Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ,bugünkü köşesinde Suudi rejiminden bahsetti.
Amerikancı bir rejimdir Suudi rejimi. Baştan sona Amerikancı. Amerika da bu rejimden hiç şikâyetçi değildir. Bu rejimin uygulamalarına, bu rejimin şeriatçılığına falan hiç takılmaz Amerika.
Dünyadaki egemen sistemi hiç rahatsız etmez Suudi rejimi. Çünkü sonsuz uyumludur egemen sistemle. İtiraz etmez. Sesini çıkarmaz. Ne sesini çıkarması? Ses çıkaranlardan bile rahatsız olur.
– Aşırı tutucu bir rejimdir Suudi rejimi. Gericidir. Geleneksel bir gericiliktir gericiliği. Dinle kurduğu bağlantı da tamamen gelenekseldir. İçinde pek şuur barındırmayan bir gelenek.
– Geleneksel tutuculuğunu yumuşatmaya çalışıyor şimdi Suudi rejimi. Radikal bir modernleşme anlayışıyla yapmıyor bunu, geleneksel tutuculuğunu biraz gevşeterek yapıyor.
– Riyad’ın açılıp saçılmasına çok da anlam yüklememek lazım yani. Mantık, sistem, zihin değişmez orada. Görüntü değişir sadece. Zaten değiştirmeye çalıştıkları da sadece görüntüdür.
GURUR VE NEFRET
Riyad’da olup bitenlerden dolayı…
Atatürk için tek yürek olmaya çabalayan Türk vatandaşlarının bu içtenlikli yaklaşımlarını ayakta alkışladım.
Taraftarlar, Riyad’dan dönen futbol takımlarını karşılamak için İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na akın etmişti.
Gurur duydum vatandaşlarımızın yaklaşımlarından.
Şu tiplerdense sonsuz nefret ettim:
– “Buradan nasıl bir toplumsal ikilik çıkarırız acaba” diye yanıp tutuşanlardan nefret ettim.
– “Arap, bedevi” falan gibi kelimeleri yan yana getirerek ırkçılık yapanlardan nefret ettim.
– Hazır yangın varken Atatürk üzerinden biraz çıkar elde edelim diyen istismarcılardan nefret ettim.
– “Yerel seçimde Atatürk rüzgârı bize seçim kazandırır” diye hareket eden siyasetçilerden nefret ettim.
– “Kabe, Mekke, Medine, şeriat” gibi kelimeler üzerinden değerlere hücum edenlerden nefret ettim.
TÜRK SİNEMASI İÇİN 2006 SÜPER YILMIŞ
2006 yılının Altın Portakal’ı Zeki Demirkubuz / Nuri Bilge Ceylan kavgasıyla yeniden hatırlandı.
2006’da Altın Portakal’da yarışan üç filmi sıralıyorum:
– BİR: Nuri Bilge Ceylan’ın “İKLİMLER” isimli muhteşem filmi.
– İKİ: İzlediğinizde yumruk yemiş gibi olduğunuz Zeki Demirkubuz’un başyapıtlarından biri “KADER”.
*
– ÜÇ: Türk sinemasına yeni bir soluk getiren ve benim pek beğendim “TAKVA”.
Usta yönetmenlerimiz.
Bize kavgayla gelmeyin. Bize yine “İklimler”, “Kader”, “Takva” gibi filmlerle gelin.
NİHAİ HÜKÜM
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü açıklamasındaki şu iki cümleyle tam bir mutabakat içindeyim:
*
– BİRİNCİ CÜMLE: Nihai hüküm 29 Ekim 1923 tarihinde verilmiştir, bu karardan geri dönüş diye bir şey söz konusu değildir.
– İKİNCİ CÜMLE: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ortak değeri, onur simgesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet banisidir.
ÇİN KESTANESİ NASIL ANLAŞILIR
Çin kestanesi sarmış her tarafı.
Gayet albenili bir görünüme sahip olan bu kestaneler, aslında hayvan yemi olarak kullanılıyormuş. İçinde toksik maddeler barındırıyor ve zehirlenmelere bile yol açabiliyormuş.
*
Çin kestanesini nasıl anlarız?
Şöyle:
İriyse, bombeli bir görünüme sahipse, pişince bir türlü yumuşamıyorsa, piştikten sonra bile sert kalıyor ve kolayca soyulmuyorsa, kabuğu aşırı koyuysa, tepe kısmı genişse, pişerken beyaz köpükler çıkarıyorsa…
Bilin ki o kestane Çin kestanesidir.
DESTEKLEMEZMİŞ
Ahmet Davutoğlu, “Şimdi olsa Kılıçdaroğlu’nu desteklemezdim” demiş.
Kendisine şöyle seslenmek isterim:
Desteklemesen de fark etmezdi. Çünkü Kılıçdaroğlu’na yararın binde üç bile olmadı.
AKM’NİN ÜST KATINDA BİR İSTANBUL RESTORANI
– Benim açımdan yılın son keşfi oldu bu restoran. Adı “BİZ”. Daha doğrusu “BİZ İSTANBUL”.
– Osmanlı’dan kalma padişah yemekleri de var restoranda İstanbul’un meşhur sokak lezzetleri de.
– Şöyle bir şey yani: Şıklıktan kırılan bir mekânda hünkâr beğendiyle ıslak hamburgerin buluşması.
– Şahane terası tarihi yarımadayı da görüyor boğaz köprülerini de. Yaz ayları için biçilmiş kaftan.
HEM PKK TERÖRÜNE HEM İSRAİL TERÖRÜNE KARŞI YÜRÜMEK
Bu sabah saat 8.30’da Galata Köprüsü’nde yürüyüş yapılacak.
*
İki teröre aynı anda itiraz edenlerin buluştuğu bir yürüyüş olacak bu.
PKK terörü de lanetlenecek yürüyüşte İsrail terörü de.
*
Gönlüm Milli İrade Platformu’nun düzenlediği Galata Köprüsü’ndeki bu büyük yürüyüşün tam göbeğindedir.
BİR RİNDMEŞREBİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ
“Türkiye’nin en rindmeşrep adamı kimdir” diye sorulursa vereceğim cevap şu olur:
Hüsrev Hatemi Hoca’dır.
*
Necip Fazıl Ödülleri’nde Hüsrev Hatemi’ye “Saygı” ödülü verilmesi, bir rindmeşrebin ödüllendirilmesidir, sadece bu açıdan bile çok anlamlıdır.
*
Hüsrev Hatemi’ye bin selam, kendisini unutmayan jüriye de bin saygı.
HERKESE HUZURLU VE MUSMUTLU YILLAR DiLiYORUM
