Sudan’ın başkenti Hartum ve diğer şehirlerde 15 Nisan sabahı Sudan ordusu ile paramiliter güç HDK arasında silahlı çatışmalar başlamıştı.
Ordu ile HDK arasında “HDK’nın tamamen orduya katılmasını” öngören askeri güvenlik reformu konusunda son birkaç aydır yaşanan anlaşmazlık sıcak çatışmaya dönüşmüştü.
459 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Sudan Dışişleri Bakanlığı, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın, orduyla çatışan HDK’nin feshedilmesi ve devlete karşı isyancı güç ilan edilmesi kararı aldığını, bu esasa göre davranılacağını bildirmişti.
DSÖ ise başkent Hartum ve diğer şehirlerde 15 Nisan’dan bu yana çatışmalarda 459 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 bin 71 kişinin yaralandığını duyurmuştu.
DSÖ SUDAN GÜNDEMİYLE TOPLANDI
BM Cenevre Ofisi Sözcüsü Alessandra Vellucci’nin moderatörlüğünde haftalık basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Sudan’da devam çatışmalarla ilgili son gelişmeler ele alındı.
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) Sudan Delegasyonu Başkanı Farid Aiywari, toplantıya Nairobi’den çevrim içi olarak katılarak değerlendirmelerde bulundu.
Sudan’da 11 gündür devam eden çatışmalardan duyduğu derin endişeyi dile getiren Aiywari, çatışmaların durmasına yönelik iyi yönde bir gelişme olmadığını ifade etti.
YÜKSEK BİYOLOJİK TEHLİKE RİSKİ VAR
DSÖ Sudan Temsilcisi Nima Said Abed, ülkedeki sağlık tesislerinin yüzde 32’sinin saldırılar nedeniyle tamamen kapatıldığını, bir kısmının ise askeri üs haline getirildiğini ifade etti.
Hartum’daki merkezi halk sağlığı laboratuvarını, çatışmanın taraflarından birinin işgal ettiğini ve askeri üs olarak kullandığını anlatan Abed, “Laboratuvarda kolera dahil birçok numune olduğu için bu son derece tehlikeli. Buranın işgal edilmesiyle ilgili büyük bir biyolojik sağlık riski var” dedi.
Abed, çatışmayla bağlantılı halk sağlığı riskinin oluştuğuna da dikkati çekerek Sudan’da kolera ve sıtma riskinin yüksek olduğunu belirtti. Ülkedeki kızamık salgınına da değinen Abed, bu salgınlarda çok sayıda insanın ölebileceği uyarısında bulundu.
Abed, savaşan taraflardan birinin laboratuvarı işgal etmesi, teknisyenleri kovması ve laboratuvardaki tüm biyolojik maddeleri elinde tutmasının büyük risk teşkil ettiğini söyledi.
