Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail’in devlet değil adeta bir terör örgütü gibi hareket ettiğini belirterek, “Çocukları, kadınları açlıktan korumak için orada yardım bekleyen Filistinlilerin üzerine bomba yağdıran bir devlet olamaz. Bu ancak terör örgütü işidir” dedi.
Çeşitli programlara katılmak için Kastamonu’ya gelen Tunç, ilk olarak Kastamonu Valisi Meftun Dallı’yı makamında ziyaret etti.
Valilikte açıklamada bulunan Tunç, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten beri insanlık suçu işlediğini söyledi.
Bugüne Kadar Uymayan Bir Devlet
“Bu konuda Uluslararası Adalet Divanında İsrail’in Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçisiyle açılan bir dava da söz konusu. Bu davada mahkeme tedbir kararı verdi. Maalesef İsrail bugüne kadar, bir asırdır zaten uluslararası hukuka uymuyor. BM Güvenlik Konseyinin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun ve diğer uluslararası sözleşmeler ve uluslararası kuruluşların kararlarının hiçbirine bugüne kadar uymayan bir devlet.”
İsrail’in saldırılarında 30 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiğini belirten Tunç, şöyle devam etti:
“Bunun yüzde 70’i kadın ve çocuklardan, masumlardan oluşuyor. Filistin’de, Gazze’de hastaneler bombalandı, okullar bombalandı, mülteci kampları bombalandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı, artık bir an önce soykırım, savaş suçu nedeniyle soruşturmayı tamamlayıp oradaki katliamı gerçekleştiren yöneticilerle gerçek kişilerle ilgili dava açmalı. Çok geç kalındı. Uluslararası Adalet Divanında geçtiğimiz günlerde alınan tedbir kararı maalesef uygulanmıyor. İsrail mahkeme kararını tanımıyor. Dünkü katliam da bunu gösteriyor. O nedenle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin acilen toplanması ve bu konuda gereken kararı alması gerekir.”
Türkiye’nin akan kanın durdurulması için bölgede yaptığı girişimlerin devam ettiğini kaydeden Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail bugüne kadar bir devlet olarak hareket etmedi. Adeta bir örgüt gibi hatta bir terör örgütü gibi hareket ediyor. Çocukları, kadınları açlıktan korumak için orada yardım bekleyen Filistinlilerin üzerine bomba yağdıran bir devlet olamaz. Bu ancak terör örgütü işidir. Dolayısıyla insanlık vicdanında İsrail mahkumdur. Uluslararası Adalet Divanının tedbir kararının bir an önce uygulanması ve hayata geçirilmesi, orada bir an önce ateşkesin sağlanması gerekir.”
Bölgede sürekli bir çözümün sağlanması gerektiğini vurgulayan Tunç, “Artık bağımsız Filistin devletinin 1967 sınırları çerçevesinde kurulması vakti çoktan gelmiştir. Biz orada bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, Filistinlilerin hakkının uluslararası arenada korunması çağrısını hep yinelemeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
8. Yargı Paketi hakkında bilgi verdi
TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri süren 8. Yargı Paketi olarak bilinen teklife ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tunç, 43 maddeden oluşan paketin yargı hizmetlerinde etkinliğin artırılmasını amaçladığını ifade etti.
Pakette suç ve terörle etkin mücadele noktasında önemli gördükleri maddeler olduğunu aktaran Tunç, şu bilgileri verdi:
“Yine kişisel verilerin korunması ile ilgili, vatandaşlarımızın özellikle küresel şirketler üzerinden alışveriş noktasında, internet alışverişi, tüm bunlarda tabii ki kişisel verilerin hassasiyetle korunmasını gerektiriyor. Vatandaşlarımızın kişisel verilerinin yurt dışına aktarılması noktasındaki özellikle sorumlulukları belirleyen, o şirketlere veri sorumluluğu ve cezai müeyyidelerini belirleyen önemli düzenlemeler var. Türk Ceza Kanunu’nun hem adi örgütler bakımından hem suç örgütleri bakımından hem de terör örgütleri bakımından 220 ve 314’üncü maddeleri var. O maddelerde ‘Örgüt üyesi olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyen kişi, örgüt üyesi gibi cezalandırılır’ hükmü vardı. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Bu iptal sonrasında yasal düzenlemeyi gerçekleştirmek gerekiyordu. Çünkü burada terörle mücadelede bir rehavetin olmaması lazım. O anlamda TBMM’de milletvekillerimiz de duyarlı davrandılar ve o maddenin bir an önce düzenlenmesiyle ilgili teklifi Genel Kurulun gündemine getirdiler. Orada terör örgütüne üye olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyenlerin cezasını yeniden belirliyoruz. Terörle mücadelede kararlıyız. Terörün her türlüsüyle mücadele noktasında, suç örgütlerinin temizlenmesi noktasındaki kararlığımızı da yasal düzenleme bakımında da uygulama bakımından da sürdürmekte kararlıyız.”
Pakette Anayasa Mahkemesine gitmeden Adalet Bakanlığındaki tazminat komisyonuna başvuruları düzenleyen bir madde olduğunu dile getiren Tunç, “Anayasa Mahkemesinde uzun süren tazminat talepleri yerine, daha kısa yoldan hakkına kavuşması noktasında önemli bir düzenleme. Seçimden sonra da 9. Yargı Paketi’ni gündeme getireceğiz. Orada da yargının hızlandırılmasına yönelik, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya ve suçla mücadeleye yönelik önemli tekliflerimiz, düzenlememiz olacak ve milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız.” ifadelerini kullandı.
Bazı suçlarla ilgili caydırıcılığı arttıracak yeni güncelleme yapmamız gerekiyor
8. Yargı Paketi’nde önemli adımlar atıldığını vurgulayan Tunç, “Suçla etkin mücadele bakımından, para cezasına çevrilen suçlar bakımından, para cezasından hapis cezasına dönüşen suçlarla ilgili caydırıcılığı arttıracak yeni güncelleme yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Adli para cezalarında da bir artırım söz konusu. Usule ilişkin birçok düzenleme var. Kanun yolları, istinaf, itiraz, temyiz yollarında süreler çok karışık. 7-8 günlük, 15 günlük süreler var. Bunda da vatandaşlarımız, avukatlarımız için bir hak kaybına neden olabiliyor. Dolayısıyla burada düzenleme yapıyoruz. Tüm itirazlar, istinaf, temyize başvuruda süre tebliğden itibaren 2 hafta şeklinde düzenleme yapıyoruz. Bazı davalarda tefhim yüze karşı okumayla başlıyordu, onu da kaldırıyoruz. Artık bütün kanun yollarında süreler tebliğden sonra 2 haftadır.”
“Basit yargılama usulüne ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptalleri söz konusuydu. Orada da itiraz yollarında, özellikle hak arama yolunu genişleten, hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına ilişkin itirazların İstinaf Mahkemesine yapılması ile ilgili ve diğer usul konularında da önemli düzenlemeler var. Suç örgütleri ve terör örgütleri ile teröre finansman sağlanmasının önlenmesine yönelik önemli bir düzenleme var. O da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) kayyum tayin edilmesi. Terör örgütleri açısından bu mümkün, ancak süresini uzatıyoruz. Suç örgütleri bakımından da TMSF’nin, terör örgütlerine, suç örgütlerine, çetelere, finansman sağlayan şirketler bakımından ya da mal varlığı bakımından kayyum tayin edilmesi ile ilgili önemli bir düzenlememiz var. Milletvekillerimiz seçim öncesi yorucu bir çalışma ile yargı paketi ile karşı karşıya kaldılar. Onlara da kolaylık diliyorum. İnşallah bu gece yargı paketimiz sonuçlanır, TBMM’deki çalışmalar neticesinde Cumhurbaşkanı’mızın onayı ve Resmi Gazete’de yayımlanması ile yürürlüğe girecektir.”
Türkiye’de seçimler dünyaya örnek şekilde gerçekleşir
Yerel seçimlere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tunç, Türkiye’nin şeffaf bir seçim sistemine sahip olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de seçim güvenliğine ilişkin hiçbir endişe yok. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye’de seçimler dünyaya örnek şekilde gerçekleşir. Gerek sandık kurulları üyeliklerinde, ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları ve ardından Yüksek Seçim Kurulu hem partilerin gözetimi ve denetimindedir hem de yargının gözetimi ve denetimindedir.” ifadelerini kullandı.
“Tarafsız ve bağımsız yargı gözetiminde gerçekleşir seçimler. Kimin nerede oy kullanacağı internette yayınlanır. Herkes sandığında oy kullanacakları görür. Seçim sonrasında bütün tutanaklar ysk.gov.tr’de yayınlanır. Dünyada bu kadar şeffaf bir seçim yapan belki ikinci bir ülke yoktur. Onun için Türkiye’nin seçimleri örnek seçimlerdir. Dolasıyla seçim güvenliği bakımından gerek güvenlik güçlerimizin aldığı tedbirler, yargımızın da, Yüksek Seçim Kurulumuzun da aldığı tedbirler vardır. Aylar öncesinde bu tedbirler alınmıştır. Hiçbir sorun olmadan bu sürecin gerçekleşeceğine inanıyoruz. Tabii adaylıklara yönelik itirazlar söz konusu. Bu itirazlar ilgili İlçe Seçim Kurullarının vermiş olduğu kararlar, İl Seçim Kurulları tarafından denetlenir. Orada da bir hata varsa, Yüksek Seçim Kurullarına gider. Yüksek Seçim Kurulunun da vereceği karar da kesin olur ve bu şekilde hak kayıplarına neden olmadan süreç devam eder.”