Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş,bugünkü köşesinde İsrail -Hamas çatışmasını değerlendirdi.
Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonuyla başlayan İsrail-Hamas çatışmasının Türkiye’nin İsrail Başbakanı Netanyahu’yu resmi bir ziyaret için beklediği bir dönemde çıkması “Ankara arabulucu olarak devreye girebilir mi” sorusunu beraberinde getirse de önümüzdeki süreçte sıkça tartışacağımız bir konu daha var: Rehineler. Zira Mısır mı Türkiye mi ya da başka bir ülke mi “arabulucu” olacak bilemiyoruz ama arabulucu ülke ya da ülkelerin öncelikli gündemi şüphesiz rehineler olacak. 2006’da rehin alınan ve 5 yıllık müzakere sonucu “tartışmalı” bir anlaşma ile 1027 Filistinliye karşı serbest kalan İsrailli asker Gilad Şalit örneği ortada. Peki şimdi ne olacak? Sordum.
ÇATIŞMALAR SONRASI İLK HAMLE REHİNELERİ KURTARMAK OLACAKTIR
ABD’li The Wall Street Journal gazetesi, Mısırlı yetkililere dayandırdığı haberinde, Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin serbest bırakılmasını sağlamak üzere İsrail’in Mısır’dan arabuluculuk yapmasını talep ettiğini yazdı. Dolayısıyla ben de Türkiye-Mısır Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, Orta Doğu kitabı yazarı, Ak Parti Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Şahin’i aradım.
TÜRKİYE OLABİLİR
Türkiye’nin İsrail, aynı zamanda Mısır ile son dönemde yaşadığı “normalleşme” sürecini hatırlatarak, “Hamas’ın tek çıkış noktası var- diğer kapı abluka altında olduğundan- o da Mısır. Ancak İsrail- Türkiye, Türkiye- Mısır yakınlaşması, Hamas- İsrail arasında varılacak bir mutabakatta Mısır kadar Türkiye’nin de arabuluculuk pozisyonunu kuvvetlendirmektedir” diyor.
GİLAD ŞALİT ÖRNEĞİ
Haziran 2006’da sınır ötesi baskında yakalanarak esir alınan İsrailli asker Gilad Şalit’i Orta Doğudaki gelişmeleri yakından takip edenler iyi hatırlayacaktır. 5 yıl süren görüşmelerden sonra Ekim 2011’de bin 27 Filistinli tutukluya karşılık, “tartışmalı” bir takasla ülkesine iade edildi. Ancak bugün taraflar çok daha zorlu bir süreçte.
Şu an en az 750 İsraillinin rehin olduğu bilgisi var. İsrail- Hamas ile takasa girer mi?
TAKAS KAPIDA
Prof. Dr. Şahin diyor ki: “İsrail hükümetinin daha hızlı hareket edeceği ve eskiye göre bu konuda daha çok çaba sarf edeceğini düşünüyorum. Aksi taktirde İsrail kamuoyu ve siyaseti, tarihinde ilk kez görülen, böyle bir olayı kaldıramaz. Gazze’ye yönelik saldırılar bir nebze yatıştıktan sonra ilk hamle rehineleri kurtarmak olacaktır. Zaten Hamas’ın da böyle bir operasyona kalkışmasının nedenlerinden biri Mescidi Aksa’ya yapılan saldırılara son vermek kadar İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinlileri de kurtarmaktır. Yakın gelecekte büyük bir “takas” öngörüyorum.”
5 BİN 200 FİLİSTİNLİ HAPİSHANEDE
Filistin sivil toplum kuruluşları raporlarına göre halen İsrail hapishanelerinde 33’ü kadın 170’i çocuk olmak üzere 5 bin 200 Filistinli tutuklu. İsrail, “idari tutukluluk” uygulaması ile Filistinlileri- herhangi bir suç isnadında bulunmadan- 6 aya kadar hapiste tutabiliyor. Askeri mahkeme, tutuklunun İsrail’in güvenliği için “tehlike” teşkil ettiğine karar verirse, bu süre
5 yıla kadar uzayabiliyor.
ANA AKTÖR OLMAK İSTİYOR
Prof. Dr. Şahin, Hamas’ın da sadece kendi mensupları değil hapisteki tüm Filistinlileri kurtarmaya dönük bu operasyonda “ana aktör” olmak istediğine vurgu yaparak, “Hamas, güçlü bir aktör olarak kendini ortaya koymak istiyor. İsrail hükümeti kendini kurtarmak için nasıl tüm İsraillileri kurtarma derdindeyse Hamas’ta tüm Filistinlileri kurtarmak isteyecek ve bu da gelecekte, Filistin siyasetinde Hamas’ın yerinin belirlenmesinde hiç şüphesiz etkili olacaktır” yorumunda bulunuyor.
NETANYAHU GİDİCİ Mİ
Biliyoruz ki Netanyahu son 2 yıldır özellikle de tartışmalı yargı reformu konusunda ciddi şekilde protesto ediliyor ve büyük bir güç kaybı yaşıyordu. İsrail’in güçlü gazetelerinden Haaretz, Hamas saldırısından Netanyahu’yu sorumlu tuttu. Filistinlilerin varlığı ve haklarını açıkça göz ardı eden bir dış politika benimsediği eleştirisine yer verdi. Peki, sanıldığı gibi Hamas’ın bu saldırısı Netanyahu’nun elini zayıflattı mı yoksa Gazze’nin tam ablukaya alınması ile güçlendirmiş olabilir mi? Yanıtı şu: “Bu, tamamen Netanyahu’nun süreci nasıl yürüteceğine bağlı. İsrail’in nüfus, diaspora ve vatandaşlarına duyduğu hassasiyet düşünüldüğünde, en az 750 vatandaşının Hamas’ın elinde olması, o başbakanı o koltukta rahat oturtmaz. Kısa dönemde sonuç alınamazsa çok büyük sıkıntı yaşar.”
İSRAİL’İN ÖFKESİ REHİNELERİ GÖZ ARDI ETMESİNE SEBEP OLABİLİR
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi, terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar ise Hamas’ın, ölü (dini hassasiyetlerden ötürü) ya da diri İsrail’in “rehine” konusundaki tutumunu bildiği için böyle bir strateji geliştirdiğini söylüyor. “Ama” ile başka bir pencere açıyor: “Hamas’ın rehine operasyonunun iki amacı var: Bir, “takas” ile elini güçlü tutmak. İki; İsrail’in hedef alacağı Hamas yönetimindeki noktalara yönelik bir saldırıda rehineleri “kalkan” olarak kullanmak.”
HAMAS HASSASİYETLERİ İYİ BİLİYOR
“Çünkü Hamas biliyor ki İsrail’in, hele de kendi saldırıları sonucu, vatandaşlarının ölmesi konusunda büyük bir hassasiyeti var. Bu, İsrail için bir “pranga.” Bu prangayı kırabilecek mi? Soru bu. Şu an İsrail’in öfkesi ve intikam arzusu daha büyük gibi görünüyor. Zira büyük prestij kaybı yaşadıklarını düşünüyorlar. Bu sebeple rehineler göz ardı edilebilir. Geçmişte 1 rehineye karşılık 1027 kişiyi serbest bırakan İsrail, bu kez Hamas’ın rehineleri koz olarak kullanmasına, “çatışmanın şiddetlendiği böylesi bir dönemde ‘strateji’ yaptım, kazandım” politikası yürütmesine izin vermeye bilir. Çünkü şu an müzakere demek meşru alan üretmek demek. O zemin henüz yok. Yakın zamanda olur mu? Sanmıyorum.”