Hürriyet Yazarı Hande Fırat,bugünkü köşesinde Erdoğan’ın Almanya temaslarını yazdı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Berlin dönüşünde hem iç hem de dış siyasete ilişkin önemli mesajlar verdi.
Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 50+1 şartının değişmesi konusunda “İsabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Berlin seyahati dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken özetle şunları söyledi:
50+1 YANLIŞ YOLLARA SEVK EDİYOR
“50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘en fazla oyu alan aday seçilir’denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır. Diğer yandan mevcut anayasamızın satır aralarında darbeci zihniyetin ruhunun dolaşıyor olması bizleri en çok rahatsız eden konu. Ayrıca dünya 1980’li yıllardan bugüne çok değişti. Bu değişiklikler anayasa metnine yansıtılmaya çalışılsa da bu anayasamızın metinsel bütünlüğünü yok etti. Yeni, sivil, kapsayıcı ve çağın gerekliliklerine tam uyumlu bir anayasayı Türkiye’ye kazandırmak, ulaşmayı arzu ettiğimiz en önemli hedeflerimizden biri. Meclis’te yeni anayasa çalışmalarına birkaç defa başladık ancak muhalefetin engellemeleri, verdiği sözleri yerine getirmemesi nedeniyle hep yarım kaldı. Biz verdiğimiz sözün arkasındayız, milletimizi hak ettiği sivil anayasaya kavuşturacağız.”
SCHOLZ’LA GÖRÜŞME
GAZZE’DE TESPİTLERİ YANLIŞ
“Almanya’da görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizin ekonomik, ticari ve insani boyutlarının yanı sıra, güvenlik, savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanı gözden geçirme fırsatı bulduk. Terörle mücadele kararlılığımızı ve Almanya’dan güvenlik alanında daha yakın işbirliği beklediğimizi kendilerine anlattık.Muhataplarımızla Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizin yeniden canlandırılması, vize muafiyeti ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi yönünde de olumlu gelişmeler beklediğimizi paylaştık.
TAKILDIKLARI NOKTA HAMAS’IN DURUMU
Görüşmelerimizde ağırlıklı olarak Gazze konusu da yer aldı. Bu noktada maalesef Sayın Cumhurbaşkanı’nın da, Sayın Şansölye’nin de takıldıkları nokta ağırlıklı olarak Hamas’ın durumu. Bu konuda 7 Ekim tarihinde Hamas’ın attığı adımdan dolayı işin failinin Hamas olduğunu düşünüyorlar. ‘Siviller öldürüldü, şöyle oldu, böyle oldu’ diyorlar. Biz de aksini kendilerine ifade ettik. İsrail’in bir terör devleti olduğunu net olarak söyledik. ‘Ne yazık ki, Filistin’de 13 bin çocuk, kadın, yaşlı, öldürüldü. Bunları görmüyorsunuz. Bunları bir kenara koyuyorsunuz. Ama İsrail tarafındaki 100-200 ölümü, tablonun özeti olarak bize anlatmaya çalışıyorsunuz’ dedik.
Maalesef tespitlerinde yanlış bir odaklanma var. Ukrayna politikasını aynen burada da uyguluyorlar. ‘İsrail haklı’ deyip, silahsa silah, paraysa para sınırsız bir şekilde buraya aktardıklarını görüyoruz. Hatta Şansölye basın toplantısında da söyledi. ‘Bu bizim görevimiz, İsrail’e bu mali destekleri, bu silah desteklerini veriyoruz’ dedi.”
ŞANSÖLYE EUROFIGHTER KONUSUNA GİRMEDİ
– Erdoğan, alınması planlanan Eurofighter uçakları konusunda Almanya Başbakanı Scholz ile görüşmesini şöyle anlattı: “Bu konuda Berlin’deki ikili basın toplantımızda medya mensubunun oradan bize ne dediğini gördünüz. Bunların bakışı o. Ama şansölye bu konuya hiç girmedi. Yani Eurofighter’ı veririz vermeyiz noktasında yorum yapmadı. Biz zaten cevabımızı açık bir şekilde verdik. Bu uçakları bize verirlerse verirler, vermezlerse çalacağımız kapı mı yok? Çok. İşte biliyorsunuz hava savunma sistemlerinde S400’den önce hangi adımlar atıldı? Amerika vermesi gereken hava savunma sistemlerini vermedi, biz de Rusya’dan S400 aldık. Kendi silahlarını üreten ülke olma yolunda ilerliyoruz. Savaş uçakları noktasında da ihtiyacımızı karşılayacak adımlar atıyoruz.”
NÜKLEER DENETLEME İSTEYECEĞİZ
– Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in elindeki nükleer silahlara ilişkin de denetleme çağrısı yaptı: “İsrail Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na taraf değil. Ama üye ülkelerin nükleer güvenlik adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na başvurup bir denetleme mekanizması isteme durumu var. Onu harekete geçireceğiz. Kurul kararını Atom Enerjisi Kurumu’nun üst organı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne göndermeleri gerekiyor. Orada Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in yanında durup bu konuyu veto etmesi mümkün. Ancak bu konunun, o zeminde tartışılır hale gelmesi bile muazzam bir durum. Şu ana kadar İsrail ile ilgili böylesi bir başvuru resmi kayıtlara ilk defa geçiyor. Biz Türkiye olarak bu çağrıyı yapıyoruz. Tüm dünya kamuoyuna da bunun peşini bırakmama çağrısı yapıyorum.”
İSRAİL’İN 100 YALANINI DEŞİFRE ETTİK
– “İsrail, bırakın tüfeği, hastaneye topla tankla giriyor. Hâlâ hastanenin altından tünel arıyorlar. Bütün bunların hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “7 Ekim’den itibaren özellikle İsrail’de artık bizatihi devlet, hükümet yetkililerinin doğrudan bile isteye yalan söylediğini defalarca gördük. 7 Ekim’den itibaren İletişim Başkanlığımız bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi aracılığıyla hızlı bir şekilde İsrailli yetkililerin söylediği yalanları ifşa edip, gerçeğini paylaşıyoruz ve bunu uluslararası medyaya hızlı bir şekilde iletiyoruz. Böylelikle de İsrail’in maskesini düşürmüş oluyoruz. İsrail’in söyledikleri medyada kolaylıkla dolaşamaz hale geldi. Zira biz doğrudan İsrailli yetkililerin paylaştığı ve söylediği 100’ün üzerinde yalanı, uluslararası medyada haber olacak şekilde deşifre ettik.”
İSRAİLLİ AİLELERİN YARDIM TALEBİ MEKTUBUN ARDINDAN MİT DEVREDE
– Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli rehine ailelerinin yardım için kendisine yazdığı mektup konusunda şöyle dedi: “Hamas’ın elinde tuttuğu İsraillilerin ailelerince tarafıma yazılmış mektupta bizim yakınlarının salıverilmesi ile ilgili devreye girmemiz talep ediliyor. Biz İsraillilerin de Filistinlilerin de esir tutulmasını istemeyiz. Hamas’ın bu insanları bırakmamak gibi bir bakış açısı yok. ‘Bırakırız’ diyorlar zaten. İstedikleri İsrail tarafından hukuksuzca tutuklanan küçük çocuklardan tutun annelerin ve babaların da aralarında bulunduğu tutsakların salıverilmesi. İsrail yönetimi 5 yaşındaki çocukları tutuklayacak kadar insanlıktan çıkmış durumda. İsrail’in sivil katliamlarından Hamas’ın elindeki rehinelerin bir bölümü etkilenmiş durumda anladığımız kadarıyla. İşin şöyle bir yönü de var. İsrailli aileler bize bu yöntemle ulaştıklarına göre kendi hükümetlerinden umudu kesmişler. Zaten İsrail’in Gazze’de şu ana kadarki tutumu kendi vatandaşları dahil orada kim varsa katletmek şeklinde. Bu konuyla ilgili İstihbarat Teşkilatımızı devreye soktuk, şimdi onlar bu konuyu araştırıyorlar. Bir netice alabilmek için çalışıyoruz.”