Karar Yazarı Figen Çalıkuşu, bugünkü köşesinde G.Afrika’nın İsrail’i dava etm sürecini ele aldı.
Güney Afrika çok net ve kesin ifadeler ile dünyaya duyurdu:
“İsrail’in eylemleri ve ihmalleri soykırım niteliğindedir çünkü hususi soykırım niyetiyle işlenmiştir, Gazze’deki Filistinlileri yok etmek amacı taşımaktadır.”
Ardından da 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği iddiasıyla 29 Aralık 2023 tarihinde İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda bir dava açtı.
Güney Afrika 84 sayfalık başvurusunda, İsrail’in, Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda, aynı ulusa, ırka ve dine mensup Gazze halkına karşı soykırım maksadıyla öldürme, ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verme güdüsüyle hareket ettiğini ve Gazzelilerin yaşam şartlarını, fiziksel varlığını ortadan kaldıracak şekilde kasten değiştirdiğini iddia ediyor.
Dava devam ederken, İsrail’i “soykırım yapmamaya, soykırımı önlemeye ve soykırımın faillerini cezalandırmaya” zorlamak için geçici bir tedbir uygulanması da talep edilmiş;
– Gazze’deki askeri operasyonları derhal durdurmasını
– Kontrolü altındaki herhangi bir grup tarafından, Gazze’deki herhangi bir askeri operasyonu ilerletecek adımlar atmamasını
– Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri almasını
– Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi kapsamına giren her türlü eylemden kaçınmasını
– Yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişiminin sağlamasını
– Soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli tedbirleri almasını,
– Soykırımın delillerini muhafaza etmesini ve bu amaçla gelen uluslararası görevliler ve diğer yetkililerin Gazze’ye erişimini engellememesini
– Verilen tedbirleri uyguladığına ilişkin Divan’a düzenli rapor sunmasını
– Davayı zorlaştıracak veya uzatacak eylemlerden kaçınmasına hükmetmesini istiyor.
Her gün yüzlerce Filistinli çocuk öldürülüyor, insanlar topluca katlediliyor, ağır işkencelere maruz kalıyorlar. Bu nedenle bu tedbirler konusunda hızlıca karar verilmesi çok önemli, çok hayati.
Uluslararası hukuk çevrelerinde Güney Afrika’nın başvurusunun çok güçlü olduğu, dilekçenin çok sağlam ve iyi hazırlanmış bir dilekçe olduğu genel kabul görüyor.
Merak ettim… İsrail için dava açan Güney Afrika devletinin dini nedir?
En yaygın din Hristiyanlık. Nüfusun yüzde 86’sı Hristiyan, yaklaşık yüzde 5’i ise yerel Afrika dinlerine mensup.
Merak etmişsinizdir, Güney Afrika’da Müslümanlar var mı, varsa oranı nedir?
Resmi rakamlara göre sadece yüzde 1,5 civarında.
57 İslam ülkesinden biri değil de nüfusunun sadece yüzde 1,5’i Müslüman olan Güney Afrika’nın İsrail’e soykırım iddiası ile bu dava açması küresel vicdanının en çarpıcı örneği olarak muhakkak ki tarihteki yerine alacak.
Davanın ilk duruşması dün (11 Ocak) itibarıyla görülmeye başlandı.
Bugün de devam ediyor.
Şimdiye kadar 57 Müslüman devletten bir tanesinden dahi katılma isteği geldiğini duymadık. Duruşma devam ederken de hala müdahillik talebi gelmemiş olursa, bu durum Müslüman aleminin kendiyle yüzleşmesi gereğini zorlayan bir gelişme olacak. Bir utanç sorgulamasına gerek duyulacak.
Türkiye, Filistin halkının haklarını korumak, savunmak için böyle bir başvuruyu neden yapmadı bilemiyorum.
Yerli milli yargı ile meşgul danışmanlar, Güney Afrika devletinin hukukçularının düşündüğünü neden düşünemedi acaba?
“Milli” yargı ile evrensel hukuk arasındaki fark mı desek acaba?
Her neyse şimdi Güney Afrika’nın “İsrail soykırım yapıyor” iddiasıyla açtığı bir dava var ve Cumhurbaşkanı isterse bu davaya katılmak mümkün.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da zaten İsrail’in soykırım yaptığını söylüyor, bu davaya katılma kararıyla hiç değilse bu sadece söylemde kalmamış olur, değil mi?
Güney Afrika yanında katılan devlet olmak, ABD menşeli ürünleri protesto etmek, kahveleri yerlere dökmek, insanlara saldırmak yerine daha anlamlı, daha hukuksal ve daha akıllıca bir yöntem sayılmaz mı?
Ya da Filistin mitingi diye başlayıp “hilafet, hilafet, hilafet” çığlıklarının yükseldiği gösteriler yerine uluslararası mecrada da Filistinlilerin hakkını arayan Türkiye olarak anılmak, daha etkili olmaz mı?