Abdülkadir Selvi Yazdı: Santa Maria Kilisesi’ne saldırının arkasındaki plan

0
0

Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü köşesinde Santa Maria Kilisesine yapılan saldırıyı değerlendirdi.

KRİTİK bir dönemden geçiyoruz. Aynen yaz mevsimi, kış mevsimi gibi bizim bir de provokasyon mevsimimiz var. Yaşadığımız son olaylara bakınca provokasyon mevsiminin açıldığını görüyoruz. Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde yapılan saldırıyı kast ediyorum.

Bir yönüyle ‘27 Nisan e-Muhtırası’nın verildiği, Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, Cumhurbaşkanlığı seçimini engellemek için 367 kararının çıktığı günlere benziyor. Bir yönüyle de Türkiye’yi 28 Şubat sürecine sürükleyen provokasyonların gerçekleştiği olayları hatırlatıyor.

KOKTEYL PROVOKASYON PLANI

Belli ki sadece 28 Şubat planını devreye sokmamışlar. O planın bayatlaması üzerine 2006-2007’deki kiliselere, rahiplere, gayri müslim vatandaşlarımıza yönelik suikastlerin yaşandığı oyunları da devreye sokmuşlar. Hiçbir savaş bir öncekinin benzeri değildir ilkesinden hareket edip, bir ondan bir bundan kokteyl bir provokasyon planı hazırlamışlar.

TETİĞİ ÇEKTİRENLER

Bu olaylarda tetikçiler önemli. Ama onlardan daha önemli bir nokta var;  o da o tetiği çektirenlerin kimler olduğu ve bu tür suikastlerden ne bekledikleri. Yani asıl o tetiği çekenlerin arkasındaki güçler önemli.

1- NEDEN KİLİSE

Suikast için Santa Maria Kilise’nin seçilmesi Hıristiyan Batı dünyasına mesaj verilmesi açısından anlamlı.

2- PROFESYONELLER

Suikastçiler oldukça profesyonel. Çok rahat tavırlarla kiliseye geliyorlar. Belli ki önceden bir keşif yapmışlar. Kiliseyi ve ayin saatini çok iyi biliyorlar.

3- KAFASINA ATEŞ EDİYORLAR

Takip ettikleri şahıs Tuncer Cihan’ın arkasından kiliseye giriyorlar. O sırada kar maskelerini yüzlerini kaplayacak şekilde indiriyorlar. Hedef şahsın ölmesi için doğrudan kafasına ateş ediyorlar.

4- PANİK BELİRTİSİ YOK

Kilisede cinayet işledikten sonra en ufak bir panik belirtisi göstermeden karşıdaki bir hedefe de ateş ediyorlar. Tetikçi çıkış kapısına yöneliyor sonra geri dönüyor, vurduğu Tuncer Cihan isimli şahsın tam karşısındaki bir kişiye ateş ediyor, kapıdan çıkmadan önce yine aynı şahsa doğru tekrar ateş ediyor.

5- YÜRÜYEREK ÇIKIYORLAR

Bu sırada hem tetikçi hem yanındaki şahıs çok sakinler. İnsanlar manavdan elma alırken bile böyle rahat hareket edemezler. Belli ki profesyoneller. Kiliseye geldikleri gibi suikastten sonra da yürüyerek çıkıyorlar. Belli ki onları orada bekleyen birileri var. Daha sonra onların yardımı ile oradan uzaklaşıyorlar.

RAHİP SANTORO CİNAYETİ

Santa Maria Kilisesi’ndeki suikast bir yönüyle 5 Nisan 2006 tarihinde Trabzon’da işlenen Rahip Santoro cinayetine benziyor.

Rahip Santoro’yu öldüren Oğuzhan Akdin 18 yaşın altındaydı. Zaten bu tür cinayetleri az ceza alması için ya akli dengesi yerinde olmayan kişilere işletirler ya da 18 yaşın altındaki gençlere…

DİNK SUİKASTİ

Rahip Santoro’yu kilisenin içinde döven şahıs ise Yasin Hayal’di. Ondan sonra öldürüldü. Peki Yasin Hayal nerede karşımıza çıktı? 19 Ocak 2007 tarihinde işlenen Hrant Dink suikastinin azmettiricisi olarak. Yasin HayalOgün Samast’ı azmettiren şahıs olarak yargılanıp müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Demek ki bu işlerin arkasındaki azmettiriciler önemli.

MALATYA ZİRVE

Bu saldırı bir yönüyle Malatya Zirve Yayınevi katliamını andırıyor. Biri Alman ikisi Türk üç kişi bıçaklanarak öldürülmüştü. 18 Nisan 2007 tarihinde işlenen Zirve Yayınevi katliamının FETÖ tarafından organize edildiği, sahte belgeler ve yalancı gizli tanıklarla araçsal hale getirildiği ortaya çıkmıştı.

AMAÇ NEYDi

Bu suikastlerin tek tek tarihlerini verdim. Çünkü bunlar aynı zincirin halkalarıydı. Hrant  Dink suikastı, Zirve Yayınevi katliamı ve Rahip Santoro cinayeti bize bir şey öğretti: Bunlar FETÖ tarafından Hıristiyan Batı dünyasının desteğini sağlamak için, Batı’ya mesaj vermek üzere organize edilmiş suikastlerdi.

KİLİSE SEÇİLMİŞ

Santa Maria Kilisesi’ndeki suikast de hiç şüpheniz olmasın ki Hıristiyan Batı dünyasına mesaj vermek üzere hazırlanmış, adrese teslim bir provokasyondur. Yoksa iki profesyonel tetikçi o şahsı kiliseye girdiğinde değil, tam da ayin sırasında kameraların suikast görüntülerini anbean kaydedeceği bir mekânda değil, sokağın kuytu bir köşesinde de işleyebilirlerdi. Ama o sıradan bir cinayet olurdu. Amaç gerçekleşmezdi.

ANITKABİR, CAMİ, KİLİSE

Yerel seçimlere giderken provokasyon mevsiminin açıldığı belli oldu. 28 Şubat sürecinde İngiliz aparatı olarak görev yapan Hizb ut-Tahrir tekrar sahneye sürüldü. Hizb ut-Tahrir’ci şahıs Anıtkabir’de şeriat çağrısı yaptı. 28 Şubat öncesi meczupların eylem yaptığı Anıtkabir, bir kez daha Atatürkçü kesimleri tahrik edecek bir mekân olarak seçilmişti.

FATİH CAMİİ

İstanbul’da Fatih Camisi’nin imamını bıçaklayan şahsın bu saldırıdan önce başka camileri de gezip keşif yaptığı tesit edildi. İstanbul’un simge camilerinden olan Fatih Camii’nin seçilmesi ise tesadüf değildi.

KELİME-İ TEVHİD BAYRAĞI

Gazze’ye destek için düzenlenen mitingden dönen İsmail Aytemiz isimli vatandaşımızın elindeki Kelime-i Tevhid bayrağı nedeniyle saldırıya uğraması da yine fay hatlarını harekete geçirmeye yönelik saldırılardan biriydi.

MOSSAD NE İSTEDİ

Her şeyi anlarım ama bir şeyi anlamam; Mossad casuslarına yönelik operasyonda yakalananlardan ne çıktı? Mossad bunlardan Süleymaniye ve Taksim camilerinin görüntülerini istemiş. Mossad imana gelip Müslüman olmayacağına göre cami görüntülerini neden ister?

Bir süre önce İstanbul’da gerçekleştirilen DEAŞ operasyonunda yakalananların kiliselere ve sinagoglara yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları tespit edilmişti. Demek ki iş bölümü yapmışlar. Mossad camilere, DEAŞ kilise ve sinagoglara yapılacak saldırılar için görevlendirilmiş. Ama patronları aynı.

Birilerinin planı bu ama kiliseye saldırıda bulunanların yakalanması ile Türkiye’ye kurulan bir tuzak daha akamete uğratılmış oldu.

Reklam Alanı