O, 57 yıllık ömrüne bir ulusun yeniden doğuşunu sığdırdı. Hasta yatağında bile Türkiye’yi düşünüyordu.
Mustafa Kemal Atatürk, tedavi için gitti 27 Mayıs 1938’de İstanbul’a. Sirozdan ciğerleri iyice yorulmuştu, dinlenmesi gerekiyordu. Bir süre çok sevdiği Savarona yatında kaldı.
Rahatsızlıkları artınca Dolmabahçe’ye geçti. Gün geçtikçe hastalığı ilerledi, ateşi oldukça yükseldi. Artık Dolmabahçe’den bile ayrılamıyordu. 26 Eylül’de komaya girdi. Bu ilk koması olacaktı. Vasiyetini de çoktan hazırlatmıştı.
CUMHURİYET’İN 15. YIL DÖNÜMÜNE KATILMAYI ÇOK ARZULAMIŞ
Servetinin büyük bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bölüştürülmesini istedi. Küçük bir miktar da ailesi ve yakınlarına ayırdı. Atatürk, Cumhuriyet’in 15’inci yıl dönümüne katılmayı çok istiyordu.
Tarihçi yazar Koray Şerbetçi, “Ankara’ya gitmek istiyordu, hatta kıyafetlerini bile seçmişti. 15’inci yılda törenlerde muhakkak orada olalım diyordu. Doktorları değil Ankara’ya gitmek, yatağından çıkmasını bile kabul etmiyorlardı” dedi.
O gün yatağında hasta yatarken gençler bir vapurla Dolmabahçe’nin önüne gitti. Onuncu Yıl Marşı’nı okuyarak Ata’yı selamladılar. Atatürk yanındakilerin yardımı ile pencereye yürüdü.
ENGİNAR YEMEĞİ İSTEDİ
Yanındakiler Atatürk’ün ilk kez o gün ağladığını gördü. Son 10 gününü yarı uyur, yarı uyanık vaziyette geçirdi.
Canı enginar yemeği istedi. Fakat o zaman İstanbul’da enginar bulunamadığından Hatay’dan istendi. Enginarlar geldiğinde Atatürk derin bir uykuya daldı, yemek kısmet olmadı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de saat 9’u 5 geçe hayata gözlerini kapadı…