Ana Sayfa Meclis Gündem Hatimoğulları: DEM Parti zaten bir Türkiye partisi!

Hatimoğulları: DEM Parti zaten bir Türkiye partisi!

0
2

DEM Parti Eşgenel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kadına yönelik suçlarda cezasızlığın ve iktidarın politikalarının erkeklere cesaret verdiğine dikkat çekti. Hatimoğulları Bahçeli’ye de yanıt verdi.

 Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları partisinin grup toplantısında konuştu.

Türkiye’nin kendi içindeki soruları kendisinin çözmesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, “Bu ülkeyi halklar arasındaki ayrım böler. Bizler diyoruz ki, Türkiye’de halkların bir arada ortak bir yaşam umudu var ve biz DEM Parti olarak Türkiye’de halkların eşit ve kardeşçe yaşaması için çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

MÜZAKERE VE DİYALOĞA AÇIĞIZ

Yeni anayasa tartışmalarına ilişkin mesajlar da veren Hatimoğulları, hem iktidara hem muhalefete sorular yöneltirken anayasa için yapılması gereken ‘yol temizliğinden’ bahsetti:

“AKP ve ortakları bu tablonun neresinde? Ana muhalefet partisinin bu sorunun çözümüne yönelik nasıl bir politikası var bunu kamuoyuna açıklamak zorundalar. DEM Parti olarak biz onurlu barış istiyoruz. Onurlu barışın tesis edilmesi için ödenecek her türlü bedeli ödemeye, müzakereye ve diyaloğa hazırız. Çözüme dair bir plan ve programın kamuoyuna açıklanması halinde barış konuşulabilir. Biz toplumsal barışı ezilenlerle, emekçilerle, kadınlarla sağlamak konusunda hazırız. Herkesin ‘benim anayasam’ diyeceği bir anayasayı yapın diyor toplum bize. Evet bu bir ihtiyaçtır ama demokratik bir anayasayı sağlamak için öncelikle yapılması gereken yol temizliğidir. Bunu yapmanın yolu bazı pratik adımlardan geçer. İktidarın Gezi ve Kobani sendromundan kurtulması gerekiyor.”

ERKEKLER CESARETİ CEZASIZLIKTAN ALIYOR: Erkekler bu cesareti işletilmeyen yargıdan alıyor, cezasızlıktan, kadınları ötekileştiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçen, 6284 sayılı yasayı kaldırmayı düşünen iktidardan alıyor.

Artık yeter. Bir kadının daha öldürülmesine tahammülümüz yok. Erkek şiddetine karşı önleyici politikalar derhal hayata geçirilmeli. Yargı, erkek yargı olmaktan çıkmalı, cezasızlık sisteminden vazgeçmeli.

Cumhurbaşkanı, kadın cinayetleriyle ilgili diyor ki; ‘cezasızlıkla ilgili algı yaratılmaya çalışılıyor.’ Hayır, ey Erdoğan şunu bil; biz kadınlar algı yaratmıyoruz sizlerin yargısızlığını, yargı sistemindeki cezasızlığı ifşa ediyoruz.

EKONOMİ

AKP iktidarının sömürücü sisteminde dolayı hem üretici hem tüketici aç. Ülkede geçimini sağlayamayan milyonlarca kişi yaşıyor. Gelirde, vergide, ücrette, adalette, özgürlükte adalet yok. Bu iktidarın ülkeyi yönetme ehliyeti yok. Bu iktidar bir an önce gitmelidir. Sermaye sınıfı ev sahibi, kalan herkes misafir gibi davranmaktan vazgeçin. Buradan bütün işçilere sesleniyorum: Üreten sizsiniz, güç sahibi sizsiniz. Daha fazla örgütlenme olması gerekiyor. Sesini çıkarmayan işçi daha çok sömürülür.

İSRAİL’İN SALDIRILARI

Biz şu an burada konuşurken Filistin ve Lübnan’da bombalar patlıyor. İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 1 yılda 40 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Bu savaş çok kutuplu dünyada yeni bir paylaşım düzenidir ve yeni bir dünya düzeni yaratmak için yola çıkan emperyalistlerin savaşıdır. Bölgesel görünümlü küresel sermaye savaşları için artık teknoloji daha fazla gelişmiş hale gelmiş durumda. Biz bütün dünya halklarına barış çağrısında bulunuyoruz. Gelin evrensel barışı hep birlikte inşa edelim.”

TÜRKİYE, İSRAİL İLE TİCARET YAPIYOR

Türkiye’nin İsrail ile ticareti farklı formlarda yürüttüğünü herkes biliyor. O yüzden kimse Filistin halkı için timsah gözyaşı dökmesin. Bu çıkışlarıyla Erdoğan’ın iç siyaseti dizayn etmek istediğini biliyoruz.

ONURLU BARIŞ İÇİN MÜZAKEREYE HAZIRIZ

Bunlar iç barıştan bahsediyor, ya da bu savaşa karşı yeni bir ivme kazandırmak isterler siyaseten. Elbette bütün bunlar konuşulup tartışılacak konular ama böyle bir niyetleri olduğu halde MGK’nin sonuç bildirgesindeki beş maddenin ilk üçü Kürtleri daha fazla nasıl öldürürüz, Kürtleri nasıl daha fazla döveriz üzerine endekslenmiş ve özetlenmiş üç madde. Böyle mi sağlanacak iç barış? Böyle mi sağlanacak iç barışın stratejisi böyle mi oluşturulacak? Bir kez daha yineliyoruz, Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Suriye’de statü elde etmek isteyen Kürt halkına dayanışmacı yaklaşılmalıdır. Barışın bölgede sağlanmasının yolunun da buradan geçtiğini kimse unutmamalıdır. AKP ve ortakları bu tablonun neresinde? Ana muhalefet partisinin bu sorunun çözümüne yönelik nasıl bir politikası var bunu kamuoyuna açıklamak zorundalar. DEM Parti olarak biz onurlu barış istiyoruz. Onurlu barışın tesis edilmesi için ödenecek her türlü bedeli ödemeye, müzakereye ve diyaloğa hazırız. Çözüme dair bir plan ve programın kamuoyuna açıklanması halinde barış konuşulabilir.

DEMOKRATİK ANAYASA İÇİN YAPILMASI GEREKEN YOL TEMİZLİĞİDİR

Biz toplumsal barışı ezilenlerle, emekçilerle, kadınlarla sağlamak konusunda hazırız. Herkesin ‘benim anayasam’ diyeceği bir anayasayı yapın diyor toplum. Evet bu bir ihtiyaçtır ama demokratik bir anayasayı sağlamak için öncelikle yapılması gereken yol temizliğidir. Bunu yapmanın yolu bazı pratik adımlardan geçer. İktidarın Gezi ve Kobanê sendromundan kurtulması gerekiyor. Yol temizliği derken, Alevilere yönelik ikinci sınıf toplum muamelesi son bulmalıdır. Aleviler ÇEDES projesini, maarif programını reddediyor, eşit yurttaşlık hakkı bütün inançlar için sağlanmalıdır. Anayasayı yaparken parlamentoda kapalı kapılar ardında değil, topluma gitmek en önemli adımlardan birisidir. AİHM kararlarının uygulanması ve hayata geçirilmesi bu yol temizliğinin önceliğinden biridir. İmralı tecridi 4 yıla yakındır devam ediyor. Yol temizliğinin en önemli öğelerinden biri siyasi tutsakların serbest kalmasını sağlayacak yasal adımları atmaktır. Bu ülkeye yapılan en büyük kötülük 20 Temmuz’daki OHAL darbesi girişimi.

Reklam Alanı