Hürriyet Yazarı Hande Fırat, bugünkü köşesinde Cumhurbaşkanlığı’ndaki yenilenme sürecini ele aldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bazı başdanışmanlarıyla yollarını ayırdığı bilgisi haberlere yansıdı.
Herhangi bir açıklama yapılmadı ama yaklaşık 15 isim istifa etti. Bu kararın nedenleri ve gerekçeleri ve bundan sonraki yol haritasına ilişkin edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak isterim.
GÖREVDEN ALMA YERİNE İSTİFA
Görevleri sona eren isimlerin çoğu 65 yaş ve üstündekiler.
Tek tek arandılar, “Gençleşme ve değişim” ifadelerinin ardından “Bir aile olunduğunun” da altı çizildi.
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlarının görevden alınması kararname ile oluyor. Bu yöntem yerine önceden konuşularak, istifa mekanizması harekete geçirildi.
GÜÇLÜ POLİTİKA KURULLARI
Görevlerinden istifa eden başdanışmanların çoğu politika kurullarında üyeler. Bu üyelikler sürüyor.
Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politika kurullarını daha da güçlendirmek istediği belirtiliyor.
Hem kurullarla hem de başdanışmanlıklarla ilgili değerlendirme sürecinin devam ettiği de gelen bilgiler arasında.
GAZETECİLERE YEŞİL PASAPORT İÇİN İLETİŞİM BAŞKANI’NDAN DESTEK
ÖZELLİKLE AB ülkelerinin bir süredir hepimize yaşattığı vize engeli ve sıkıntısı nedeniyle Anadolu Yayıncılar Derneği Sinan Burhan ve sevgili gazeteci büyüğümüz Oral Çalışlar öncülüğünde harekete geçtik. Hangi medya kuruluşunda çalışıyor olursa olsun, aynı sorunları yaşayan gazeteciler için Ankara’daki ziyaretlerimizi İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile sürdürdük. Yola çıktığımız ilk günden beri desteğini esirgemeyen Altun ile konuyu bir kere daha değerlendirdik. Hem ulusal hem de yerel medya kuruluşlarında çalışan muhabir, kameraman, foto muhabiri arkadaşlarımız başta ekonomik olmak üzere birçok konuda zorluklar yaşıyorlar. Buna bir de uluslararası toplantıları izlemekte vize kaynaklı engeller eklendi. İletişim Başkanlığı’nın gri pasaport uygulaması başarılı bir şekilde sürüyor. Ancak hem yeşil pasaport konusunda hem sarı basın kartı konusunda Başkanlık, önemli adımlar atmak istiyor.
ÖDÜLLÜ HOCADAN DİYABETLİ ÇOCUKLAR İÇİN SENSÖR ÇAĞRISI
DİYABET hastalığının son yıllarda arttığı uzmanlarca dile getiriliyor. Çocuklarda da sık rastlanabilen hastalıklardan. Uluslararası Çocuk ve Adolesan Diyabet Birliği’nden bu yıl “Lestradet Eğitim ve Savunuculuk Ödülü” alan Prof. Dr. Şükrü Hatun çok önemli bir mücadele veriyor. Tip 1 diyabetli çocuklar için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazdı. Tip 1 diyabet aniden başlıyor ve ömür boyu insülin verilmesini ve kan şekerinin düzenli olarak izlenmesini gerektiriyor. Bu nedenle de yeterli ve doğru dozda insülin tedavisi için çocukların kan şekerinin izlenmesi şart. Son 10 yıldır bu izleme artık sensör isimli cihazlarla yapılıyor. Şükrü Hoca önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sonra da Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazdığı iki ayrı mektupta çok önemli olan bu konuda şu ifadeleri kullandı:
“HER YIL YAKLAŞIK 2 BİN ÇOCUĞA DİYABET TANISI KONULUYOR”
“Ülkemizde 30 bin dolayında tip 1 diyabetli çocuk yaşamakta ve her yıl 2 bin civarında çocuğa diyabet tanısı konmaktadır.
Sensör tıpkı insülin gibi bu çocukların tedavisi için elzem bir ihtiyaçtır.
Bu nedenle gelir durumuna bakılmadan 18 yaş altındaki bütün diyabetli çocuklara koşulsuz, formalitesi en az olacak şekilde, ilaç alır gibi SGK sistemi üzerinden sensör desteği sağlanmalıdır.
Sensörlerin devlet tarafından sağlandığı birçok ülkede diyabetli çocukların sensör kullanma oranı yüzde 50 dolayındadır. (Bir grup çocuk, vücutlarında diyabeti sürekli hatırlatan bir şey taşımak istememe gibi nedenlerle sensör kullanmaktan uzak durabilmektedir.) Dolayısıyla sensörlerin SGK’ya getireceği yük hesaplanırken bu nokta dikkate alınmalıdır.”
Şükrü Hoca sensörün sisteme dahil edilmesiyle, sadece imkânı olanların değil her çocuğun eşit erişim hakkı olacağının da altını çizdi. Prof. Dr. Hatun’un bu önerisi diyabetli çocuklarımız için umarım hayata geçirilir.