Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, NTV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündemi değerlendirdi.
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına başlayacak. Çok değişik görüşler var. Nasıl bir zam politikası olacak?” sorusu üzerine Yılmaz, “10 Aralık’ta ilk toplantı yapılacak, en geç aralık sonuna kadar da bu konu netleştirilmiş olacak. Asgari ücret, minimum ücrettir. ‘Bundan daha aşağısı olmaz’ denen bir ücrettir. Bundan daha fazla ücret verenlerin elini kimse tutmuyor. Keşke özel sektörde, başka alanlarda imkanı olan herkes daha fazla verse” ifadelerini kullandı.
Asgari ücrete 2023’te yüzde 100’den fazla, 2024’te ise yüzde 50’ye yakın artış yapıldığını, tarihi bir kararla asgari ücretin vergi dışı tutulduğunu anımsatan Yılmaz, “Sadece asgari ücreti vergi dışı tuttuğumuz için bu yıl yaptığımız vergi harcaması 677 milyar Türk lirası. Gelecek yıl 850 milyar liradan bahsediyoruz. Kişi başına bunun ne anlam ifade ettiğine baktığımızda vazgeçilen gelir vergisi 35 bin 505 lira, damga vergisi 1822 lira. Bu, sadece asgari ücretli değil asgari ücrete kadar tüm gelirlerden kamunun vazgeçtiği vergiler” dedi.
Asgari aylık alan emeklimizle ilgili de mutlaka bir çalışma yapılacaktır diye düşünüyorum
Yılmaz, asgari ücretle ilgili çalışanların ve özel sektörün talepleri doğrultusunda bir rakamın şekilleneceğini söyledi.
“Yılbaşı memur ve emekli çin de zam dönemi. En düşük maaşı alan 3,8 milyon emekli için ilave bir düzenleme olacak mı?” sorusu üzerine Yılmaz, AK Parti’nin asgari emekli ücreti düzenlemesini getirdiğini, şu anda bunun 12 bin 500 lira seviyesinde olduğunu hatırlattı.
En temel kurallarının vatandaşları enflasyona ezdirmemek olduğunu dile getiren Yılmaz, “O kurallar mutlaka çalışacaktır. Bu 12 bin 500 lira asgari tutarla ilgili mutlaka bir değerlendirme yapılacaktır. Genel artışlarla birlikte asgari aylık alan emeklimizle ilgili de mutlaka bir çalışma yapılacaktır diye düşünüyorum ama burada bir kanuni düzenleme gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Kasım ayı enflasyon verisi açıklandı. Bu çerçevede yıl sonu tahmininiz nasıl? İşler, enflasyonla mücadelede arzu edilen seviyede mi gidiyor?” sorusu üzerine Yılmaz, rakamlara bakıldığında Türkiye’nin doğru bir yolda, istikamette ilerlediğinin görüldüğünü söyledi.
Gelecek dönemde de dezenflasyon sürecinin devam edeceğini belirten Yılmaz, “Türkiye, belli bir vade içinde yeniden tek haneli rakamlara ulaşacaktır. Bu tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar kararlı, koordineli bir şekilde ve çok boyutlu politikalarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Sadece para politikası değil maliye politikasıyla, kamuda ve özel sektörde verimliliği, rekabet gücünü artırıcı politikalarla, dönüşümlerle bu programımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, “Özellikle üçüncü çeyrek büyüme verisinin açıklanmasının ardından ‘Türkiye, bir teknik resesyona girdi’ yorumları yapanlar var. Bu görüşe katılmayanlar da var. Bu konuda siz ne söylersiniz?” sorusuna karşılık, “Üçüncü çeyrek verilerinde yüzde 2,1 büyüme sağlandı. 17 çeyrektir kesintisiz büyümemiz devam ediyor. Ana tablomuz budur bizim. Türkiye, eksilerde değil aksine büyüme sürecini devam ettiriyor. İkinci çeyrekte biraz beklentilerin altında oldu ama dördüncü çeyrekle ilgili gördüğümüz öncü göstergelere baktığımızda bir miktar daha toparlanma görüyoruz” cevabını verdi.
Ekonominin büyüme sürecinin dördüncü çeyrekte de devam etmesini beklediklerini anlatan Yılmaz, dünyadaki gelişmelere rağmen Türkiye’nin bu yılın 9 ayında yüzde 3,2 büyüdüğünü, dinamizmini koruduğunu kaydetti.
Geriye dönük yıllıklandırılmış 12 aylık büyümenin ise yüzde 3,6 olduğunu belirten Yılmaz, “Bizim yıl sonu tahminimiz OVP’de yüzde 3,5. Bir miktar aşağı yönlü riskler oluşturdu bu üçüncü çeyrek verisi ama dördüncü çeyrekle bunun belli bir oranda telafi edileceğine inanıyoruz” dedi.
Dezenflasyon sürecini destekleyici bir yaklaşım
“Yeniden değerleme oranı yüzde 43,93 olarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Özellikle motorlu taşıtlar vergisi konusunda Sayın Cumhurbaşkanı’ndan indirim konusunda bir beklenti var. Bu yönde bir adım atılır mı?” sorusuna karşılık Yılmaz, “Cumhurbaşkanlığının bir indirim yetkisi var. İki denge içinde buna bakılacaktır. Bir taraftan kamunun gelir ihtiyacı var, diğer taraftan da dezenflasyon politikasına maliye politikasıyla destek ve sosyal talepleri karşılama boyutu var. Bunların arasında bir değerlendirme yapılacaktır. Belli kararlar alınacaktır. Dezenflasyon sürecini destekleyici bir yaklaşım sergileneceğini düşünüyorum” yanıtını verdi.
“ABD’de ikinci Donald Trump dönemi başlayacak. Bu döneme ilişkin beklentiler nasıl şekilleniyor?” sorusu üzerine Yılmaz, “Çeşitli analizler yapılıyor kabineye alınanların söylemleri, geçmiş birtakım değerlendirmeleri üzerinden. Biz de güzel bir söz var: ‘Taç giyen baş akıllanır’ diye. Sorumluluk üstlendikten sonra bu yönetimin somut icraatlarını, politikalarını görmek lazım” dedi.
Yılmaz,ABD ile ilişkilerde Türkiye’nin olumlu bir dönem, pozitif bir gündem istediğini dile getirdi.
Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana bir ülkeyiz
“Suriye’de, bölgede yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz? Yeniden şekillenen haritayla siyasi çözüm fırsatı ötelendi mi yoksa bu kriz Esad rejimini yeni dinamiklerle masaya yönlendirir mi?” sorusuna karşılık Yılmaz, Suriye’de yaklaşık 13 yıldır süren bir istikrarsızlığın olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bizim buradaki duruşumuz açık ve net. Biz, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana bir ülkeyiz. Suriye’nin istikrarını, huzurunu isteyen bir ülkeyiz. Şu anda gördüğümüz hadise, Suriye’deki rejimle muhalifler arasında yaşanan bir çatışma durumu ve Türkiye olarak bizim buradaki hassasiyetlerimiz şunlar, birincisi biz Suriye’de uzun zamandır istikrar ve huzur istiyoruz. Bunun için Birleşmiş Milletler süreçleri, Astana süreçleri gibi birçok platformda Türkiye, çok yapıcı bir şekilde burada bir konum almış durumda. Yine aylardır biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı’mız Suriye rejimine çağrılar yapıyor, ‘Gelin konuşalım, siyasi bir çözüm üretelim, bu istikrarsızlık bitsin’ diye ama maalesef bu karşılık görmedi. Bunu da hepimiz biliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada da yine Türkiye’nin hassasiyetleri değişmiş değil. Biz Suriye’de tüm unsurları kapsayan, kapsayıcı bir siyasi çözümden yanayız. Bütün mezheplerden, etnik gruplardan, siyasi görüşlerden insanların bir ortak şemsiye altında bir araya geldiği ve huzuru, güveni, birlikte yaşama koşullarını sağladığı bir Suriye istiyoruz.”
Yılmaz, bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanan terör yapılarına karşı Türkiye’nin hiçbir şekilde müsamaha göstermesinin mümkün olmadığını belirterek, terörle mücadeleyi öncelikli mesele olarak gördüklerini ifade etti.
Bu 13 yıllık süreçte Türkiye’ye yönelik göç konusunda yaşananlara işaret eden Yılmaz, “Bizim tabii arzumuz bir siyasi çözümün oluşması, Suriye’ye huzurun, güvenin gelmesi, Türkiye’ye yönelik tehditlerin ortadan kalkması, bir taraftan da uzun süredir Türkiye’de bulunan Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde ülkelerine, topraklarına geri dönmeleri” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, Tel Rıfat’ın terör unsurlarından temizlenme sürecinin önemli olduğunu ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, Tel Rıfat’ın bölgedeki insanların güven ve huzur içinde yaşaması, Türkiye’ye yönelik saldırıların, risklerin düşmesi bakımından çok önemli ve stratejik bir bölge olduğunu vurguladı.
Bu, böyle rastgele bir hadise değil gerçekten gelişmelerle bağlantılı
“MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, kısaca özetlersek Öcalan çıkışı diye başlayan süreç çok önemli bir gündem oluşturdu. Hem o açıklamalar hem de o açıklamalardan bugüne geldiğimiz süreci, yaşananları nasıl değerlendirirsiniz ve bu süreç nereye evrilecek bundan sonraki dönemde?” sorusu üzerine Yılmaz, şu yanıtı verdi:
“Sayın Bahçeli, çok önemli bir siyaset ve devlet adamı, gerçekten ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri, tarihi gelişmeleri analiz ederek, bakarak ülkemizin, milletimizin geleceği açısından bir tutum geliştiriyor. Bunu iyi anlamamız lazım gerçekten. Bu, böyle rastgele bir hadise değil gerçekten gelişmelerle bağlantılı. Bir taraftan bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım oyunların, tehditlerin geliştiğini görüyoruz. Aslında 100 yıl öncesine gittiğimizde de nitelik olarak benzer tabloların bugün de yaşandığını görüyoruz. Yine İsrail’in bölgede oluşturduğu tehditleri, bölgemizin genelinde yaşanan çatışmaları, jeopolitik gerilimleri hep birlikte görüyoruz. Sayın Bahçeli, bu ortam içinde şöyle bir tutum sergiliyor bence, hep söyler bunu doğrusu, ‘Önce ülkem, milletim, sonra partim ve ben’ der. Bu tutumun bir yansıması olarak görüyorum. Burada detaylara takılmadan büyük resmi görmek gerektiğine inanıyorum ben. Büyük resim de terörsüz Türkiye’dir, Türkiye Yüzyılı’nda terörsüz bir Türkiye. Milletimizin bekasının güçlendirilmesi, ülkemize yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması. Burada şunun da altını çizmemiz lazım. Bu, kesinlikle terörle mücadele anlamında farklı yorumlanmamalıdır. Kararlı, güçlü bir şekilde terörle mücadele elbette devam edecektir ama bir taraftan da terörsüz bir Türkiye oluşturma hedefiyle mutlaka çaba sarf edilecektir.”
Sivil siyaset ve terör aynı anda bir araya gelebilecek kavramlar değil
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bazı belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin, temel ilkelerle bakılmasının gerektiğini söyledi.
“Demokrasi ve terör, sivil siyaset ve terör aynı anda bir araya gelebilecek kavramlar değil” diyen Yılmaz, şunları ifade etti:
“Bu, Türkiye’ye özgü bir mesele de değil. Hiçbir demokraside sivil siyasetle terörün, demokratik kurumlarla terör yapılanmalarının iç içe geçmesi söz konusu olamaz. Burada kayyumlarla ilgili yapılan geçici bir tedbirdir. Nihai karar yargıdan çıktığı zaman elbette kişisel bazda yargılarda bulunmak mümkündür. Nihai karar çıkıncaya kadar burada geçici bir tedbir uygulanmaktadır. İşin özü şudur: Terörün olmadığı bir ortamda böyle bir sorun zaten kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Terörün gölgesi demokrasiden çekildiği zaman, terörün sivil siyaset üzerindeki gölgesi kalktığı zaman böyle bir tartışmanın zaten zemini kalmayacaktır. Böyle bir ihtiyaç kalmayacaktır. Dolayısıyla esas olan terörün sivil siyaset üzerindeki gölgesinin kalkması, demokrasinin, sivil siyasetin kendi kuralları içinde işlemesidir. Türkiye, bunu başarmak durumundadır.”
Değişim süreci, ihtiyaç olan her alanı kapsayacaktır
“Bir kabine revizyonu bekleniyor mu?” sorusu üzerine Yılmaz, “Değişim süreci, ihtiyaç olan her alanı kapsayacaktır diye düşünüyorum. Halkımızdaki beklenti, talep neyse AK Parti her zaman buna duyarlılık gösteren bir parti olmuştur. Cumhurbaşkanı’mızın bütün siyasi hayatı en temel aldığı hadise, milletin beklentileridir. Dolayısıyla bu neyi gerektiriyorsa yapılacaktır” yanıtını verdi.
“TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri bitti. Zaman zaman gerginlikler de yaşandı. Sizin açınızdan nasıl geçti?” sorusu üzerine Yılmaz, komisyon görüşmelerine çok önem verdiğini, buradaki tartışmaları çok değerli bulduğunu söyledi.
Usulü uygun ve üslubu doğru olduğu sürece her türlü fikrin tartışılmasının gerektiğine işaret eden Yılmaz, “Birçok milletvekili çok değerli katkılarda bulunuyor ama maalesef Gazi Meclisimize yakışmayan hadiseler de gördük. Özellikle İçişleri Bakanı’mıza yönelik hadiseyi tasvip etmek kesinlikle mümkün değil. Antidemokratik bir tavır. Kaba kuvvetle engelleme çalışması, Meclise hiçbir şekilde uygun olmayan bir yaklaşım” dedi.