Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşsesinde sıfır beden tartışmasını ele aldı.
Süreyya Yalçın’ın son görüntüsü bir kez daha tartışmalara yol açtı.
Aşırı zayıflığı ve dolayısıyla beslenme bozukluğu (anoreksiya) olduğu iddiaları ile gündemde olan Süreyya Yalçın ile Kelebek’ten Suat Filiz Bodrum’da bir röportaj yapmış. Yalçın, hakkındaki “sağlıksız” iddialarına cevap vererek, “Öyle bir şey olsaydı hemen bir sağlık kuruluşundan yardım alırdım. Şu an mükemmelim” demiş. Kalpten diliyorum dediği gibi “mükemmel”, sağlığı, sıhhati yerinde olsun ama fotoğraflarında sanki söylediğinin aksi gibi bir görüntü var. Neyse… O mutlu ise zorbalığın bir çeşidi olacağı için üstüne yorum yapmak haddimiz değil ama hazır gündemdeyken özellikle genç kadınları etkisi altına alan 0 beden olma arzusu ve toplumsal baskıyı mercek altına aldım, anoreksiya nedir diye sordum.
‘ZAYIFLIĞI HEP SEVDİM’
Kelebek’teki röportajında sabah kahvaltısını ananas ya da salatayla geçiştirdiği, akşamları tek öğün- sağlıklı yemek yediğini açıklayan Süreyya Yalçın, neden bu kadar zayıf olmaya karar verdiniz sorusuna şu yanıtı veriyor: “Kendimi böyle çok seviyorum. Zayıflığı hep ezelden beri sevmiştim. Fakat hiçbir zaman bunun için çabalamamıştım. Yemeği sevdiğim için kilo verirken çok zorlandım. Ama şu an mükemmelim.” Haziran ayında çıkan bir başka röportajında 39 yaşında 0 beden (32 beden) olduğu ve kısa zamanda 15-20 kilo verdiği bilgisi var.
– Literatürde, “normal” kadın bedeni 34’ten başlıyor.
– 0 beden ise 32’ye tekabül ediyor.
– Literatüre göre 0 beden bir kişi illaki sağlıksız olacak diye bir şey yok ama bu kişiler anoreksiya, bulimia nervoza gibi yeme davranışı bozuklukları ile çeşitli rahatsızlıkların gelişmesinde yüksek potansiyel risk altındalar.
ANOREKSİYA BİR ÇEŞİT YEME BOZUKLUĞUDUR
0 beden kavramı Hollywood ve moda dünyasından çıkma. Ancak zaman içinde 0 beden manken ve oyuncular “genç kızlara kötü örnek oldukları” ve çoğu da “anoreksiya ile mücadele” ettiği için iş alamamaya başladı. Önce Hematolog, Prof. Dr. Mustafa Çetiner’i aradım. “Anoreksiya nedir?” sorusunu yönelttim.
ÇOK HIZLI KİLO VERİRLER
Prof. Dr. Çetiner, bunun bir çeşit yeme bozukluğu hastalığı olduğu ve kişinin zayıf olmasına rağmen yeteri kadar zayıf olmadığını düşünmesi olarak tarif edebileceğimizi belirterek, dedi ki: “Bu kişiler genellikle kilo alma korkusu içindedir. Ne kadar zayıfladıkları ve hayati tehlike altında olduklarının farkında olmazlar. Öyle ki kendilerini “mükemmel” olarak ifade ederler, zayıflıklarını da kabul etmezler. Çok hızlı kilo verirler. Kişinin normal vücut ağırlığının yüzde 15’ini kaybetmesi tanı için yeterlidir. Bunlar hastalığın genel özellikleridir. Bu durumdaki kişi aç olmasına rağmen yemeği reddeder. Normalde genç kadınlarda daha sık görülür. Fakat orta yaş üstü kadın- erkeklerde de duygu- düşünce değişiklikleri, biyolojik ve çevresel faktörlerinde tetiklemesi ile de görülen bir durum. Derin kaygı ve yalnızlık hissi, özgüven düşüklüğü de bir faktör. Ayrıca yeni dönem moda akımları sebebi ile aşırı zayıflığın “güzel” olduğunun düşünülmesi de çok önemli bir etken.”
YANLIŞ VE YETERSİZ BESLENMEYE BAĞLI BİR DURUM GİBİ
İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, Süreyya Yalçın röportajını okumuş. Diyor ki: “Ben, kendisinin doktoru değilim. Muayene etmedim. Sağlık durumu ile alakalı bilgim de yok. Fakat medyadan takip ettiğim kadarı ile birkaç yıl önceki fotoğraflarında sanki daha sağlıklı bir görüntü vardı. Yenilerinden anladığımsa malnütrisyon dediğimiz yanlış ya da yetersiz beslenmeye bağlı bir durum yaşıyor gibi.”
Dr. Kaya şöyle devam ediyor: “Bu durum kas ve kemik erimesi, organ yetersizliği, hormonal dengesizlikler gibi birçok sağlık problemi ortaya çıkarabilir. Yine Süreyya (Yalçın) Hanım özelinde konuşmuyorum ama bu görüntü bazen endikasyonu olmayan yani obez ya da kilolu olmamasına rağmen mide ameliyatı yapılan kişilerin ameliyat sonrasında aşırı ve hızlı kilo vermesi ile de ortaya çıkabilir. Türkiye’de obezite cerrahisi ne yazık ki suiistimal edilmekte. Hasta cerrahi müdahaleye gerek olup olmadığına genellikle kendi karar veriyor. Doktorları dinleyen yok. Oysa burada dikkat edilmesi gereken vücut kitle endeksidir. Sağlıklı kilo aralığını belirlemek için vücut ağırlığı boy uzunluğunun karesine bölünür. Birine normal kilolu demek için bu değer 18,5- 24,9 arası olmalıdır.Sıfır beden 18,5 in altıdır. 15’in altı ise aşırı tehlikeli. Ama bugün “normal” değerler arasındakilere de cerrahi müdahale yapıldığına şahit oluyoruz.”
ASIL OLAN DENGEYİ YAKALAMAKTIR
Sosyolog– uzman psikolog, Dr. Serap Duygulu aşırı zayıflığın biyolojik, psikolojik, sosyolojik sebepleri olabileceği gibi başka birçok sebepten kaynaklanabileceğini söylüyor, “Ama” ile parantez açıyor: “Bu demek değildir ki aşırı zayıf kişilerin her birinde anoreksiya ya da bunun altında mutlak psikolojik bir bozukluk var. Bizim görüş açımız/şablonumuz dışındaki her şey için “Hayır, illa böyle” ya da “normali bu” demek de doğru değil” hatırlatması yapıyor. Şöyle sürdürüyor konuşmasını: “Aşırı zayıflığın ardında kaygı bozuklukları, depresiflik, çocukluk ve ergenlikte aile, arkadaş tutumlarına bağlı takıntı ya da takıntılar gibi durumlar da olabilir. Diyelim bunların hiçbiri yok, kişi sıfır problemli. Bu sefer de içinde bulunduğu toplumun dayattığı “güzellik” algısı, popüler kültürün biçtiği roller ve rol modeller devreye giriyor. Bugün birçok genç kadın “moda” olduğu için “kemikleri sayılacak kadar” abartılı zayıf olma arzusunda. Yemek yemeği kesiyor, olmayacak diyetlere kalkışıyorlar. Güzel göründükleri, mutlu olduklarına inanıyorlar. Burada asıl olan aşırı zayıf ya da aşırı kilolu olmak yani iki uç arasındaki dengeyi yakalamaktır.”