Hürriyet Yazarı Nedim Şener , bugünkü köşesinde FETÖ’yü anlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen’in ölümü sonrası tek bir kişinin liderliği yerine “İcra Heyeti” modeliyle yönetim kararı alan FETÖ, 5 Kasım’daki ABD seçimleri sonrası büyük bir sarsıntı yaşıyor.
1990’lı yıllardan beri Bill Clinton başta olmak üzere hep Demokrat Parti adaylarını desteklemiş, hatta kampanyalarına milyonlarca dolar bağış yapmış olan FETÖ’cüler Cumhuriyetçi aday Trump’ın seçilmesi sonrası panikledi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “ABD ile problemimiz bir PKK konusu, ikincisi ise FETÖ’nün karargâhına ev sahipliği yapması” şeklindeki sözleri şunu ortaya koyuyor; Türkiye, ikinci Trump döneminde de ABD’nin PKK’ya verdiği desteği kesmesi ve hukuken iadesini istediği FETÖ mensuplarının Türkiye’ye gönderilmesi talebinde ısrarlı olacak.
ABD’DEN 227 FETÖ’CÜ İSTENİYOR
Biden döneminde rahat yaşayan FETÖ’cüler, Trump’ın seçilmesiyle, bir kısmı “İcra Heyeti”nde yer alan örgütün ABD’deki kurmay kadro ve yöneticilerinin Türkiye’ye iade edileceği korkusu yaşıyorlar. Nitekim Türkiye, ABD’den 227 FETÖ yöneticisinin iadesini talep etti. Bunun yanında örgüte “üye” şeklinde bağlı olanların da sınır dışı edilmesi korkusu hâlâ canlı. Ayrıca, örgütün özellikle firari mahrem imamlarının ve firari asker, hâkim, savcı, polis ile firari kamu görevlilerinin hukuki durumları, örgütün mali yapısına yönelik FBI (Federal Soruşturma Bürosu) tarafından yakın zamanda başlatılan federal çaptaki incelemeleri, ABD’de örgütün ana faaliyet konusu olan Charter School’ların Trump döneminde ne olacağı ve kamulaştırılması, örgütün ABD’deki mülklerine el konulması FETÖ içindeki tedirginlik konuları.
FETÖ’NÜN İKİLİ TAKTİĞİ
FETÖ’cüler 5 Kasım’da ABD seçimlerine giderken Demokratların adayı Kamala Harris’in kazanacağına kesin gözüyle bakıyorlardı. Bununla birlikte hem Demokratlara hem de Cumhuriyetçilere eşit mesafede durma görüntüsü vermeye çalışan, ABD vatandaşı olup “Freedom” soyadını alan FETÖ elebaşı Gülen’in manevi oğlu Enes Kanter Cumhuriyetçilerin kampanyalarında boy gösterdi.
Yani FETÖ’cüler bir yandan açık biçimde kazanacağını düşündükleri Demokrat aday Harris’i desteklediler diğer yandan ABD vatandaşı olan NBA’de de basketbol kariyeri olan Enes Kanter’i Cumhuriyetçilere desteklemeye yönlendirerek ikili taktik uyguladılar.
ABD’de tanınan ünlü bir basketbolcu olmasından dolayı Demokrat Harris kazansa bile başına bir şey gelmeyeceğini düşündükleri için Enes Kanter’i Cumhuriyetçilerin kampanyalarını desteklemeye yönlendirdiler. Böylece seçimi kim kazanırsa kazansın FETÖ’cüler kaybetmemiş olacaktı. Enes Kanter, Cumhuriyetçilere yakın görünmek için kampanya sürecinde FETÖ’cülerin aksine Trump’ın göçmen karşıtı politikalarını desteklediğini açıklarken, 2028 seçimlerinde Cumhuriyetçi partiden aday olmak istediğini bile açıkladı. FETÖ’cüler taktik gereği Kanter’in açıklamalarına kampanya sürecinde tepki göstermediler. Harris’in kazanacağından emindiler ama düşük ihtimal gördükleri Trump seçimi kazandı. Trump’ın bunun hesabını soracağı korkusu yaşayan örgüt mensupları, Trump karşıtı sosyal medya paylaşımlarını hızla sildiler. Bazıları ise ABD’den Avrupa ülkelerine gideceklerini sosyal medyada paylaşmayı başladı.
ÖRGÜTÜN ‘İMAJINI’ BOZACAK
Tam bu arada Trump’ın, seçim zaferini kutlamak için malikanesinde düzenlediği davete FETÖ’cü Enes Kanter’i de davet etmesi ve sonrasında samimi poz vermesi örgüt üyeleri arasında büyük bir tartışmaya ve çatlağa sebep oldu.
Bazı FETÖ’cüler, Trump’ın özellikle Avrupalı siyasetçiler tarafından sevilmeyen bir kişi olması ve Enes Kanter’in ırkçı -göçmen karşıtı Trump’la yakın durmasının kendisine ve örgütün imajına zarar vereceği için itiraz etti. Bazı FETÖ mensupları ise Kanter’in Trump’ın davetine katılmasını “kendini kurtarma çabası” olarak yorumladı. Çünkü Trump’ın Türkiye ile anlaşıp örgüt yönetici ve üyelerini teslim edeceği veya sınır dışı edeceğini düşünenlerin sayısı hayli fazla. Kimi örgüt üyeleri ise “bireysel tercihidir saygı duyulmalı” yaklaşımı sergiledi.
KARAR BİREYSEL DEĞİL ÖRGÜTSEL
Tartışma ve eleştiriler büyüyünce Enes Kanter, örgüt üyelerinin sosyal medya üzerinden görüntülü cevap verdi. Cumhuriyetçilerin kampanyalarını desteklemesinin de Trump’ın davetine katılmasının da “bireysel” değil “örgütsel” karar olduğunu şöyle itiraf etti:
“…Kardeşlerim, yaptığım bazı şeyleri, aldığım bazı kararları, attığım birçok adımı, paylaştığım şeyleri ve görüştüğüm bazı insanlar şu an sizlere anlamsız, gereksiz, ters, hatta şu ana kadar görüp, öğrendiğimiz düsturlara ters bile gelebilir.
Bunların hepsi zamanında gerekli yer ile istişaresi edildi, kararlar verildi, yol çizildi. Belki buradan hepinize bazı bildiğim meseleleri ve olacağını bildiğim olayları anlatamıyor olabilirim ama sadece bana güvenip, destek çıkıp ve dua etmenizi istiyorum. …Böyle de devam edecek. Sizden ricam yapılacak olanlar sizlere ters bile gelse dualarınızı eksik etmemeniz. Allah’ın izniyle zaten zamanı geldiğinde aradan çekilip o kutsal meşaleyi küçük Yavuzlara vereceğiz.”
‘RENKLENDİRME’YLE TRUMP KADROSUNA GİRECEK
Enes Kanter’in Trump’ın davetine katılmasının ve Cumhuriyetçilere yakın görünmesinin istişare edildiğini, karar verildiğini ve yol çizildiğini itiraf etmesi ve FETÖ üyelerine bildiği olayları anlatmayacağını söyleyerek örgüt içi gizliliğe riayet etmesi tam bir mankurt bir FETÖ mensubu olduğunu gösteriyor.
Son X paylaşımında “Önümüzdeki dönemde Trump’la çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum” diyen Kanter’in, örgüt üyelerine “Sizdan ricam yapılacak olanlar sizlere ters bile gelse dualarınızı eksik etmeyin” demesi, FETÖ’nün “Renklendirme” taktiği gereği ne gerekiyorsa yaparak Trump ekibinde yer almaya çalışacağını gösteriyor.