Hande Fırat Yazdı: Eşzamanlı dış politika ve ekonomi adımları

0
1

Hürriyet Yazarı Hande Fırat bugünkü köşesinde dış politika ve ekonomi konularını ele aldı.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi için Litvanya’ya gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında yeniden yaktığı Avrupa Birliği (AB) ateşi ve Rusya endişesi nedeniyle üye olmak isteyen İsveç konusunda yaptığı açıklamalar daha uçak Litvanya’ya havalanmadan Batı başkentlerini hareketlendirmişti bile.

Türkiye için ciddi kazanımların olduğu, arka kapı diplomasisinin engelleri aştığı, Türkiye’nin yeniden AB ve ABD ile yeni bir dönemi açan zirvenin hem iç politika hem dış politika hem de ekonomi açısından göz ardı edilemeyecek sonuçları oldu.

GAME CHANGER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “game changer” olarak zirveye damgasını vurdu, bunun ayrıntılarını zaten hafta boyu uzun uzun kaleme almıştık. Zirvenin etkilerinin uluslararası boyutunu yeterince işledik. Bugün biraz da, geçtiğimiz günlerde yazdığım ekonomi yazısının devamı niteliğinde, yeni oluşan atmosferi de ekleyerek gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

EKONOMİNİN YENİDEN İNŞASI

Ekonomi yönetimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğini alarak ekonomiyi yeniden inşa etmeye çalışıyor. Tüm zorluklara, maliyetlere karşı bu yolda ilerlemeye de kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vilnius Zirvesi’nden dönüşünde uçaktaki açıklamalarında, “Ekonomide göreve getirilen ehil ekibin çalışmalarının olumlu yansımalarını almaya başladık” dedi. Ayrıca, “Ekonomi programımızı, belirlediğimiz hedeflerimiz doğrultusunda tavizsiz uygulayacağız. Uluslararası rezerv birikimini artırmak için rasyonel politikaları hayata geçiriyor, uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için çalışıyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı, uluslararası rezervlerdeki artışa da dikkat çekti. Artık eksilen değil, artan bir TCMB rezervi olacağını zaten daha önce söylemiştik. Önce Batı ile yeni ilişkilerin ekonomik getirilerini yaptığım görüşmeler çerçevesinde sizlerle paylaşmak isterim:

ABD İLE TİCARET HACMİNİN ARTMASI GÜNDEMDE

ABD ile inişli-çıkışlı devam eden ilişkiler belli alanlarda artık iyileşme dönemine giriyor. Bununla F-16 gibi savunma alanındaki kazanımlarla ikili ilişkilerde ticaret hacminin artmasının yanı sıra ABD’den yatırımcıların yavaş yavaş Türkiye’ye geleceğini göreceğimiz bir dönem olacak.

AB açılımı ile yıllardır beklemeye alınan Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi gibi çok kritik bir alanda ilerleme olabilir. Türkiye’nin özellikle hizmetler, tarım-gıda alanlarından mal ticaretinin serbestleştirilmesine kadar bazı revizyon talepleri var. Burada temin edilecek en küçük kazanımla bile Türkiye’nin en büyük ihracat partneri olan AB ile ticareti çok ciddi oranda artacaktır.

AB ile vize serbestisinin ticaretin geliştirilmesinde Türkiye lehine çok önemli bir fırsat yaratacağı da bir gerçek.

YABANCI SERMAYE GİRİŞİ BEKLENİYOR

NATO’ya üyeliğine yeşil ışık yakılan İsveç’in en önemli fonlarının kapattığı ve üstü örtülü şekilde ambargo uyguladığı Türkiye’ye yeniden dönüşleri çok uzun zaman almayacak. Sermaye piyasaları açısından kayda değer yabancı kaynak girişleri olacak.

Dünya ekonomileri ile uyumlu
ve rasyonel ekonomi politikalarına ABD, AB ve NATO’daki yeni yaklaşımın etkisiyle bir kısmı da politik olarak Türkiye’den giden fonlar ve yatırımcılar yeniden Türkiye piyasalarına dönecek.

KÖRFEZ TURUNA DOĞRU

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazartesi günü başlayacak, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayacak gezisi ekonomi açısından da önemli kazanımlar sağlayacak. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile başlattığı hazırlık ziyaretlerine TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan da dahil oldu. Çok ciddi hazırlıklar yapıldı. Önümüzdeki dönem, turizme ek olarak Türkiye’ye önemli bir kaynak girişinin kapılarını açacak altyapı çalışmaları tamamlandı. Yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenimleri ve beklentilerimi madde madde sizlerle paylaşmak isterim:

ÜÇ ÜLKE, 50 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM BEKLENTİSİ

◊ Gelecek hafta yapılacak Körfez çıkartmasının çok daha hızlı sonuç vermesi mümkün. Daha önce yazdığım BAE ile yapılan görüşmelerde 40 milyar dolar olan yatırım beklentisi, üç ülkeyi kapsadığında çoktan 50 milyar doların üstüne çıktı bile. Bu ziyarette bunların tamamı imzalanamayabilir ama inanın masada 50 milyar doların çok üstünde bir tutar yer alıyor.

◊ Üç ülke de Türkiye’deki enerji, altyapı, ulaştırma, savunma sanayisi alanında hem ortak yatırım hem satın alma hem proje geliştirme gibi seçenekleri tek tek değerlendiriyor.

◊ Hareketli olacak otomotiv sektörünün yanı sıra bunlara finans sektörü de eklenebilir.

BİST’E YENİ KAYNAK GİRİŞİ BEKLENİYOR

BİST’e yeni kaynak girişi olabileceği gibi Suudi Arabistan, BAE ve Katar’dan bankacılık sektörü ve aracı kurum satın almalara kadar bazı yatırım fırsatları aranıyor.

Çok erken aşamada olması nedeniyle bahsetmek mümkün değil ama kamuya ait olmayan Türkiye’nin yüzakı/yıldızı olan bazı özel şirketlere de çok ciddi teklifler vermeye hazırlanan Körfez ülkeleri var.

SUUDİ ARABİSTAN NEOM’A TÜRK ŞİRKETİ KATMAK İSTİYOR

◊ Biliyorsunuz, Suudi Arabistan eşi benzeri olmayan Neom adlı bir şehir kuruyor. Her şeyin en iyisini, en modernini isteyen Suudi Arabistan’daki yapım ihalelerine aklınıza gelebilecek büyük birçok Türk şirketinin katılması isteniyor. 50 milyar doları bulacağı söylenen bu ihalelerden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretiyle önemli pay alınacaktır.

Bunların hepsi bir günde olmayacak ama şu 10 gün içinde çok ciddi bir yol alındı.

Türkiye’ye önemli bir döviz girişinin kapıları aralandı. Kimisi için küslük, kimisi için ambargo kimisi için uygulamalardan kaynaklanan mesafe ortadan kalkıyor.

RAHAT BİR NEFES ALINABİLECEK DÖNEMİN KAPILARI AÇILIYOR

TCMB de nihayet derin ve rahat bir nefes alacağı döneme girmekten hiç olmadığı kadar umutlu. Tünelin sonunda ışık görülüyor. Elbette TCMB oturmuş “Ne olacak bakalım” diye beklemiyor. Söz verdiği gibi faiz kararının ardından adım adım sadeleştirmeyi hayata geçiriyor, piyasaların güvenini kazanıyor.

Mesela TCMB artık piyasanın ifadesiyle “arka kapıdan” döviz satışıyla rezervini harcamıyor, zorunlu karşılıklar alanında aldığı adımlarla mevduat faizini aşağı çekecek adımlar atıyor ki bu da şirketler için hayati olan kredi faizlerini düşürecek uygulamalar.

TCMB geçen hafta cuma günü attığı adımın etkisiyle yüzde 40’lara gelmiş mevduat faizini şimdi yüzde 30’lar seviyesine yaklaştırması gibi teknik adımları atmaya devam ediyor.

Şimşek ve Erkan ikilisinin dövize müdahale etmeme kararlılığının o kadar korkulacak bir şey olmadığını da gördük. Gecikmeli olarak kur serbest piyasada dengesini buluyor.

Bu hafta önemli bir yatırım kuruluşu, uzun vadeli olarak açtığı dolar pozisyonunu kapattı ve TL’ye geçti. Çok kritik bir gösterge aslında.

Bu adımları gören yabancı yatırımcılar, bankalar, fonlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde attığı ve atacağı kritik adımlarla yeni pozisyonlar alacaklardır; yani ekonomide beklenen iyileşmenin ayak seslerini daha yakından duyacağız.

TCMB yapacağı işi gayet iyi biliyor, bir şey söyleyecek değilim ama planlar adım adım uygulanmaya devam edilirse, eli en çok rahatlayacak ilk kurum da TCMB olacaktır, bundan eminim.

BİTİRİRKEN…

Yazılarıma zaman zaman sert tepkiler de geliyor. Burada hiçbir şey için “güzelleme” yapmadım, yapmıyorum ve yapmayacağım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı zirveleri bizzat izledikten sonra en yetkili isimler ile görüşüp olanları, olacakları tüm gerçekliğiyle yazıyorum. Bir gözümü kapatıp ekonomi, siyaset ve diplomaside yaşananları aktarmıyorum. Gerçekliği en yalın haliyle aktarmayı gazetecilik görevi olarak bildiğimden gelen eleştirilere rağmen bunları olduğu gibi sizinle paylaşmaya devam ediyorum, edeceğim de. Zor zamanlar biliyorum ama zaman haklılığımı teslim edecek. Biliyorum…

Reklam Alanı