Takvimler31 Mayıs’ı gösteriyordu.
“Twitter’da biraz dolaşalım bakalım. Neler dönmüş? Neler olmuş?” dedim.
Hay demez olaydım!
O birazcık dolaşmanın ardından…
Ben artık eski ben değilim.
İŞTE AHMET HAKAN’IN YAZISI
31 Mayıs’tan sonra bendeki vaziyet-i umumiye aşağı yukarı şöyle:
Ne zaman azıcık dalgınlaşıp kendimle baş başa kalsam…
Bebek sahilindeki iğrençlik geliyor gözümün önüne.
Bu görüntü zihnimi öyle bir kirletti ki.
Üç kutu şampuanla yıkasam kâr etmez.
Ne zaman herhangi bir işe konsantre olmaya çalışsam…
Akli dengesi bozuk adamın çırılçıplak görüntüsü, fırlıyor bir yerlerden.
Gözlerimi kapatıp kafamı yirmi yedi kez sallasam da nafile.
Gitmiyor, kaybolmuyor o iğrençlik.
Ne zaman güneşi batırmak üzere bir yere otursam…
Galata Kulesi’nin etrafında kendini yakmaya çalışan adamın görüntüsüne maruz kalıyorum.