Davutoğlu: Suriye’de şimdi savaş vakti değil diplomasi vaktidir!

0
1

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de yaşanan olaylara ilişkin iktidara çağrıda bulunarak, “Suriye’de yapılması gereken şu, şimdi savaş vakti değil diplomasi vakti. Rusya, İran, Amerika, İngiltere, Fransa ve Çin ile temasa geçin. BM’ye mektup yazın Suriye’de geçiş hükümeti kurulsun diye talepte bulunun. Halep’te derhal sivil bir yönetim kurulsunKürtler,

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet-Gelecek grup toplantısında Türkiye sınırlarında yaşanılan olaylara dikkat çekti. Suriye’de devam eden çatışmaları yakından takip ettiğini açıklayan Davutoğlu, iktidarı Suriye için diplomasi yapmaya davet etti. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Yarın kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesi. Bu vesileyle kadınları saygı ve hürmetle selamlıyorum. İnşallah ilk seçimde bu seçme ve seçilme hakkını en iyi şekilde kullanarak kadın cinayetlerine yol açan bütün bu hukuksuzlukların kaynağı olan iktidarı yerinden etmeye sizi davet ediyorum.”

İktidar “Denizden nehire özgür Filistin” diyen gençleri tutukladı

Trump “Bu benim aletim, aracım olan bizim desteğimizle ayakta duran Netanyahu’nun yaptığı soykırım yetmedi, ben soykırımı da aşıp Orta Doğu’da cehennem yaşatacağım” diyor. Trump bu sözü söyleyeli 48 saat geçti Ankara’dan ses yok. Ne yaptı iktidar? ‘Denizden nehire özgür Filistin’ diyen gençleri tutukladı. Sizi onurlu bir suça teşvik ediyorum. Bu gençlerimizin yalnız olmadığını göstermek üzere, eğer suçsa bu suçu biz de işliyoruz. Ayağa kalkın ve hep beraber gençlerin söylediği sözü söyleyelim. Sağır kulaklar, kör vicdanlar duysun. Bu onurlu sesi yükselten gençlerimiz de duysun asla yalnız değilsiniz, sizi asla yalnız bırakmayacağız. İki Grup Başkanvekili avukatımızı Sayın İsa Mesih Şahin’i ve Bülent Kaya’yı onların avukatı olarak buradan tayin ediyoruz. Ankara ses versin, korkmasın. Yeni bir mektup gelir diye düşünmesin buradan Trump’a ses versin ve desin ki ‘Cehennem ateşini yakma Orta Doğu nice zalimlere mezar oldu gerekirse size de mezar ederiz’.

BM’ye mektup yazın Suriye’de geçiş hükümeti kurulsun diye talepte bulunun

‘Kuzey Irak’ta yaptığım gözlemler beni çok tedirgin etti’ dedim. ‘Her an Türkiye’nin kuşağında Süleymaniye, Kerkük, Musul, Deyrizor, Rakka, Münbiç, Halep, İdlib ve Lazkiye bu kuşaklar Türkiye’nin güvenlik hattı’ demiştim. ‘Bu kuşakların üzerinde olacak her kıpırdamaya dikkat edelim’ demiştim. Kerkük, Musul ve Halep bu şehrin kaderi Türkiye’nin kaderidir. Suriye’de ne olduğunu yakından takip ediyoruz. Türkiye bu savaşın doğrudan başlatıcısı gibi görünmemelidir. Dün gece Hama dış mahallelerine girdi muhalif unsurlar ve rejim Hama’dan çekilmeye başladı. Hama-Humus arasında Güney’de Dera’da hareketlenmeler var. Suriye’de yapılması gereken şu, şimdi savaş vakti değil diplomasi vakti. Rusya, İran, Amerika, İngiltere, Fransa ve Çin ile temasa geçin. BM’ye mektup yazın Suriye’de geçiş hükümeti kurulsun diye talepte bulunun. Halep’te derhal sivil bir yönetim kurulsun. Bir geçiş hükümeti için çalışın, rejimle de konuşun. Kürtleri de dışlamamak lazım. PYD yönetiminde diye düşünmeyin. Oradaki Kürtler, Türkiye’ye müzahirdir. Suriye’yi birleştirin sakın bölmeyin.

 SAADET-Gelecek Partisi grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, sağlık, ekonomi ve dış politika üzerinden iktidarı eleştirdi.

Aile hekimlerinin başlattığı 5 günlük iş bırakma eylemine değinen Arıkan, “Sağlık sektörünü çetelere bırakan iktidar, Sağlık Bakanlığı eliyle de doktorlarımızı ve aile hekimlerimizi, olması gereken tüm şartlardan uzak bir şekilde çalıştırıyor” diyerek doktorların eyleminde yanlarında olduklarını vurguladı.

EKONOMİYİ SİZ BU HALE GETİRDİNİZ

AK Parti yağmagiranı ve miskin bendeganı dışında hemen herkes perişan durumda. İktidar kira ve fiyat etiketleri yerine, TÜİK’in istatistik rakamlarına müdahale ediyor. Maaş zamları yaklaşıyor. Zam oranları, ayarlı enflasyona göre mi yoksa asgari ücretle atbaşı giden kiralara göre mi belirlenecek? Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul’a ihanet ettik itirafına benzer şekilde yine bir itirafta bulunarak yanlış ekonomi politikası izlediklerini, nihayet geçen hafta ilan etti. Küresel ve bölgesel krizleri yanlış ekonomi politikalarına sütre yaparak, ekonomiyi önce batırıyorlar sonra kurtarıcı edasıyla ortaya çıkıyorlar. Bu ekonomiyi bu hale siz getirdiniz. Milletimiz bu yaptıklarınızın farkında, Çünkü, milletimizin artık cambaza bakmaya bile mecali kalmadı.

MADENCİLER GÜNÜ MESAJI

Zorlu şartlar altında çalışan, depremde aziz milletimizin imdadına koşarak enkaz altından insanımızın canını kurtaran, güneşe hasret kalan tüm madencilerimizin Madenciler Günü’nü kutluyorum. Soma’da, Amasra’da, Madenköy’de ve daha birçok yerde yaşanan kazalar yüzlerce kardeşimizin canına mal oldu. Tedbirlerin alınmadığı, denetimin yapılmadığı, çalışana değer verilmediği bir sistem fıtrat ile açıklanamaz. Bu fıtrat değil ihmaldir. Kaza değil, denetimsizliktir. Çayırhan Termik Santrali’nde istemediğimiz, Türkiye’ye yakışmayacak şeyler yaşandı. Öncelikle özelleştirmeye karşı: ‘Erteleme, Kandırma, Satışı İptal Et’ talebiyle yürüyen, yer altında ve yer üstünde eylem yapan tüm kardeşlerimin yanında olduğumu beyan etmek istiyorum. Bakanlık ihalenin 4 Mart 2025’e alındığını duyursa da biz bu işin takipçisi olacağız.

SURİYE POLİTİKASINI ANLAYAN VAR MI?

Ekonominin bu hale gelmesinin en önemli nedeni iktidarın kendi dış politikasıdır. Merak etmeyin, Sayın Cumhurbaşkanı’nın birçok konuda dediği gibi ‘maalesef yanlış bir politika izledik’ demesinin eli kulağındadır. Suriye politikasını anlayabileniniz var mı mesela? 15 yıla yaklaşan iç savaş, Suriye’ye neye mal oldu, bize neye mal oldu?  Mesela Mısır politikası? 8 yıllık inatlaşma, Mısır’a neye mal oldu, bize neye mal oldu? Ya da Körfez ülkelerine dönük ‘ergen tavırların’ ekonomimize maliyeti nedir? Bir de geldiğimiz nokta nedir? İktidarın, dostu Trump’la iddialaşmasının döviz kurlarına maliyeti nedir? İsrail politikasında sözde ne var özde ne var? Şimdi Suriye’de neler oluyor diye sormayalım mı? Bu iktidar kendine güveniyor mu ki biz bu iktidara güvenelim.

SİZİN ÇİZDİĞİNİZ ÇERÇEVE İÇİNDE BOYKOT İSTİYORSUNUZ

Özellikle bizim 28 Şubat benzetmemizden sonra epey bir alınmışlar. Gemiler her gün buradan kalkıp İsrail’e gitmedi mi? İl ve ilçe başkanlarınız sözde boykot yaptığınız markaların açılışını yapmadı mı? Siz bunları yaparken alıngan değilsiniz. Siz, sizin çizdiğiniz çerçeveler içinde boykot istiyorsunuz. Hamburger yemeyelim, kola içmeyelim ama akaryakıt gönderelim, çelik gönderelim, tel örgü gönderelim. İktidara bir kez daha sesleniyorum, ya ticarete son verin ya da alınganlığınızı bir kenara bırakıp vicdan sahibi insanların sesine kulak verin. Ticareti yaparım, ses çıkaranı da tutuklarım zihniyetiyle yol yürünmez. 28 Şubat sürecinde yaşananların benzeri maalesef bugün yine yaşanıyor. Sizin 28 Şubat’ın mimarlarından sadece bir farkınız var. O zaman kararlar askeri vesayetten mahkemelere giderdi şimdi saraydan mahkemelere gidiyor.”

Reklam Alanı