Hürriyet Yazarı Hande Fırat, bugünkü köşesinde Afrika krizini değerlendirdi.
Afrika… Batılı devletlerden Rusya’ya, Çin’e kadar hemen herkesin gözünü diktiği gizemli kıta.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Afrika kıtasına çok sayıda ziyaret gerçekleştirdi, her ülkede verdiği mesaj “Bizim Afrika’ya bakışımız asla daha sonra bu topraklara gelen sömürgeciler gibi olmadı, olmayacak. Afrika kıtasındaki tüm ilişkilerimizde karşılıklı saygıyı, sevgiyi, kazan-kazan ilkesini temel alıyoruz. Birlikte gelişmeyi, birlikte yönetmeyi, birlikte zenginleşmeyi arzu eden bir anlayışla ilişkilerimizi geliştirmenin çabası içindeyiz” oldu. Bu mesajın yerine ulaştığı, Afrika’da savaşın eşiğine gelen iki ülkenin Ankara’da tam 7 saatin sonunda uzlaşmasıyla görüldü. Somali ve Etiyopya Cumhurbaşkanları yanlarında heyetleriyle sessiz sedasız Ankara’ya geldiler. Peki bu iki ülke savaşın eşiğine nasıl geldi? Denize ulaşmak isteyen Etiyopya ile toprak bütünlüğü kaygısı yaşayan Somali arasında yaşananları şöyle özetleyebiliriz:
* 1991’de Somali’den tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland ile Etiyopya arasında 1 Ocak’ta mutabakat imzalandı. Böylece Etiyopya denize ulaşım ve liman kullanımını içeren 50 yıllık bir hak elde etti.
* Bunun karşılığında Etiyopya Somaliland’ı bağımsız bir ülke olarak tanıdı.
* Somali yönetimi büyük tepki gösterdi. Kriz büyüdü. İki ülke birbirini askeri güç kullanmakla tehdit etti.
* Arap Birliği ve Afrika Birliği’nin yanı sıra birçok ülke araya girdi ama olmadı.
VE DEVREYE TÜRKİYE GİRDİ…
Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 2024 yılı temmuz ayında iki ülke arasındaki sorunların çözümü için Ankara Süreci’ni başlattı, süreçte sayısız görüşme yapıldı. Önceki gün iki ülkenin lideri sessiz sedasız Ankara’da buluştu.
* Cumhurbaşkanlığı’nda her iki heyete de ayrı çalışma odaları verildi.
* Cumhurbaşkanı önce iki liderle ayrı ayrı sonra da üçlü görüşmede bir araya geldi.
* İki ülkeden gelen heyetlerle de ayrı ayrı görüşmeler yaptı.
* Müzakereler tam 7 saat sürdü.
* Hatta yemeği üç lider birlikte yedi.
* Türkiye’nin katkıları ile hazırlanan mutabakat metni için iki heyet arasında kimi zaman diplomatlar, kimi zaman Dışişleri Bakanı Fidan’ın ikna ziyaretleri ile uzlaşma noktasına varıldı.
* Ankara’ya gergin gelen heyetler arasında zaman zaman şakalaşma bile yapıldı. Her iki heyette de “Bu kadar saat sonra buradan çıkış yok” havası hakimdi.
* Mutabakatın en önemli noktası, Türkiye’nin iki ülke ile kolaylaştırıcı bir heyet oluşturup, sorunları kazan-kazan temeli üzerinde çözmek.
Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nda Ankara Temsilcileri ile buluşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanımız dışında iki ülkeyi bu masa etrafında buluşturacak ve bu yaşanan ihtilafı çözecek başka bir dünya lideri yok” dedi ve 7 saatte yaşananlarla uzlaşmanın önemini anlattı:
* “Bölge jeopolitiğinden doğan, mutlak surette de küresel alana farklı yansımaları olacak bir çatışmaydı.
* Her iki ülkenin cumhurbaşkanı da attıkları ve atacakları imza dolayısıyla siyasi maliyet üstlenmek istemiyorlardı.
* Her ikisinin de kaygılarının giderilerek, bir masa etrafında uzlaştırılmasıyla bu süreç ortaya çıktı.
* Sürecin devamında teknik çalışmalar yapılacak ve bu süreçte de Türkiye yine diplomatik kolaylaştırıcılık rolünü oynamaya devam edecek.
* Bütün bunlar, büyük ve güçlü Türkiye’nin dünya siyasetine nasıl etki ettiğinin, sadece Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Karadeniz jeopolitiğini değil, Afrika jeopolitiğini de etkileyen önemli bir küresel oyuncu olduğunu gözler önüne sermektedir.”
İLETİŞİM BAŞKANI: SURİYE’DE YENİ DÖNEM BAŞLADI
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun ile yaptığımız sohbetin en dikkat çeken başlığı Suriye’deki gelişmelerdi. “Suriye’de açılan bu yeni sayfa yeni umutları da beraberinde getirdi” diyen Altun’un mesajları şöyleydi:
* “Bu yeni umudun doğru siyasetle, doğru stratejiyle, doğru yol yöntemlerle, kapsayıcı bir yaklaşımla daha ileriye taşınması ve somut sonuçlar üretmesi tabii ki bizim en önemli temennimiz.
* Yoğun diplomatik çaba sonucunda, daha önce bölgede çok sert vekalet savaşları yürüten aktörler sürece dahil olmadı ve bunun sonucunda kriz derinleşmedi.
* Suriye’nin yaralarını sarmasına, Suriye’nin kalkınmasına elimizden gelen bütün katkıyı sağlayacağız.
ALTUN: ÜNİTER BİRLİK VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASI TEMEL YAKLAŞIM
* Temel yaklaşımımız Suriye’nin birliğinin, üniter yapısının, toprak bütünlüğünün korunması. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın çok açık ve net beyanları var.
* “Oluşan, oluşma ihtimali olan boşluklardan terör örgütlerinin yararlanmaması için elbette elimizdeki bütün imkânları kullanmaya devam edeceğiz.”
Suriyeli mülteciler konusuna da değinen Fahrettin Altun, “Milletimiz tarihe altın harflerle yazılması gereken bir alicenaplık gösterdi” dedi. Yabancı ve ırkçılık dalgasının Türkiye içinde yayılmasına karşı uyarıda da bulunan Altun, “Gün sonunda ülkelerinde huzur bulduklarında, barış tesis edildiğinde, elbette bu insanlar geri dönmeyi arzu edecekler” diye konuştu.
HERKESİN MERAK ETTİĞİ O HARİTALAR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Hürriyet’e Suriye konusunda yaptığı açıklamalar büyük yankı yarattı. Okuyucularımızdan çok soru aldık. Soruların tamamına yakını Özgür Özel ile baktığımız kâğıtların ne olduğu ile ilgiliydi. Hemen açıklayayım:
* Özgür Özel’in sürekli masasında duran iki kâğıt aslında haritalar.
* Birinde Libya, diğerinde ise Suriye haritası var.
* Ortak özellikleri iki ülkede de petrol bölgesinin büyük harflerle yazılmış olması ve tabii o bölgeleri elinde tutanlar.
* Suriye’de petrol rezervlerinin bulunduğu alan ABD kontrolündeki terör örgütünün konuşlandığı bölge.
* Libya’da ise petrol bölgesi Hafter yönetiminin kontrolünde ama altında yazan notta Rusya, BAE ve Mısır’ın yer aldığı görülüyor.
* Özel Suriye konusunu kurduğu özel bir ekiple yakından takip ediyor.