Banu Yelkovan Yazdı: Bu tören artık tarihin bir parçası!

0
2

Hürriyet Yazarı Banu Yelkovan, bugünkü köşesindeParis Olimpiyatlarını yazdı.

“Bu töreni bir tiyatro yönetmenine emanet etmek ilk büyük cesaret göstergesiydi. İkincisi de ekibe bir tarihçi, bir romancı, bir senarist ve tiyatro yapımcısı dahil etmek. Üçüncüsü tarihte ilk kez, töreni stadyumdan şehrin içine taşımak oldu.” Çalışmaları büyük gizlilik içinde yürüyen bu küçük ekibin tarihçisi Patrick Boucheron, söze bu şekilde başlıyor.

Sadece Ortaçağ ve Rönesans, özellikle İtalya konusunda akla ilk gelen isim değil, görsel tarih konusunda yetkin biri. Tarih, malum, soyut ve sembolik de bir şey, kentsel ve anıtsal alanları da var ve Boucheron tüm bu konulardaki en yetkin isim.

KELİME OYUNLARI USTASI

Komitede onun yanı sıra senarist Fanny Herrero, tiyatro yapımcısı Damien Gabriac, gösterinin senaryosunu yazan romancı Leila Slimani ve tüm bu şovu sahneye koyan, Fransızların dahi çocuğu, tiyatro yönetmeni Thomas Jolly var. · PATRiCK Boucheron, kelime oyunlarıyla konuşmayı seviyor. Bu kadar entelektüel birinin başka türlü yapması şaşırtıcı olurdu zaten. Sahneye koyma kelimesini, ki Fransızcası ‘mise-en-scene’ Türkçeye de mizansen olarak geçmiştir, sıklıkla, ‘mise-en-seine’, olarak kullanıyor mesela. Okunuşu tamamen aynı. En merak ettiği şeyin, daha önce bütün olarak provası hiç yapılmamış bir gösterinin nasıl ‘akacağını’ görmek olduğunu söylüyor. Buyrun, bir kelime oyunu daha. “Ve tören, nasıl akmış olursa olsun, hatasıyla ve sevabıyla, bir şekilde bitecek ve tarihin parçası olacak” diyor.

ZAMANI TUTAMAZSINIZ

“Şairler dünyayı güzelliğin kurtaracağını düşünürler, ben tarihçiyim ve bunun mümkün olmadığını biliyorum. Bu açılış töreni dünyanın en önemli konusu değil, yazdığımız şeyin sahaya nasıl adapte olacağını şu an ben de bilmiyorum ama bir akışın parçası ve yaşayan bir gösteri olacağı kesin. Yağmur da yağsa, kar da yağsa, durum neyse ona uyum sağlayacak.

HAYAT DURMAYACAK BEĞENMEYEN OLACAK

Hayat durmayacak, beğenenler olacak, beğenmeyenler olacak, üç buçuk saatin sonunda tamamlanacak. Nasıl bir tiyatro oyununa gittiğinizde, ertesi gün onun üzerine konuşursunuz, arkadaşlarınızla paylaşırsınız, bu tören de öyle olacak. Zamanı tutamazsınız, nehri tutamazsınız, tarihi tutamazsınız. Bu tören tarihin bir parçası olacak.”

CANLI BİR PARKURUN PARİS MANZARASININ BİR PARÇASI OLDULAR

Altı kilometrelik bir parkur. Diğer törenlerde olduğu gibi bir stadyumda dönmedi sporcular. İlerleyen canlı bir parkurun, Paris manzarasının parçası olacaklar. “Bu işin merkezinde sporcular olduğunu hiçbir zaman unutmadık” diyor Boucheron. “Biz bir temsil, bir oyun sergilemeye çalışmıyoruz. Sahne bütün hayatları boyunca bugün için çalışan sporcuların olacak ve bu tören aslında dört perdenin sonunda tamamlanacak. Açılış, stadyumda olacak kapanış, Concorde Meydanı’ndaki Paralimpik Oyunların Açılış töreni ve onun kapanışı. Hepsi birbirine eklenecek ve sonunda tek bir hikâye olacak.”

HEPSİNDEN BİR ŞEYLERİ ALDIK BELKİ PEKİN HARİÇ

Bu töreni planlarken ve ilk defa stadyum dışına çıkarırken çok düşünmüşler. Bu kararı verdikten sonra tüm artistik ekip defalarca Seine Nehri üzerinde dolaşıp duran bateaux-mouche’larla nehri gezmişler. Hangi bina, hangi kıyıdan ne kadar görünüyor, hangilerini nasıl kullanıp hangi hikâyeye bağlayabiliriz kararını vermek kolay olmamış. Sonra eski açılış törenlerini izlemişler, “Hepsinden bir şeyler aldık, belki Pekin hariç” diyor. “Bizimki askeri düzende bir geçit töreni değil, bu işi kabul ederken özgür bir şekilde çalışacağıma dair söz aldım. En ufak bir şey dayatılsaydı, bırakırdım” diyor.

KRONOLOJİK AKIŞA GEREK YOK

Siz bu satırları okurken, töreni izlemiş olacaksınız. Biz Boucheron’dan hiç ipucu alamadık, sadece kronolojik bir akış olmadığını öğrenebildik. “Seine Nehri’nin iki yanındaki tarihi binalar da kronolojik olarak sıralanmıyorlar zaten” diyor, “Neden tören öyle olsun? Şurası kesin ki bahsetmemiz gereken her şeyden bahsettik. Napolyon tarihimizin parçasıysa Napolyon törenin de parçası. Ama herkes her şeyi beğenmeyecek. Bu da kesin.”

FARKLILIKLARIMIZI AÇIĞA ÇIKARMAYI HEDEFLEDİK

“Dünya zor zamanlardan geçiyor… Herkes elindekilerle idare ediyor, insanların evde kalması için çok fazla sebep var, korkuyorlar, hiçbir şey yapmak istemiyorlar ama biz tam tersini amaçladık. Ne kadar farklı olursak olalım, farklılıklarımıza rağmen tekrar bir araya gelebileceğimizi, beraber eğlenebileceğimizi göstermek istedik.” Ne güzel bir amaç bu. Siz bu satırları okurken amaca ulaşılıp ulaşılmadığına karar vereceksiniz.

DÜNÜN GARDiYANLARI DEĞiL BUGÜNÜN ANLATICILARIYIZ

Spor ve politika yan yana gelmez diye bir klişe vardır, oysa birbirlerinden hiç uzaklaşmadılar. Özellikle olimpiyat tarihi, dünya siyaset tarihi gibi. Bu tören, Fransızların, tüm klişeleriyle kendilerini ortaya koyacakları, kendileriyle dalga geçecekleri bir tören. “Özellikle başlangıçta peş peşe tüm klişeleri boca ettik ki sonrasında onları aradan çıkarıp, başka bir hikaye anlatabilelim” diyor Boucheron ve ekliyor, “Biz tarihçilerin özellikle gençlere karşı bir sorumluluğu var. Biz onlara nereden geldiğimizi anlatmakla yükümlüyüz. Dünün gardiyanları değil, bugünün anlatıcılarıyız”. Töreni izlediniz mi, beğendiniz mi bilmiyorum. Ama bugün onun hakkında biraz olsun konuştuysanız, sanırım organizasyon komitesi amacına ulaşmış olacak. “Hepimizin aynı fikirde olması, hiçbir konuda mümkün değil. Ama birbirimizin farklı düşüncelerine tolerans göstermek, tartışarak, konuşarak anlaşmaya çalışmak, işte bu mümkün olmalı”. Bence de.

Reklam Alanı