecanlandım. Beynim, beni hemen ‘bu işi kabul et ve yap’ diye uyardı. Benim sahne heyecanım hiç bitmez. Antre yapmadan evvel seyircinin bir mırıltısı vardır, kendi içinde konuşur. (Sesin taklidini yapıyor) Onu duyduğum zaman benim dizlerim titremeye başlar. Bir de koku alırım salondan, seyircinin kokusunu.
Çok keyifli gidiyor sahnemiz. Sanat tüketicisi kadir bilir.

“ZEKİ ALASYA’YI ARIYOR İSTER İSTEMEZ İNSANIN GÖZLERİ…”
Biz Zeki ile iki arkadaş,  kardeştik. Yarin yanağından başka her şeyimiz ortaktı. Kader birliğimiz vardı. Empatiyi iyi yapardık. Demokrat bir yönetimimiz vardı. Bunlar örnek alınacak şeyler, inanarak ve severek anlatıyorum. Kader ayırmasaydı keyifli birlikteliğimiz devam edecekti.

Gençlerle iletişiminiz nasıl?

Ben 10 yıldır üniversitede gençlere kabare dersi veriyorum. Her yıl 30 öğrencim oluyor ortalama. Gençler beni zinde tutuyorlar. Mezun ettiğim bazı öğrencilerim bugün sanat dünyasında çalışıyorlar. Onlar da bana kıvanç veriyor.
Ben 60 sene öğrencilik yaptım, oyunculuğu öğrendim. Hala da bitmedi öğrenciliğim. 10 yıldır da öğrendiklerimi paylaşıyorum.

Sahne ve okul dışındaki zamanınız nasıl geçiyor?

Dinleniyorum, okuyorum. Ben her şeyi okurum ama son zamanlarda özellikle beyin üzerine. Beyin çok önemli bir organ. Günde 2 gazeteyi mutlaka okurum.

Hangileri?

Cumhuriyet ve Sözcü. Ben gazete kağıdına ve kokusuna alışmışım. Dijital ortamda okumayı sevmiyorum.

Siyasetteki güncel gelişmeleri takip ediyor musunuz?

Etmemek imkansız. Maalesef her şeyden haberdarım. Ben bu yaşa geldim, Türkiye bir türlü geçiş döneminden çıkamadı. Zaman zaman iyiye zaman zaman geriye oluyor bu  geçiş. Son zamanlarda da özellikle ekonomimiz sağlıklı gitmiyor. Mutlaka bilerek yapılıyor, bir planları var. Umarım cari açığı kapatmak açısından bu yolu seçtiler.
Biraz da Çin politikasını uyguluyorlar diye düşünüyorum. Ucuz iş gücü yatırımı, sermayeyi çekmek gibi bir düşünce var anladığım kadarıyla.

Peki işe yarar mı sizce bu yöntem?

Göreceğiz. Rivayet muhtelif.

Cumhurbaşkanına hakaretten yargılandınız. Bugün yine aynı cümleleri kurar mıydınız?

Ben sözlerimin arkasında duruyorum. Bana kimse silah zoruyla söyletmedi, kendim söyledim. Benim benliğim, karakterim, konstrüksiyonum odur. Düşüncemi ifade ettim. Hakaret içerdiği kanaatinde katiyen değilim.

Beraat kararına karşı cepheden itiraz edilmiş… Size karşı bu ısrarın özel bir nedeni olduğunu düşünüyor musunuz?,

Son duruşmada hakime hanım beraat verdi. Savcı ceza istedi, o yüzden istinaf mahkemesine gitti. Kararı orası verecek. Her şey olabilir, ne düşündüklerini bilmiyorum.
Bir söyleşinizde kendinizi sosyalist olarak gördüğünüzü söylemişsiniz…
Evet hala da öyleyim. Ben İstanbul Aksaray’da doğdum, büyüdüm. Orası ekonomik olarak orta sınıf kabul edeceğimiz bir yerdi. Biz sol tandanslı yetiştik. O dönem sol düşünce daha sıcaktı, sol değerler daha sağlıklıydı. İnsanı daha merkeze koyan görüş de hala sol görüştür.

‘ERDOĞAN İLK TURDA 50+1’İ SAĞLAYAMAYACAK’
Türkiye’de muhalefetten ve sol siyasetten umutlu musunuz?

İkisi için de çok olumlu konuşamayacağım. Biz biraz eksik demokrasi biraz da ılık teokrasi ile yönetiliyoruz. Seçim yapılıyor o nedenle demokrasi yok diyemiyorum. Ama tam demokrat değiliz. Muhalefet bu yönetimin karşısına demokrasi blokunu koyamadı. İktidarı amaçlayanlar için bunların hepsi bir bütün; önce rejimi tasfiye edip, demokrasi ile devam etmesi sonra kendi çıkarlarına bakması daha doğru diye düşünüyorum. Çare muhalefette birlik, akıl onu söylüyor.

Seçimlere ilişkin öngörünüz var mı?

Ben biraz aritmetik bilirim. Henüz muhalefetin yüzde yüz kazanacağına ilişkin sonuçları göremiyorum. Demin bahsettiğim demokrasi bloku oluşsaydı muhalefet yüzde 60’ları bulurlardı. Ama araştırma şirketlerinin gösterdiğine  göre net olan bir şey var; reisi cumhurun ilk turda 50+1’i sağlayamayacağı.

“SÖZÜNÜZÜ MIRILDANIN, SEYİRCİ ANLAR”
Devekuşu kabare bugün yapılsaydı en çok nelerle dalga geçerdi? Ve bugün aynı özgünlüğünde yapılabilir miydi sizce?

Kabare Tiyatroları en baskıcı rejimlerde bile söyleyecek söz bulur. Bu siyasi ortamda kabare yapılmaz gibi bir kanaatim yok o nedenle. Yeter ki siz söyleyecek sözünüzü daha zarif üretin. Mırıldanın, seyirci anlar. Mizah esasında biraz kontrol altına alınmış saldırı silahıdır.  Bugün de olsa yapılabileceğini tahmin ediyorum.
Devekuşu’nda hicvettiğimiz konularda geçmişten bugüne çok az şey değişmiş. Bir tek enflasyonu tutturamamışız.
Enflasyon rakamlarını abartmamıza rağmen bugünkünden geride kalıyor. Onun dışında her şey aynı.

Netflix’teki belgeseliniz yoğun ilgi gördü. Bu ilgiden memnun musunuz. İlgiye neye bağlıyorsunuz?

İyi bir belgesel oldu. Duygu yüklü doğrularla dolu. İsmi de çok güzel ‘iyi ki yapmışım.’ İlgiyi bekliyordum çünkü zaten benim hedeflerimden biriydi.
Sizinle ilgili sosyal medyada harika yorumlar var. Onun gibisi bir daha gelmez diyenler çok. Bu kadar sevilmenizi neye bağlıyorsunuz?
Bir Metin Akpınar daha gelir. Ben de Madagaskar’dan gelmedim. Aksaray’da doğdum geldim. Ben hep kamu yararına çalıştım. Kamu yararı fikri her konuda benim beynime yer etmiştir. Onlar lehine ürettim her şeyi. O yüzden de mutluluğa adanmış bir ömür diye de ukalalık yapabiliyoruz.

Belgesel çektiniz, tekrar sahneye döndünüz. Geriye bırakmak istediğiniz başka neler var?

Şimdi bir de kitap çalışmamız var. Bir de kabare tiyatrosu müzesi yapabilirsem benim başka talebim yok, bunlar bana yetecek. Kabare tiyatrosunda çok şehit verdik biz. Haldun Bey geçsin, Zaki Alasya dolaşsın… Müzede böyle bir mavi cennet odası düşünüyorum. Toplumumun laik, demokratik bir rejimde yönetilmesini arzu ederim. Onu görürsem bu üçünden daha mutlu olurum.

En çok iyi ki yapmışım dediğiniz şey neydi?

İyi ki tiyatro, kabare yapmışım. Keşke herkes yapsa! Ben hayatımdan memnunum, yine böyle olmak isterdim. Seçenerek, düşünerek yaşadım.

Keşke dediğim şey ise;  Kuyucaklı Yusuf’u, Anayurt Oteli’ni, Yaşar ne Yaşar Yaşamaz’ı oynamak isterdim.

“ÖĞRETMENLİĞİN DOZUNU  KAÇIRDIYSAM CEM’DEN ÖZÜR DİLERİM”
Geçen günlerde verdiğim bir söyleşide iki yanlış yaptım. Birincisi Nişantaşı’nda tiyatro oynarken anlattığım hikâyede Vali, Vefa Poyraz’dı dedim, oysa   Nevzat Ayaz Beyefendi’ydi.
Bir de Cem Yılmaz’la ilgili… Stand-up hakkında konuşurken Cem’in oyunculuğu ile ilgili bir şeyler söyledim. Bir tweet atmış orada biraz gönül koymuş. Bu da beni çok üzdü. Kimsenin üzülmesini, kırılmasını zaten istemem, Cem’in kırılmasını hiç istemem. Sevdiğim, beni güldüren bir arkadaş. İyi de bir komedyen. Anlatmak istediğim sadece kompozisyonlara biraz daha özen göstermesi. Kara Komedi tiplemesi mesela mükemmeldi. Daha çok reklamdaki tiplemelerini özensiz bulduğumu söylemek istedim. Öğretmenliğin dozunu kaçırdıysam Cem’den ve sevenlerinden çok özür diliyorum.
Beni davet etmiş. Ben onu sahnede izlemiştim. Tekrar da giderim niçin gitmeyeyim? Ayrıca bütün videolarını da izledim

KAYNAK: CUMHURİYET

Reklam Alanı