Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşesinde asgari ücret meselesini ele aldı.
Gözler Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı, 11 Aralık’a çevrildi. Yıl sonuna kadar en az 4 kez bir araya gelmesi beklenen komisyonda sağlık- karayolu ve enerji sektöründe çalışan 3 işçi ile bir de kasiyer var ve asgari ücretle geçimi anlatacaklar. Komisyondan aralık sonuna doğru bir karar çıkması bekleniyor. DİSK ve Türk-İş ise asgari ücret için henüz bir rakam telaffuz etmedi ancak hükümetin, önümüzdeki yıl için “tek zam” sinyali vermesi de pazarlığı kızıştıracak gibi.
ENFLASYON İLE MÜCADELE İÇİN ‘TEK ZAM’ DA DİRETİLECEK
Bursa Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi ve ALB Yatırım Baş Ekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise dün yaptığı açıklama ile bu yıl asgari ücrete tek zam yapılacağının “neredeyse” kesinleştiğine dikkat çekiyor. Diyor ki: “Hükümet bu teklif ile gidecek, orası kesin. Peki, işçi bunu kabul edecek mi? Kuvvetle muhtemel etmeyecek. Hükümet ve işçi arasındaki pazarlık bu kez daha çetin geçecek. Son ana kadar net bir sonuç çıkmayacak gibi.”
GEÇEN SENE İKİYDİ ŞİMDİ NEDEN “TEK”
Peki, geçtiğimiz yıllarda iki yapılmışken neden şimdi “tek” zam? Doç. Dr. Eryılmaz bu durumu şöyle izah ediyor: “Hükümet diyor ki ‘Biz, artık enflasyon ile mücadele ediyoruz.’ Dolayısıyla asgari ücrete iki kez zam yapılması demek geçtiğimiz yıllara göre ‘yüklü’ bir ücret artışı anlamına gelir. Ki bu durum enflasyonu daha da tetikler. Çünkü ücret arttıkça yani gelir büyüdükçe özel tüketim de aynı derecede artıyor. Zaten Türkiye’de enflasyonu tetikleyen en önemli sebeplerinden biri de bu: Özel tüketimin güçlü olması. Bu konuda önlem alınmasına rağmen istenilen yavaşlama sağlanamadı. Tek zam talebinin bir temel nedeni de enflasyon ile mücadeledir.”
BEKLENENE GÖRE ZAM
Bugüne kadar geçmiş enflasyona bakılarak zam belirleniyordu. Bu kez gerçekleşen enflasyona göre değil beklenene göre belirlenecek. Bundan ne anlamalıyız? Doç. Dr. Eryılmaz, burada da temel vurgunun enflasyon ile mücadele olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Hükümet şu an enflasyonun yüksek olduğunu zaten kabul ediyor ama uyguladığı sıkı para politikaları ile önümüzdeki dönem düşmesini de bekliyor. Dolayısı ile zammı da ‘beklenen’e göre yapmak istiyor. Beklenen oran ne kadar dersen? Merkez Bankası’nın enflasyon raporundaki resmi tahmini derim yani yüzde 36.”
KAPI YÜZDE 36’DAN AÇILACAK
“Hükümetin pazarlık kapısını da bu oran, yüzde 36’dan açmasını bekliyorum. Bu da 15 bin 500 TL civarı. Bunun üzerine bir de 2-3 sosyal refah payı gelir, ki benim beklentim yüzde 42-43 bandı. Bu da aşağı yukarı 16 bin TL eder. Seçim öncesi dönemde olduğumuz için oranın yüzde 45’e yuvarlanması ihtimal dahilinde ancak bu maksimumdur. Zammın yüzde 45 üzerine çıkmasını da öngörmüyorum.”
BİR SORU – BİR CEVAP
BAŞKA ÇARE YOK
– Yüzde 40 civarı zam oldu diyelim. Bu, işçi için bir kazanım mı değil mi?
“Enflasyon ile mücadele edilen tüm ülkelerde ücretler mücadele edilmeyen döneme göre baskılanır. Çünkü başka çare yok! Başka türlü enflasyonu yenemezsiniz. Öte yandan işçi de haklı. ‘Acı reçeteyi neden biz ödüyoruz’ diyor. Bu sebeple kamu da dahil tüm alanlarda ‘beklenene göre zam’ politikası uygulanmalı ki sorumluluk eşit şekilde dağıtılsın. Herkes elini taşın altına koymalı. Zor ama bu süreç yaşanmalı. Sıklıkla ‘enflasyon ne zaman düşer’ diye de soruluyor: Uygulanan politikaların etkilerini 2024 ikinci yarısı görmeye başlarız. Mayıs’ta yüzde 75 enflasyon görebiliriz- sonrasında düşmeye başlayacaktır.”
ÜCRETLİ ÇALIŞANLARI ENFLASYONA EZDİRMEYECEK BİR ARA FORMÜL OLMALI
Düzce Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ayfer Gedikli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması sonrası asgari ücrette tek zamma geri dönüşün kuvvetle muhtemel olduğunu söylüyor. Peki, zam beklentisi ne? Yanıtı şu: “Akademik hesaplamalar ile pazarlıklar sonrası rakamlar örtüşemeyebiliyor. Dolayısı ile öngörüde bulunmayı pek doğru bulmuyorum ama şunu hatırlatalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta ‘Türk lirasında değer kaybı sürecinde sona gelindi’ dedi. Yani TL- döviz karşısında belki bir süre daha değer kaybetse de reelde artık kayıp olmayacak. Yanı sıra sıkılaştırıcı para ve maliye politikaları ile enflasyon ile mücadeleyi de buna dahil edince, önümüzdeki dönemde tüm ücret artışlarının buna göre olacağını tahmin etmek zor değil. Yani beklentim ücretli çalışanları enflasyona ezdirmeyecek öte yandan enflasyon ile mücadeleyi sekteye uğratmayacak- enflasyonu tek haneye düşürecek makul bir sonuç, ara formül olması gerektiği yönünde.”
İKİ UCU KESKİN KILIÇ
Peki, asgari ücrete tek zam nasıl yorumlanmalı? Prof. Dr. Gedikli, alt ve orta gelirlinin hızla artan enflasyona karşı zor bir çizgide olduğunun herkesin malumu olduğunu belirterek, “Gıda, ulaşım, yakıt masrafları ve kiralar aşikâr. Bu noktada hükümet iki ucu keskin bir kılıcın tam ortasında. Ücretlilere enflasyon üzerinde zam verilmesi enflasyon ile mücadeleyi büyük sekteye uğratır. Kılıcın diğer tarafında ise alt ve orta kesimin tepkisi var, ki önümüzde bir de seçim var. Dolayısıyla hükümet somut bir adımla, ‘tek’ seferde bu işi bitirme niyetinde” diyor.
BİR SORU – BİR CEVAP
ÜCRET ARTIŞI TALEBİ TETİKLEMEMELİ
– Ücret artışlarının enflasyona sebep olmayacağı ve ‘dar gelirlinin market alışverişi ile enflasyonun yükselmeyeceğini’ savunan iktisatçılar var. Sizin görüşünüz ne?
“Türkiye’de sadece maliyet odaklı bir enflasyondan bahsediyor olsaydık kısmen haklılardı. Ancak yaşanan sadece bu değil. İç talebin özellikle de yüksek enflasyon dönemlerinde öne çekilmesinin getirdiği fazla tüketim talebi mevcut. Bunun da enflasyona etkisi çok fazla. Örnek vereyim: Eminim çoğumuzun evinde ‘fiyatı artacak’ endişesi ile stoklanmış temizlik malzemesi, kuru gıda vardır. Bu sebeple ücret artışının talebi tetiklemeyecek noktada planlanmalar daha doğru olur.”