Erdoğan süreci oku(ya)mamakta neden ısrar ediyor?

0
0

TALAT ATİLLA YAZDI/ Şundan eminiz: Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017 yılına geri dönmek ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modelinden yüzde 50+1 maddesini çıkarmak isterdi.

Her ne kadar açık açık “yanlış yaptım” diyemese de Erdoğan belki de siyasi hayatındaki en büyük yanlışlarından birinin bu olduğunu biliyor.

Normalde Erdoğan özellikle kaybetme riskini gördüğü zaman yanlışlarında diretmeyen bir lider. Ama işte hem bu mevzunun yanlış olduğunu bilip hala yüzde 50+1’i değiştirmemiş olması ilginç bir durum ortaya çıkarıyor.

Peki neden?

ERDOĞAN’IN HESAP HATASI

Neden değiştirmediğine gelmeden o maddenin motivasyonuna bakmak lazım.

Erdoğan, siyaseti teoriler üzerine değil, kendi siyasi pratikleri üzerinden yapan bir lider. Ve pratiği ona şunu gösterdi:

1-Bu ülkede iktidara seçimlerle sadece merkez sağ partiler gelir.

2-CHP artı eksi yüzde 25’e mahkûm bir ana muhalefet partisidir.

3-Diğer muhalif partiler kendisinden ve CHP’den arta kalanlarla yetinmek zorunda kalan “küçükler”dir.

4- Hal böyleyken yüzde 50+1’i alabilecek tek bir adres var, o da merkez sağı muhafazakarlıkla da tahkim edip parselleyen AK Parti, daha doğrusu Tayyip Erdoğan.

Teorik olarak doğru bir hesap gibi gözükse de gelin görün ki pratik bu kez Erdoğan’ın ezberini bozuyordu.

KILIÇDAROĞLU TÜM HESAPLARI BOZDU

Kılıçdaroğlu… Erdoğan’ın varlığına şükürler ettiği muhalefet lideri. Her seçimde yendiği o liderin koltuğunda kalması en büyük konforuydu. Yemesi en kolay lokmaydı.

Ama bir şey oldu. Yenile yenile yenmeyi öğrendi diyebilirsiniz, sihirli bir elin dokunuşu aklını başına getirdi diyebilirsiniz ama her ne derseniz deyin, hep yenilen Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın tüm hesaplarını kurduğu “muhalefet asla birleşemez” mantığının Erdoğan’ın politikasının yumuşak karnı olduğunu keşfetti.

Ve o keşfi ile birlikte o yumuşak karna çalışmak için masa kurmanın her şeyi değiştirecek bir taktik olduğunu anladı. İlk denemeyi yerel seçimlerde yaptı, kurduğu masa ile İstanbul ve Ankara’yı AK Parti’den aldı.

İlk zafer. Zafer aslında Kılıçdaroğlu’nun olsa da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş şahsında algılandığı için o masayı kuranın o kadar da hafife alınmaması gerektiğini Erdoğan da AK Partili kurmaylar da anlayamadı.

Ve şimdi… İktidarın da muhalefetin de kader seçimi olarak değerlendirdiği seçimlere giderken aynı şey oluyor.

Bakın… 6’lı masa dün son liderler zirvesini yaptı ve kısacık bir sonuç bildirisi açıkladı. Aday ismi yok. Neredeyse bahsi bile yok. Bu; birileri tarafından zafiyet olarak görülse de hikâyenin bütününe bakınca bilinçli ve muhalefet açısından son derece isabetli ve bilinçli bir taktik aslında.

Kılıçdaroğlu’nun kurduğu masa bu kez de doğru oynuyor ve ısrarla o yumuşak karın bölgesine çalışıyor. Tüm süreç Erdoğan’ın o hesabını boşa çıkarmak üzere götürülüyor ve Erdoğan’ın “Bunlar nihayetinde birbirine girecek ve birliktelik dağılacak” beklentisi boşa çıkartılıyor.

O kadar ki; seçimlerin kaderini belirleyecek adayı bile önemsiz bir detaya indirgiyor.

Ki gerçekten; birlikteliğin devamı ile karşılaştırıldığında, önemsiz bir detay.

ERDOĞAN HATADA NEDEN ISRAR EDİYOR?

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi; Erdoğan normalde siyasi pragmatizmi gereği viraj alabilen bir lider. Ama belki de hükümranlığını bitirecek böylesi bir hatada hala ısrar ediyor.

Peki neden?

Neden partisine talimat verip uygun bir kılıfla seçim sistemini değiştirtip yüzde 50+1’i “seçilebileceği” bir orana çekmiyor?

Çünkü 20 yıldır bizzat baş aktör olarak, daha önce de yine bir şekilde içinde bulunarak edindiği pratikle yapmış olduğu ezber son birkaç yılda değişen durumu anlamasına engel oluyor.

Ankara ve İstanbul’un kaybedilişini bu ezber yüzünden doğru okuyamadı ve bu günkü masayı da hala doğru okuyamıyor. Hala çıkıp çıkıp “Adayını açıkla Bay Kemal” demesinin sebebi; meseleyi hala aday meselesi olarak algıladığının göstergesi.

Ve bekliyor ki; aday açıklanınca muhalefet partileri birbirine düşecek ve o hep kazandıran senaryo bir kez yine gerçekleşecek.

Oysa…

Reklam Alanı