MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
İlker Başbuğ’un darbe imasına tepki gösteren Bahçeli, “Darbeler arasında mukayese yapmak ya bilgisizliğin ya da bilip de asıl hedefi perdeleyen mahzurlu bir mizacın eseridir. İlker Başbuğ’un açıklaması her cepheden sorunludur. Erken seçim ve 27 Mayıs sözleri tam bir gaflet ve garabet” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemlere ilişkin de, “Yasal yollardan rektör atanmıştır, konu kapanmıştır” diye konuştu.
Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:
“TÜRKİYE’Yİ KAMPLAŞMA GİRBADINA SÜRÜKLEMEK İSTEYENLER KAMPANYALARINA HIZ VERDİ”
“Türkiye’yi çok tehlikeli bir tartışma ve kamplaşma girdabına sürüklemek maksadıyla el ovuşturan, hava koklayan, fırsat kollayan menhus emeller ve karanlık çevreler son günlerde tahrik kampanyalarına hız vermişlerdir.
Ülkemizin sinir uçlarını tahriş ve tahrip etmek niyetiyle müsait ortam yoklayan mihrakların iç barış ve toplumsal huzurumuzu kirli bir senaryo çerçevesinde bozma teşebbüsleri ne gözlerden ne de dikkatlerden kaçmıştır.
Kaos failleriyle kargaşa figüranları son kozlarını oynamak için tekrar nifak sahnesine çıkmışlardır.
Bu kapsamda tezahür eden vahim gerçekler tüm çarpıcılığıyla ortadadır.
Aziz milletimizin milli ve manevi hassasiyetleriyle ters düşmüş kör ideolojiler ve köhne siyasi kesimler emperyalizmin kurşun askerliğine soyunmuşlardır.
“BAŞÖRTÜSÜ NEFRETİ İLKEL VE İLKESİZ BİR ANLAYIŞIN GÖSTERGESİ”
Başörtüsü meselesinin mutabakatla çözülmesini hala kabullenemeyen, bir türlü hazmedemeyen çorak ve çürük siyasi zihniyetlerin inanç ve insan haklarına tahammülsüzlükleri maalesef yeniden nüksetmiştir.
Adaleti kıyafette arayan, ahlakı şekilde araştıran, üstelik insani haslet ve imani haysiyetle açıktan çatışan zorbaların başörtüsü nefretleri ilkel ve ilkesiz bir anlayışın göstergesidir.
Nitekim demokrasi ve özgürlük istismarının kaldıracıyla güç bela ayakta duran ayıplı siyaset temsilcileri zillet ve rezalet çukuruna artık iyice gömülmüşlerdir.
Türk milleti mayaları ve meşrepleri lekeli güruhun gizil ve gizli amaçlarını ferasetle tefrik ve tespit etmiştir.
Başörtüsü üzerinden kutuplaşma dinamiklerini harekete geçirmeyi planlayan faşist ve faziletsiz simalara elbette müsaade edilmeyecek, her zamanki gibi oyunları isabetle bozulacaktır.
“CHP NETLEŞMELİ”
Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi nerede durduğunu netleştirmeli, dürüst ve pürüzsüz hareket edecek siyasi erdemi gösterebilmelidir.
Çünkü CHP’nin olduğu her yerde hizip, husumet ve huzursuzluk vaki bir çarpıklık olarak belirginlik kazanmaktadır.
Zillet ittifakının söylemleri, siyaset metotları, kamuoyuyla ilişkileri ve irtibat kanalları sakat ve sancılıdır.
Bunların medyaya yuvalanmış çıkarcı yandaşları da Türkiye’nin kazanımlarını, diriliş ve yükseliş çabalarını karalamak ve kötü göstermek için faaliyet halindedir.
“TÜRK GENÇLİĞİ UYANIK OLMALI”
Hiç kimse sokakların karanlığından ikbal ve istikbal beklememelidir.
Bilhassa Türk gençliği terör örgütlerinin kışkırtmalarına kapılmamalı, temennim odur ki uyanık olmalıdır.
Bir süredir Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Rektör’le ilgili suni itiraz ve organize tepkiler gündemdedir.
Kanuna uygun bir atamaya terör yöntemleriyle karşı çıkmak, bu vesileyle Boğaziçi Üniversite’sinden bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplodur.
“ATEŞLE OYNAMAKTIR”
CHP’nin, İP’in, HDP’nin provoke ettiği, PKK, MLKP, DHKP-C’nin alevlendirdiği protestoları bir sokak hareketine dönüştürme ısrarları ateşle oynamaktır.
Yazılı ve görsel medya vasıtasıyla gerilimi tırmandıranlar, darbe imalarını örtbas etmeye çalışanlar, hatta mezkur Rektör atama yöntemini tenkit edenler, Allah muhafaza, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü başarılı olsaydı durumlarının ya da konumlarının ne olacağını, ülkemizin ne hallere düşeceğini sorgulama zahmetine hiç niyet etmişler midir?
Bunun yanı sıra kahraman Türk polisine katil demek şerefsiz bir iftiradır ve bu iftiranın taraflarının öğrenci olması imkansızdır.
Gerçekten de gözaltına alınan 17 kişi arasında sadece 2 kişinin bahse konu üniversitenin öğrencisi olması her şeyi gözler önüne sermektedir.
“ÖĞRENCİ KILIKLI BÖLÜCÜLER”
Boğaziçi Üniversitesi’ne meşru ve hukuken geçerli bir Rektör atamasını gerekçe olarak gösterip Türkiye’nin boğazını sıkmak isteyenler terörizmin piyonları, öğrenci kılıklı bölücülerdir.
CHP’nin İstanbul İl Başkanıyla Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bölücü ve yıkıcı odakların mihmandarı olmaları kepazeliktir ve fiilleri Cumhuriyet Savcılarının görev alanına girmektedir.
Darbe imaları, erken seçim dayatmaları, ekonomik sorunlardan siyasal sonuç elde etme gayretleri ortadayken, bunun üstüne üniversitelerde öğrenci olaylarının fitilini tutuşturma arayışları vatana ihanettir.
Geçmişte pek çok defa yaşandığı üzere, üniversitelerde çıkan olayların siyasal bir hüviyet kazanması, ardından da iç ve dış çıkar gruplarının güdümüne girmesi ağır bedellere, öngörülemeyecek hadiselere neden olabilecektir.
Muhataplarını ikaz ediyorum; 1980 öncesi yarım kalmış bir mücadeleyi bir vesileyle tamamlamaya hiç kimse tevessül etmemelidir.
Boğaziçi Üniversitesi’ne yasal yollardan Rektör atanmış ve konu kapanmıştır.
Buna tahammül edemeyenlerin şanslarını fazla zorlamamaları, anarjist projelere kapılmamaları hassaten tavsiyemdir.
Milliyetçi Hareket Partisi üstünlerin ve elitlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne inanmaktadır.
Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
Türkiye’de sokak hukuku yoktur, zillet hukuku yoktur, taviz hukuku yoktur, teslimiyet hukuku yoktur, var diyenler hukuk ve millet önünde menfur eylemlerinin sonuçlarına muhakkak surette katlanacaklardır.”