Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşesinde Sanat -Siyaset ilişkisini anlattı.
Her ne kadar siyasetle- sanat ilişkisi ideolojik olarak farklı temeller üzerindeymiş gibi dursa da sanatın “toplumsal olma” özelliğinden dolayı siyasetle yakın ilişkisi olduğunu düşünüyorum.
Bu sebeple de sanatın siyasete bulaşmasında pek sakınca görülmüyor, hatta politika gibi maruz buyurun “kaba” bir işi nazikleştireceği bile düşünülüyor. Bu sebepledir ki yakın tarihimizde birçok kez sanatçılar ile siyasetin yolları kesişmiştir. Mesela, bir önceki yerel seçimlerde oyuncu Emre Kınay, Güven Hokna, Selen Kartay belediye başkanlığına adaylıklarını koymuştu. Bu seçimlerde ise adaylığı kesinleşenler arasında oyuncu Erdal Beşikçioğlu ve müzisyen Hakan Peker var. Ama Beşikçioğlu’nun seçilmesi halinde tiyatroya devam edeceğini açıklaması, “Sanatçıdan siyasetçi olur mu?” tartışmasını yeniden alevlendirdi. Gelin hem bu soruya cevap arayalım hem de “bugüne kadar kaç ünlü isim seçimlere girdi, kaç oy toplayabildi?” onlara bakalım.
KALBE DOKUNABİLEN YARAYA DA ÇARESİZLİĞE DE GELECEĞE DE DOKUNUR
27 Mayıs 1960-12 Eylül 1980 arası, Türkiye’de askeri müdahaleler, darbeler başta birçok ideolojik çatışma yaşanmış ve Cumhuriyet Dönemi’nde daha önce tecrübe edilmemiş siyaset modelleri ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla sanatçıların aktif siyasete katılmasının önü daha çok 1980’li yıllarda Turgut Özal dönemi ile açıldı denilebilir. Öyle ki merhum Cumhurbaşkanı Özal, ilk olarak kadın hakları konusunda TBMM’de çalışmalar yapmak için sanatçı Hülya Koçyiğit’i ANAP’tan milletvekili adayı olmaya davet ediyor. Koçyiğit, ısrarlar üzerine adaylığı kabul ediyor ama bu kez de “Oyuncu nasıl siyasete girer?” eleştirilerinin hedefi oluyor. Sıkıntılı süreçler geçirse de 1987 genel seçimlerinde İzmir’den milletvekili adaylığını açıklıyor. Ufak bir farkla seçilemiyor ama sanatçıların aktif siyasete girmesinin kapısını böylelikle o aralamış oluyor.
SICAK BAKIYORUM
Gündemde yine benzer tartışma olunca haliyle kendisini aradım. Düşüncesini sordum. Diyor ki: “Belediyeler ve siyaset vatandaşa hizmet etmeyi amaç edinmiş kurumlardır. Böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Sanatçılar da yaşadıkları toplumu iyi tanıyan, çevresine duyarlı, empati kurmada başarılı ve gözlem yeteneği yüksek insanlardır. Dolayısıyla sanatçılar, adalet, eşitlik ve barış konularında da fazlasıyla hassastır. Bu nedenle toplumun güvenini kazanmış her bir sanatçı, siyaset aracılığıyla da insanlara hizmet etmeye gönüllü olabilir. Aslında sanatçılar, ki bu geniş bir kavramdır; yazarı, karikatüristi, ressamı, oyuncusu, yönetmeni, müzisyeni… Hepsi birebir halkın kalbine dokunur. Kalbe dokunan, yaraya da çaresizliğe de geleceğin korkusuna da aydınlık günlere de dokunur. Ben sanatçıların adaylığına gerçekten çok sıcak bakıyorum. Onların duyarlılığına ve insani duygularına saygı duyuyorum. Aday olan herkese de çıktıkları yolda başarılar diliyorum.”
SANATÇILIĞINA ‘BAŞKANLIK’ UNVANI EKLEYEN İLK İSİM FATMA GİRİK
SANATÇI kimliğinin yanına belediye başkanı unvanını ekleyen ilk isim 1989 yerel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den (SHP) Şişli Belediye Başkanı seçilen Fatma Girik’ti. 26 Mart’ta seçimlerde oyların yüzde 38.72’sini aldı ve 1994 seçimlerine kadar da görevine devam etti. CHP’nin tekrar açılması ile SHP’den istifa edip sanata yöneleceğini duyurdu. 1999’da ise bu kararından vazgeçti. CHP’den yeniden Şişli Belediye Başkanlığına aday oldu ama bu kez de bazı partililer tarafından sabote edildiğini öne sürerek adaylıktan çekildi. O seçimi Demokrat Sol Parti’nin (DSP) adayı Mustafa Sarıgül kazandı.
BARIŞ MANÇO
Doğru Yol Partisi’nin (DYP) milliyetçi- muhafazakâr kimliğini kentlileştirmeyi hedefleyen Tansu Çiller 1994 seçimlerinde Kadıköy Belediye başkan adayı 7’den 70’e herkesin sevgilisi Barış Manço’yu aday gösterdi. Ancak Manço seçime giremedi. Hastalık bahanesi ile adaylıktan çekildi. Biliniyordu ki DYP teşkilatlarında bazı sıkıntılar vardı ve Manço’da yıllar sonra bir röportajda “Elbiseye girdikten sonra sorunlar ortaya çıktı” demişti. O seçimleri SHP adayı Selami Öztürk, 111.234 oy ile (%27.14) kazandı.
HALİL ERGÜN
1994 yerel seçimlerinde oyuncu Halil Ergün DSP’den Beyoğlu Belediye başkanlığına adaylığını koydu. Ancak 23 bin 203 (%19.11) oy ile Refah Partisi adayı Nusret Bayraktar’ın arkasında kaldı. Ergün, 18 Nisan 1999 yerel seçimlerinde ise bu kez CHP’den Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu ama o yarışta da Fazilet Partisi (FP) adayı Kadir Topbaş’a 19 bin 770 oya karşı 33 bin 380 oy ile kaybetti.
EN AZ AVUKAT, MİMAR DOKTOR KADAR İYİ SİYASETÇİ OLURUZ
İYİ Parti’den Safranbolu Belediye Başkan adaylığı açıklanan şarkıcı Hakan Peker’e de ulaştım. Seçim bölgesindeydi, kırmadı sağ olsun ve “sanatçıdan siyasetçi olur mu?” sorumu şöyle yanıtladı: “Bu çok ön yargılı bir yaklaşım maalesef. Sanatçı da insan, elbette bizim de düşüncelerimiz var. Nasıl seçme hakkımız varsa seçilme hakkımız da var. Siyaset bence bilgi, birikim, vizyon işi. Ki bu yaşımda böyle bir vizyon ve birikimim olduğu kanaatindeyim ve bunu ülkemin güzel insanları için siyaseten çalışarak değerlendirmek isterim. Avukatı, doktoru, mimarı nasıl yapıyorsa biz de yaparız. Çünkü bugün artık belediyecilik sadece asfalt dökmek, çöp toplamaktan ibaret değil, farklı bir vizyon ile konforlu şehirler yaratmak lazım. Bu vizyon da biz sanatçılarda mevcut.”
LİVANELİ-KESİCİ-ERDOĞAN YARIŞI
27 MART 1994 yerel seçimlerinde asıl yarış SHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olan sanatçı Zülfü Livaneli, Anavatan Partisi (ANAP) adayı İlhan Kesici ve Refah Partisi (RP) adayı Recep Tayyip Erdoğan arasındaydı. Öyle ki araştırma şirketleri Livaneli’yi bir puan farkla Kesici’nin önünde gösteriyordu. Ancak sandıkta büyük sürpriz yaşandı ve Erdoğan yüzde 25.19 oyla ilk, Kesici yüzde 22.14 ile ikinci, Livaneli ise yüzde 20.30 oyla üçüncü sıradan çıktı.