CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendiriyor.
Satırbaşları şöyle:
Tarihin bize yüklediği ciddi bir sorumluluk var. Hep birlikte çalışacağız. Hiç kimseyi ayırmayacağız. Herkesten yana olacağız. Birisine haksızlık yapıldıysa onun yanında olacağız. Sevgiden, hoşgörüden yana olacağız. Derdi olan bize geliyor. Biliyor ki biz onların dertleriyle dertleneceğiz.
“ÖNERGE OYLANDI VE REDDEDİLDİ”
Bundan iki hafta önce bir grup şoför esnafı geldi. Hiçbir parti bizim dertlerimizle ilgilenmiyor dediler. Ben Gebze’de kamyon şoförlerinin olduğu yere gittim. Konya’da, Ankara’da gittim. Kütahya’ya gittim. Hatta şoför bir arkadaş somonu ikiye böldü beraber yiyelim dedi. Sizin sorunlarınızı dile getirdik ama yeteri kadar size ulaştıramadık.
Bir önerge verin dediler. Olur dedik. Uşak Milletvekilimiz Özkan Yalım önergeyi verdi. Şunu iyi bilin AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından reddedilir sizin önergeniz dedik. Hayır, biz onlarla da konuşacağız dediler. Önerge konuşuldu. MHP’li milletvekilleri tek laf etmediler. AK Partililer çıktı her şey güllük gülistanlık. Önerge oylandı ve reddedildi.
Şimdi o arkadaşlarla sesleniyorum. Sizin sorunlarınızı çözmeye hangi parti kararlı? Hangi parti sizin yanınızda. Sandık gelecek, gidip oy kullanacaksınız. Doğrunun, haklının yanında durun.
“ÜCRETSİZ İZİN AYLIĞI BİTECEK”
Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin aylığı ödeniyordu. Rakamlar çok küçüktü ama olsun. KÇÖ 456 gün sürdü, ücretsiz izin aylığı 433 gün sürdü. Bu ayın sonunda bitecek. Bu ayın sonunda bitmemesi gerekiyor. Bunu sürdürmek gerekiyor. Bu paraları kesmeyin, işsizlik patlar. Türkiye çok daha büyük sorunla karşı karşıya kalabilir.
Herkesin işi gücü olsun deriz ya. İşsizliği önlemek için en hızlı ne yapacaksınız diye sorarlar bazen. Kamunun bütün kadrosunda boş kadroların atamalarını yapacağız. Atama bekleyen öğretmenler var tamamının atamasını yapacağız.
Erdoğan geçtiğimiz günlerde Hatay’a gidiyor. Atanamayan öğretmenler demişler ki, “Siz bize 80 bin öğretmen alacağız dediniz” demişler. Erdoğan demiş ki, “Biz aldık 20 bin kişi. Hiç açık yok tam aksine fazlalık var” demiş. Okuyunca acaba bu yanlış mı dedim. Devletten habersiz. En tepedeki insan devletten habersiz. MEB’in verilerine bakıyorsunuz 107 bin 709 öğretmen açığı var ama Erdoğan’a göre açık yok. Saray’da öğretmen yok ondan. Saray’da herhangi bir sorun yok. Nereden çıktı bu açık, öğretmen. Devleti bunlar yönetiyorlar.
İhvan konusundaki tutumumuzu bütün dünya bilir. İnançların siyasete alet edilmesini asla istemeyiz. Mısır’daki değişime de saygı duyduk her zaman ama siyasi idamlar doğru değil. Mısır’daki yöneticilere seslenmek isterim. Türkiye’de de geçmişte siyasi idamlar oldu. Gencecik filinta gibi evlatlarımızı darağacına yolladık. Şimdi hepimiz üzülüyoruz. Şimdi astığımız insanlar için havaalanları yapıyoruz, üniversitelere, okullara adlarını veriyoruz. Siyasi idamlar doğru değildir.
21-22 Haziran tarihlerinde toplam 55 CHP’li Erzurum’a çıkarma yaptı. Uzun yıllardır Erzurum’dan milletvekili çıkartamıyoruz. Kabahat Erzurumlularda değil biz de. Ankara’da oturduk gayet güzel açıklamalar yaptık sonra dönüp Erzurumlulara niye bize oy vermiyorsun dedik.
Erzurum’un her ilçesini gezdi arkadaşlarımız. Yardımlar kesilir mi diye bir endişe var. Erzurumlu ihtiyaç sahibi kardeşim, iktidar değiştiğinde yardımlar kesilmeyecek tam tersine artacak.
Türkiye’nin bütün illerinde işsizlik kol geziyor. Babam doğuda görev yaparken Erzurum bizim için çok büyük bir kentti. Giden arkadaşların bana verdiği raporlar hiç de iç açıcı değil. Merkezde bir kadın bizim arkadaşlarımızın yanına geliyor. “Siz kendiniz nasıl yaşıyorsanız, bizim de hakkımız var yaşamaya. Eşim 47 yıllık öğretmen emekli oldu, oğlum polis. Hiçbir şey almaya gücümüz yetmiyor. Yetişin imdadımıza. Bittik, tükendik. Kanal İstanbul’u ne yapacağım? Erzurum’a Van’a fabrika yapsın. Çocuklarımız meyve diye ağlıyor alamıyoruz” diyor. Ben ne anlatayım?
Erzurumlu kardeşimiz, “Suriyeliler işte bizim çocuklar boşta” diyor. O da haklı. Genç bir arkadaşla karşılaşmışlar. Benim için, “Adam iyi adam, namuslu bir adam. Doğru konuşuyor da bir de müslüman olsa” demiş. Elhamdürillah müslümanız. Allahımız, peygamberimiz, kitabımız bir kardeşim ama biz din ticareti yapmayız. Herkesin inancına saygı gösteririz. Bundan sonra Erzurum’a yine gideceğiz.
“DEVLET KAYIT DIŞINA ÇIKMAYA BAŞLADI”
Devletin iyi yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü saray otoritesi devleti yönetmek için değil devlet olmak için geldi. Ben devletim diyor. Devlet dediğiniz kurum yıpranmaya ve çürümeye başlıyor. Öyle bir noktaya geldik ki 19 yılın sonunda ekonomi ve hukukta devlet kayıt dışına çıkmaya başladı.
Bunu bilinçli yaptılar. Önce, bütün bakanlıklarda özellikle Maliye ile ilgili bakanlıklarda teftiş kurullarını kapattılar. Gerek yok bunlara dediler. Böylece ekonomide kayıt dışılığın bürokratik alt yapısını süratli bir şekilde oluşturdular. Devlette liyakat vardı tamamen kaldırdılar yandaşları getirdiler.
“RÜŞVETSİZ İŞ YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu tür rezalet hiç görülmedi. Bakanların, vekillerin, valilerin önünde rüşvet tartışması yapıldı. Serik’te. Belediye Başkanı tahammül edemiyor, “Yazıklar olsun size” diyor. Devleti kayıt dışına çıkarıyor. Savcı soruşturma açtı mı? Tık yok. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcısı ülkelerinden biridir. Böyle bir rezaleti hiç görmemiştik. Ne kadar rezil iş varsa hepsini sineye çektiler, parayı getirin dediler. Ekonomiyi aşama aşama kayıt dışına çıkarttılar. Hukuku da aşama aşama kayıt dışına çıkarttılar. Bu paralar nerelere gidiyor? Kim alıyor bu paraları? Sadece bu işi yapanlar mı? Neden Saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu konuda? Beslendikleri için. Bugün, Türkiye’de rüşvetsiz iş yapmak mümkün değil. Devlette muhatap olduğun andan itibaren rüşvetsiz iş yapmanın mümkün olmadığını görüyoruz.