Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşesinde İran’daki terör saldırısını değerlendirdi.
Ortadoğu’da İsrail-Hamas arasındaki çatışma ve sonrasında İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ile zirveye çıkan gerilim, İran’da yaşanan patlamalar ile devam ediyor.
4 yıl önce Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD saldırısı sonucu öldürülen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi anma töreninde, 20 dakika arayla patlayan iki bomba sebebiyle 80’den fazla kişi hayatını kaybetti, 300’den fazla yaralı var.
ABD Dışişleri “Hiçbir şekilde dahil olmadık” derken İsrail’in de dahli olduğuna inanmak için bir nedenleri olmadığını açıkladı. Peki öyleyse İran’a yönelik saldırıları, kim, neden ve özellikle de Süleymani’nin ölüm yıl dönümünde düzenledi? İran’ın cevabı ne olur? Bölgeyi bundan sonra neler bekliyor? Sordum…
OLAĞAN ŞÜPHELİLER ABD VE İSRAİL
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uysal, Ortadoğu’nun üç kıta ve 7 denizin buluştuğu bir toprak olduğu hatırlatması yaparak, diyor ki: “Bu toprakları kim kontrol ederse gücü o ele geçirir. Dolayısıyla tüm büyük güçlerin; Rusya, Çin, ABD, gözünü diktiği ve yeni dünya düzeni oluşturmaya çalıştığı bir yer burası. Kaldı ki Türkiye’nin de güçlü bir devlet olarak burada faaliyet göstermesi istenmiyor ve biz de bunun bedelini zaman zaman hem masada hem sahada ödüyoruz. Ancak ABD, son düzlükte, diğer güçlerden farklı olarak, İsrail’in merkezde olduğu ve bazı Arap ülkelerini de peşine taktığı yeni bir yapı peşinde. Buna Türkiye ve İran’ın itirazı var. Dün yaşanan saldırılara buradan bakmak gerek. Her ne kadar kabul etmeseler de bu saldırının ‘olağan şüphelisi’ bence ABD’dir. İran gibi istihbaratının güçlü olduğu bir devlete hem de önemsediği, yeni Ortadoğu’nun liderliğine oynayan ve 4 Arap başkentini yönetme iddiasıyla yola çıkılan politikaların mimarı Kasım Süleymani gibi İran için önemli bir komutanın ölüm yıl dönümünde, bu şekilde saldırarak bence ABD’nin vermeye çalıştığı bir mesaj var. Güvenlik sisteminin çok sıkı- güçlü olduğu 2022’de İran’da IŞİD saldırısında 15 kişi ölmüştü.
Bu, ikinci büyük bir terör saldırısı anlamına gelir. Terör örgütlerinin zaten küresel güçlerin bir enstrümanı olduğu düşünüldüğünde, bu saldırının İsrail-ABD ekseninden geldiği düşünülebilir, ki İran’ın zaten diğer süper güçler (Rusya ve Çin) arası iyidir.”
GÖLGE GÜÇ İSRAİL
“İsrail’in payı ne?” soruma ise şu yanıtı veriyor: “İsrail’in bölge planlarındaki yeri ve Gazze savaşı ile gayet bağlantılı bir saldırı olma ihtimali yüksek. İran’ın kuzeyden Lübnan’dan cephe açmak istemesine yönelik ciddi bir uyarı verilmek istenmiş olabilir… Zaten ABD ile İsrail’i ayrı görmemek lazım.”
BÖLGEDE BİR ‘TASARIM’ ÇABASI VAR
İran’daki patlamalardan bir gün önce, Beyrut’ta Hamas’ın siyasi liderlerinden Salih el-Aruri, ondan önce de İran Devrim Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Seyid Razi Musavi öldürüldü. İran her iki saldırıdan da İsrail’i sorumlu tuttu. Bu saldırıların bağlantısı var mı? Yanıtı şu: “Kızıldeniz önemli bir ticari koridor.
İsrail konum olarak Asya-Afrika bağlantısını kontrol ettiği gibi Akdeniz-Kızıldeniz bağlantısını da kontrol ediyor. Ki Kızıldeniz demek aynı zamanda Hint Okyanusu ve tüm Doğu denizleri demek. Dolayısıyla Batının karakolu olarak burada güçlü devlet istemiyorlar. Tüm bu yaşananları bölgede bir ‘tasarım’ çabası olarak görüyorum.”
ORTADOĞU’DA YENİ CEPHELER AÇILABİLİR
Gazeteci, Dr. Savash Porgham, saldırının yaşandığı Kirman’ın Kasım Süleymani’nin doğduğu ve daha da önemlisi gücünü ortaya koyduğu şehir olduğunun altını çiziyor. Bu sebeple de “Saldırının yeri ve Süleymani’nin Irak’ta suikaste uğramasının 4. yıl dönümü anma töreninde gerçekleşmiş olması çok ‘manidar.’ Asla tesadüf değil ve sembolik bir anlamı var” diyor ve bir ayrıntı veriyor: “Böyle önemli bir günde, buraya pek çok kişinin toplanacağı zaten biliniyor. 20 dakika ara ile 2 bombanın patlamış olması, ki ilk bomba bir araç içinde köprü altında patlatıldı. İkinci bomba ise insanlar buraya yardım için koştuktan, güvenli olduğunu düşündükten 20 dakika sonra geldi. Özellikle ikinci bomba sonrası ölü sayısının arttığı tahminleri var. Yani patlamayı yapanların can kaybının yüksek seviyede olması için çaba sarf ettikleri çok açık. Dolayısıyla bu, ‘iyi planlanmış bir terör saldırısıdır’ demek mümkün.”
İSTİHBARAT ZAFİYETİ
İran, istihbaratının ne kadar kuvvetli olduğu ile övünen bir ülke değil miydi? Ne oldu da böylesi büyük bir saldırıyı ön göremediler? Yanıtı şu: “Doğru. İran’da istihbarat bakanlık seviyesinde temsil edilir. Ayrıca İran Devrim Muhafızlarının ayrı, polisin ayrı, İran yargı erkinin ayrı istihbarat örgütleri var. Ancak bu saldırı sonrası, hepsinin de büyük bir güvenlik açığı, istihbarat zafiyeti içinde oldukları net şekilde ortaya çıkmıştır.”
OLASI SENARYOLAR
“Saldırıyı kimin düzenlediği henüz bilinmiyor. İsrail zaten yaptığı hiçbir saldırıyı ne reddeder ne de kabul eder. Ancak İran makamlarına göre olağan şüpheli İsrail. Kaldı ki bu saldırıyı Gazze savaşının Ortadoğu’da oluşturduğu iklimden ayrı düşünmemek gerekir. İlinti olduğunu ve İran’ın İsrail özelinde muhakkak bir cevabı olacağını ve bunu da 3 başlıkta yapacağını düşünüyorum:
1-Hem İsrail’in içindeki hem de İsrail’in bölgedeki askeri üslerine birebir saldırı,
2-İran’ın mukavemet ekseni olarak adlandırdığı; Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta Haşdi Şabi, Afganistan ve Pakistan’da Zeynebiyyun ve Fatımiyyun Tugayları, Yemen’de Husiler ve diğer bölgelerde de İran’a bağlı örgütlerle, geniş bir cephede, İsrail’e karşı vekalet savaşı yürütmek,
3-Türkiye’de dahil İsrail’in üst düzey diplomat- yöneticilerine suikast düzenlemek olabilir.
Bu son saldırıdan sonra Ortadoğu’da yeni cephelerin açılması kuvvetle muhtemel gözüküyor.”