Fulya Soybaş Yazdı: Dayanışma umutları yeşertmeye devam etsin

0
5

Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşesinde depremin 1. yıldönümünde Deprem bölgesindeki izlenimelerini aktardı.

‘Asrın felaketi’ olarak nitelendirilen ve 60 bine yakın canımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depreminin birinci yıl dönümünde, bu acıyı yaşayanları yalnız bırakmamak, biraz da olsa yaralarını sarmak, dayanışmak ve kayıplarımızı anmak için bir grup sanatçı ile önce Adıyaman sonra Malatya’daydık. Her iki kent de büyük bir şantiye görünümünde. Bir yanda devam eden inşaatlar, molozlar diğer yanda ağır hasarlı olmasına rağmen hâlâ yıkılmayan konutlar… Bir de konteynerkentlerde yaşama tutunmaya çalışanlar var. Ancak beni en çok gençler ve çocuklar etkiledi. Sevdikleri, şehirleri enkaz altında ama geleceğe dair umutları değil. Bunda şüphesiz bölgedekileri bir an olsun yalnız bırakmayan gönüllüler, dernekler ve sivil toplum kuruluşlarının katkısı büyük ancak o da giderek azalmakta. Çağrım şu: “Dayanışma, umutları yeşertmeye devam etsin.”

DEPREMİN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE SANATÇILAR DA DEPREM BÖLGESİNDEYDİ

Kültür ve Turizm Bakanlığı ses sanatçısı Züleyha Ortak ve sanatçı arkadaşları, depremin ertesinde Hatay’a gitmiş, haftalarca deprem bölgesinde kalmış ve İstanbul başta, diğer illerden gelen yardımları organize etmişlerdi. Depremin yıl dönümünde, bu kez 118 bine yakın kişinin konteynerlerde yaşadığı Adıyaman Yeni Mahalle’deki K11 konteynerkentte kesişti yollarımız. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı koordinasyonunda oyuncu Burak Haktanır ve Muhammed Emre Kaya, sunucu Melike Öcalan ve sanatçı Serkan Aydın ile konteynerleri tek tek gezip, toplam 650 gıda kolisini sahiplerine teslim ettiler, hâl hatır sorup, beraber ağlayıp, güldüler.

GİTMEYECEKSİNİZ DEĞİL Mİ

Güldüler, evet. Çünkü her zaman hüzün hâkim değil o konteyner evlerde. Özellikle de çocuklar varsa. Umut ve neşe bir şekilde yeniden yeşerebiliyor işte. Mesela Galatasaraylı futbolcu Icardi hayranı 10 yaşındaki Muhammed Mustafa Bayrak ve Uğur Çınar Bozkurt’un kameraları görünce yaptığı “Aşkın olayım” performansı bir anlık da olsa kara bulutları dağıtmaya yetiyor. Ancak isimleri değişse de çoğu çocuk aynı soruyu soruyor: “Abla gitmeyeceksiniz değil mi?” Dolayısıyla düzenli ziyaret ve etkinliklerin çocuklar için psikolojik açıdan çok kıymetli olduğunun altını çizmek isterim.

KÜLLİYE’DE ÇAY MOLASI

Bu arada bir de ‘külliye’ ziyaretimiz oldu. Hemen anlatayım. Ahmet Çavuş, 20 metrekarelik konteyneri yetişkin çocukları ile paylaşıyor. Alan dar, insan çok, sohbete yer olmayınca gelen geçen, içi kabaran ile iki kelam edelim, çay içelim diye atmış konteynerinin önüne bir oturma gurubu bir de ısıtıcı. Komşuluk ve dayanışmayı böylece sürdürmek istemiş kendince. Adı neden külliye? Diyor ki: “Küçük olabilir ama burası evim, mabedim. İçerisi payitaht, dışarısı külliye. Ev, önemlidir. ‘Ev’ bizim için Adıyaman’dır. Kayıplarımız çok fazla. Zor bir yıl geçirdik ama ziyaretçilerimiz ile mutlu oluyoruz. O da giderek azalmaya başladı zaten. Bir de bu süreçlerde bazı tanıdıklarımız bırak yardım etmeyi bir çay bile ikram etmeyince… Gelenler bari bir çayımızı içmeden gitmesinler istedik, kendi külliyemizi yaptık.”

ENKAZDA 58 SAAT

O sırada Ahmet Bey’in kızı Feryal Çavuş Yaşar çıkıyor bahçeye, koltuk değnekleri ile… Adıyaman’ın girişindeki Atatürk Bulvarı üzerindeki 7 katlı Tuncel apartmanının enkazında eşi Mithat ile 58 saat boyunca enkaz altında kalmış. Babasının sesi ile yaşama tutunmuş, enkazdan çıkarılmış ama 16 yıllık eşi, canı, ciğeri Mithat’ı vefat etmiş: “Dizlerimde öldü. Kurtaramadım onu. Yapamadım” diyor ve yüzümüzdeki tebessüm onun sel olup akan gözyaşları ile bir kez daha keskin bir acıya dönüşüyor.

YAŞAMA TUTUNMA ÇABASI

Isınma problemi en çok dillendirilen sorunların başında. Ama biryandan da tüm acılarına rağmen, yaşadıkları yeri güzelleştirmeye çalışarak, hayata tutunmaya çalışıyorlar. Kimi toprak taşıyıp, küçük bir bahçe kurmuş konteynerin önüne kimi kedileri için yaşam alanı… Ayşen- Sait Çiftçi çiftinin kedisi Pamuk, şanslı kedilerden biriydi mesela.

DAYANIŞMANIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ VAR

İkinci durağım Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın (TOG) kurduğu 10 destek merkezinden biri. Burada afet sürecini yaşayan çocukların, gençlerin ve kadınların atölye ve etkinlikler ile desteklenerek sosyal iyileşmelerinin hızlandırılması hedeflenmiş. Bu kapsamda el işinden boya, satranç, tiyatro, film, drama etkinliklerine kadar bir yıldır binden fazla aktivite düzenlendi, düzenlenmeye de devam edecek. TOG Genel Müdürü Ayşe Kırımlı, “Dayanışmanın iyileştirici gücüne inanıyoruz. ‘Umutsuzluğa kapılırsan, dayanışmayı hatırla’ diyerek bu dayanışmaya herkesi davet ediyoruz” diyor. Bir yıllık süreçte giderek azalmaya başlayan desteğe dikkat çekmek ve gönüllü yardımları artırmak içinse “06.02 Umut” isimli bir belgesel hazırlamışlar.

BİZDEN VAZGEÇMEYİN

Belgesel de konuşan faydalanıcı- depremzede Çağla Sarıgül, “Birini kaybetmek, evini, yerini yurdunu kaybetmek kolay değil. Dolayısıyla buradan bir süre daha kimse elini çekmesin istiyoruz. Bizden vazgeçmeyin. Bizler bir şekilde atlatmaya çalışıyoruz ama çocuklarımızın psikolojisi için ne olur devam edelim” diyerek sadece maddi değil manevi yardımların da devam etmesi çağrısı yapıyor.

Reklam Alanı