Didem Özel Tümer: Fidan’dan AB’ye 2 soru!

0
6

Milliyet Yazarı Didem Özel Tümer, bugünkü köşesinde AB’den bahsetti.

Financial Times (FT) geçen hafta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın beş yıl aradan sonra davet edildiği, Avrupa Birliği (AB) Gayri Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na (Gymnich) ilişkin bir haber geçti. Habere göre, Fidan’ın katıldığı üç saatlik yemek “samimi ve üretken” bir yemekti ama aynı zamanda “gerilimli” geçti. “Fidan, Türkiye ile gelecekteki ilişkileri aday ülkelerle bağları yöneten Genişleme Komiseri yerine artık Akdeniz Komiseri’nin yürütmesi gerektiğini savunan Avrupa Komisyonu’na sert tepki gösterdi” diyordu haberi yazan.

Türkiye’nin, Malta, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY), Yunanistan, İtalya gibi AB’nin Akdeniz havzası ülkelerinin yakın geçmişte gündeme getirdiği ve göçe mi yoksa Doğu Akdeniz’de enerji meselesine mi odaklanacağı hâlâ tam olarak netleşmeyen Akdeniz Komiserliği konusuna mesafeli olduğu anlaşılıyor. Burayla ilişkilendirilmeyi ve Genişleme Komiserliği kapsamındaki yerinin aşınma olasılığını sorunlu görüyor. Genişleme politikası kapsamının dışında değerlendirilmek istemiyor. Bu doğrultuda da mesajlarını veriyor. Dolayısıyla, gerilimin boyutlarını öğrenmek amacıyla bazı Brüksel kaynaklarına başvurdum. Ancak edindiğim bilgilerden Gymnich’de Akdeniz Komiserliği konusunun gündeme gelmediği anlaşılıyor.

‘Düzenli diyalog’ vurgusu

Derlediğim bilgilere göre; iki saat olarak planlanan yemek üç saate yakın sürdü ve olumlu geçti. AB’li bakanların tümü Türkiye’nin krizlerde, bölgesel, küresel sınamalardaki etkisine atıf yaptı, önemini vurguladı. Çoğunluk, en başta Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere, Orta Doğu ve Kafkaslar, Afrika’daki düzensizlik ve çatışmaların, risklerin AB’yi zorladığına değindi. Hatta artık Ukrayna ile Rusya savaşının Ukrayna’ya askeri ve mali destekle sonlanmayacağını anlamaya başlayan, savaşın yükünü de daha ağır hissetmeye başlayan AB’nin bazı üyeleri ilki Zürih’te yapılan Barış Zirvesi’nin ikincisine Türkiye’nin ev sahipliği yapmak isteyip istemeyeceğini sordu. Bakan Fidan’ın Rusyasız bir zirvenin sonuç getirmeyeceğini, her durumda masaya gidilmesi gerektiğini Zürih’te olduğu gibi Brüksel’de de tekrarladığını duydum.

Yemekte birçok üye Türkiye’nin adaylığına ve üyelik perspektifine değindi. Bu bağlamda bazı ülkeler Kopenhag siyasi kriterlerinin önemine işaret etti, kısa vadede ise ilişkilerin başta dış politika, enerji ve bağlantısallık alanlarında mutlaka geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Bazı ülkeler ise “yüksek düzeyli diyaloglar en kısa zamanda canlanmalıdır” dedi. Gümrük Birliği güncellemesi, vize konularında da katılımcıların çoğu ilerleme görmek istediğini belirtti.

Peki ya Kıbrıs konusu? GKRY’nin ve Yunanistan’ın yaklaşımı? … Edindiğin izlenime göre; ortamın gerilmemesi için azami özen gösterildi. Kurumsal düzeyde, sürekli ve düzenli diyaloğun kaçınılmaz hale geldiği birçok üye tarafından dile getirilirken, aynı şekilde birçok ülke Kıbrıs meselesine bir şekilde değindi. AB dayanışması altında kendi üyelerini eleştirmekte zorlanan üye ülkeler Kıbrıs meselesinin Türkiye AB ilişkilerini bir şekilde engelliyor olmasından adeta yakındı. Müzakerelere yeniden başlanması dileğini paylaştı.

GKRY’nin bilinen görüşlerini tekrarladığı, Türkiye AB ilişkilerini Kıbrıs meselesi ile şartlandırmaya çalıştığı yapılan açıklamalardan anlaşıldı. Buna karşılık Bakan Fidan ile ayrıca ikili bir görüşme gerçekleştiren Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis’in, yemekte de Türkiye ile son dönemde ilişkilerin dinginliğine ve diyaloğa vurgu yaptığı aktarılıyor.

‘Ne olacak?’ soruları

Fidan’ın GKRY’nin yaklaşımını, daha önce birçok kez kamuoyuna da açık şekilde ifade ettiği gibi, “Hayır, Türkiye-AB ilişkileri Kıbrıs meselesinebağlanamaz” diyerek karşıladığı aktarılıyor.

“Müzakereler başlasın” diyenlerin, 50-60 yıl boyunca müzakere yapıldığını ve mevcut parametrelerle sonuç alınmadığını göz ardı ettiğini belirterek mealen, “Rumların kabul etmediği hiçbir çözüm kabul edilmeyecek gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu mantıkla müzakere yapılması ne sonuç getirir, ben size soruyorum. BM’nin hazırladığı AB’nin desteklediği Annan Planı reddedildi. Yeniden böyle bir plan reddedilirse ne olacak? Kıbrıs Türklerine Annan Referandumu sonrası verdiğiniz sözleri yerine getiremediniz, bunlar ne olacak?” diye sordu. Anlamlı müzakere parametrelerini; egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü olarak tanımlayan Dışişleri Bakanı’nın “Bunlar olmadan bir yere gitmek mümkün değil” yaklaşımını tekrar ettiği ifade ediliyor.

Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Türkiye’nin tekrar katılması için özel çaba harcadığı ve Macaristan Dönem Başkanlığında ancak Brüksel’de gerçekleşen Gymnich, iki taraf arasındaki buzları fiilen eritmeye başlatmış görünüyor. Yine de bir süre temkin, karşılıklı olarak elden bırakılmayacaktır. Türkiye ve AB tarafındaki olumsuz bir gelişme, tekrar tökezlemeye neden olabilir. İlişkilerin ilerlemesi, karşılıklı güven, yakın diyalog ve reform adımlarına bağlı görünüyor.

Reklam Alanı