Hürriyet Yazarı Ebru Erke, bugünkü köşesinde Ordu’daki izlenimlerini paylaştı.
Ordu’da fındıkla yapılan nefis çikolatalı ezmenin lezzeti kadar ilham kaynağı olduğu Kybele projesi de beni çok etkiledi. “Fındıklarımız dünyanın her yerine gidip oradaki en kaliteli çikolataları lezzetlendiriyorsa neden bunu biz de yapmayalım” diyerek pırıl pırıl bir üretimhane kurmuşlar
Kybele’nin çikolatalı fındık ezmesi
Bir kaşık tadıyorum, sonra bir kaşık daha… Ama yetmiyor, öyle iyi ki… Piyasadaki benzerleriyle yakından uzaktan alakası yok. Kıyaslarsam ancak İtalya’nın kuzeyinde fındığıyla ünlü Torino bölgesinde yediğim
ev yapımı olanlarla kıyaslayabilirim belki. Ordu’dayım. Ve o dillere destan fındığımızla yapılmış çikolatalı fındık ezmesinden bahsediyorum. Lezzeti kadar içinde bulunduğu Kybele projesi de etkiliyor beni. Projenin başında gusto sahibi kişiliğiyle şehirdeki kadınlara örnek olan sevgili Sevim Yavuz var.
Aslında projenin önünü açan da kentin vizyoner belediye başkanı Hilmi Güler. Kybele, Ordu Büyükşehir Belediyesi İştiraki Ortar A.Ş. tarafından kurulmuş. Tabii ki ana fikir; fındığa değer katma. “Fındıklarımız dünyanın her yerine gidip oradaki en kaliteli çikolataları lezzetlendiriyorsa neden bunu biz de burada yapmayalım” demişler. Ve ham kakao tanesinden çikolataya kadar her aşamasını kendilerinin yaptığı pırıl pırıl bir üretimhane kurmuşlar. İşin uzmanlarından eğitim ve danışmanlık almışlar ve ortaya dünyada söz sahibi olabilecek kadar iyi çikolatalar çıkarmışlar. Kybele şimdilik sadece Ordu’da. Ama asıl olması gereken yer yurtdışı, inşallah yakın gelecekte olur.
Hilmi Güler, şehirdeki kadın gücüne inanan ve onların potansiyelini aksiyona dökme yolunda projeler geliştiren bir başkan. Bir diğer projelerinde Ordu’nun bütün ilçelerinde mülakatlar yaparak işini ticarete dönüştürebilecek potansiyele sahip, istekli kadınları bulmuşlar. Yöresel Lezzetler Akademisi adı altında büyük bir mutfak kurulmuş. 60 kadına e-ticaret, gıda güvenliği, tarımsal ürünlerin işlenmesi konusunda eğitimler verilmiş… Bu eğitimlerden sonra bu 60 kadınla, 19 ilçede 19 kadın kooperatifi kurulmuş. Şu anda hepsi kendi bölgesinin potansiyel ürünlerini işliyor. Ortar, peşin parayla kooperatiflerden ürün alarak da onları desteklemeye devam ediyor. Erişteden, tarhanadan öteye geçen bir ürün yelpazesine sahip olmaları da çok hoşuma gitti. Su kullanmadan yapılan elma sirkesi de var, monoflora yöresel ballar da…
Bu tost başka yerde yok
Hep söylerim, ot deyince akla Ege gelir ama Karadeniz otları gerek bolluğu gerekse lezzetiyle Ege’dekilerle yarışabilir. Galdirik ve dikenucu da denilen melocan (melevcan) ve sakarca en sevilen şifalı otlardan. Her birinin kendine has özel bir lezzeti ve aroması var. Galdırık ve melocan genelde haşlandıktan sonra tereyağında kavrulan soğanla karıştırılıyor. Sakarcaysa mısır unu ve yumurtayla pişerek kaygana için kullanılıyor. Pezik (pazı) kavurma ve meşhur turşu kavurma da sofranın olmazsa olmazları. Bölgede kuru anlamına gelen dible pek çok sebzeye uygulanabiliyor. Fasulye diblesi en sevilenlerden. Haşlandıktan sonra suyu sıkılarak kurutulan fasulye pirinç, soğan, patates katılarak yağda pişiriliyor.
Ordu lezzet turunuzda ihmal etmemeniz gereken şeylerden biri de Ordu tostu. Çoğunuzun bunu henüz duyduğunu sanmıyorum. Çünkü Ordu dışında rastlamak pek mümkün değil. Oysa yine adı ilçelerle anılan o ünlü tostlara kafa tutacak kadar lezzetli. Sadece kahvaltıda değil, günün her saati sıklıkla yenen Ordu tostu basit bir sucuklu tost gibi görünse de arkasında birtakım lezzet incelikleri var. İlk göze çarpan devasa pofuduk ekmeği. Sadece bu tost ekmeğini üreten fırınlar var. Ama birçok kişinin işi romantikleştirmek için yazdığı gibi fındık kabuğu yanan taş fırınlarda falan pişmiyor. Ekmeklerin kabukları tek tek bıçakla kazındıktan sonra dilimlenip içine bolca sucuk ezmesi sürülüyor. İşte Ordu tostunun asıl lezzet sırrı bu. Bu sucuk içini tostçular kendi kasaplarında günlük olarak hazırlatıyorlar. Sürülebilir kıvamdaki bu harcın üzerine de kaşar peyniri diziliyor. Ve eski usul margarin sürülüyor.
Ordu tostumu bu kez çarşı içindeki Kahraman’da değil de hemen denizin kıyısındaki belediye tesisinde, Çamlıköşk’te yiyorum. “Bir de pidemizi tatmalısınız” diyorlar. “Tostun üstüne pide olur mu” demeyin. Karadeniz’deyseniz öyle bir olur ki… Malum Karadeniz’in her şehri pidede ayrı iddialı. Ne yalan söyleyeyim, Ordu pidesinin ayrıcalıklı bir tarafını hiç duymadım bugüne kadar. İncecik, upuzun pideler geliyor önüme. Biri çökelek denen sütten kesme ve lor peyniriyle yapılmış, diğeri bol soğanlı ve kıymalı. Çıtır çıtır ve çok lezzetliler. Ve ister istemez aklımdan şunlar geçiyor: Ordu, seni daha fazla tanımalıyım…