Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu ‘Nedir Ne Değildir’ adlı programa konuk olan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Özellikle AK Parti’den ve başbakanlıktan istifasının detaylarına değinen Davutoğlu, “Yüzde 49,5 almış Başbakan olarak pat diye bıraktınız sorusunu basit çerçeve olarak görürüm” diyerek “Pat diye bir şey olmaz. Bir ilim adamını diğerlerinden ayırt eden fark süreç analizi yapabilmesidir. İlim adamı noktasal, konjonktürel analizi yapmaz süreç analizi yapar. Başbakanlık yaparken ne konularda ciddi mücadeleler verdiğimi… Ya ilkelerimden vazgeçecektim. İmar yasasından, şeffaflık yasasına, ihale yasasına kadar vesaire vesaire. Şu soruyu bir gün sayın Erdoğan’a sorabilirseniz, siz yüzde 49,5 almış bir Başbakan’ı kendi partisinde imza toplattırarak istifa ettirmesinin sebebini sorarsanız. Nitekim Türkiye’nin geldiği yerin sorumluları o imzaları atanlar ve o talimatı verenlerdir” ifadelerini kullandı.
“BELKİ DE BEN BAŞBAKAN KALIRDIM”
İstifa ettiği döneme değinen Davutoğlu, istifa etmeseydim Türkiye krize girerdi dedi ve “Sayın Ecevit’le sayın Sezer’in yaşadığı krizde ‘kim haklı’ diye mi soruldu yoksa Ecevit mi sorumlu tutuldu. Öyle bir mücadeleye girmiş olsaydık AK Parti bölünür belki de ben Başbakan kalırdım” şeklinde konuştu.
“O İMZAYI TEKRAR ATAR MISINIZ?”
Açıklamalarına devam eden Gelecek Partisi lideri, “Türkiye öyle bir krize girerdi ki, terörle mücadele yürütüyoruz. Ya ben boyun eğecektim, şahsiyetsiz, düşük profilli başbakanlık yapıyordum, ki hayatımda böyle bir şey yapmadım. Yüreğim yana yana ayrılmayı daha uygun gördüm. Ben bana oy verenlerin adına onurla mücadele verdim. Çok çetin bir mücadele verdim. Bugün MKYK’da o imzayı atan arkadaşların hepsinin vicdanına soruyorum; o imzayı tekrar atar mısınız? Birkaç tanesi hariç, onlar zaten organizatör” ifadelerini kullandı.
“PARTİ İÇİNDE BANA DARBE YAPILDI”
Kendisine parti içinde darbe yapıldığını aktaran Davutoğlu, “15 Temmuz’da Türkiye’ye karşı darbe yapmaya kalkıştılar. Osmanlı’dan gelen hariciye geleneğini sonuna kadar korudum. Genelkurmay, MİT ve Dışişleri Bakanı arasındaki koordinasyon ilk defa oturdu. Daha önce Genelkurmay Daire Başkanlığı’nın Kıbrıs’la ilgili politika tayin ettiği alandan çıktı, dış politika Dışişleri’nde yapıldı. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak KPSS’den kim gelirse onu alırız. KPSS’de bir şeyler yaşanmışsa onu mu kontrol edecektim?” dedi.