MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Bahçeli’nin gündeminde 4. gününe giren Hamas-İsrail çatışması vardı.
MHP lideri Bahçeli, emzikli bebeklerin katledildiğine, parkta, bahçede, oyun alanlarında koşup oynayacak, gülüp eğlenecek çocukların vahşi saldırılara maruz kaldığına işaret etti.
Türk-İslam medeniyetinin gönlünün yaslı, gözlerinin yaşlı, gövdesinin yanık olduğunu dile getiren Bahçeli, emperyalizmin engellemesiyle çözüm yolları kapatılan, kontrol edilebilir kaos sahası olarak kademelendirilen sorunlu coğrafi bölgelerin, istikrarsızlığın ve insani yıkımların kaynağı olduğunu belirtti.
FİLİSTİN SORUNU , İÇİNDEN ÇIKILMASI ÇOK ZOR BİR GİRDABA SÜRÜKLENMİŞTİR
Medeniyetler beşiği Orta Doğu’da binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan, üç semavi dinin kesişme noktasında bulunan Filistn’in, bir asırdır felaketlerin pençesinde ve mağduriyetlerin çemberinde olduğunu ifade eden Bahçeli, “Ne zaman ecdadımız Filistin topraklarından çekilmiş, ne zaman fitne, melanet ve ihanet çevikleşmiş, işte o zaman kriz, kavga, karışıklık ve karmaşa dalga dalga büyüyerek bugünlere kadar gelmiştir. Filistin sorunu, içinden çıkılması çok zor bir girdaba sürüklenmiştir. Bu sorun aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı zedelemiş, dahası dünyanın huzur ve güvenliğini tehdit eden bir seviyeye ulaşmıştır. Kaçınılmaz bir ihtiyaç olan iki devletli çözüm gerçekleşmeden silahların susması, kanın durması, şiddet sahnelerinin son bulması neredeyse ham bir hayaldir.” diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Cumartesi günü Hamas’ın başlattığı “Aksa Tufanı Operasyonu”, sonrasında İsrail’in “Demir Kılıçlar Operasyonu”nu devreye almasıyla şiddetlenen kanlı hesaplaşmanın, bir savaşa dönüştüğünü söyleyerek, şunları kaydetti:
TIRMANAN SICAK VE SİLAHLI ÇATIŞMA ORTAMI KAYGI VERİCİ BOYUTLARDADIR
“Tırmanan sıcak ve silahlı çatışma ortamı kaygı verici boyutlardadır. Üzüntümüz yüzlerce sivil ve masum insanın ölmesi, binlerce insanın da yaralanmasıdır. Kimden gelirse gelsin, maksadı ne olursa olsun, kadın-çocuk ve yaşlı demeden savunmasız insanların hedef alınması felakettir, bunun yanında barış çabalarına vurulmuş prangadır, çözüm arayışlarını da dinamitlemektir. Sivil can kayıplarının haklı ve geçerli bir bahanesi olmaz, olamaz. Haksızlıklara çanak tutularak, insanlık vicdanını yaralayarak, inanç ve insan hürriyetini sakatlayarak meşru ve hukuki bir hakkın savunması yapılmaz, yapılamaz. İsrail-Filistin arasında baş gösteren geniş çaplı krize sağduyuyla yaklaşmak, normalleşmenin süratle teminini sağlamak, bir an evvel arabulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye de bazı sözde yorumcu ve yarım akıllı uzmanların yaptıkları değerlendirmelerini, sübjektif önyargıların güdümünde meseleye yüzeysel bakmalarını hayretle karşıladığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
MÜTESSİR VE RAHATSIZ OLDUĞM TARTIŞMASIZDIR
“Hamas’ın saldırı hazırlığından İsrail’in niçin haber alamadığını, Demir Kubbe’nin nasıl delindiğini, çatışmaların arka planında siyasi bir kurgunun bulunup bulunmadığını, çatışmaların iç siyasette sıkışan Netanyahu’nun bir oyunu olup olmadığını tartışanlar işin özünde Filistin davasını anlamayan, anlamak istemeyen, hatta Siyonist yayılmacılığa sempati besleyip selam duran müşkülpesent, meczup ve melez zihniyetlerdir. Geçmişte İsrail saldırılarına ses çıkarmayanların, bugün İsrail’in holiganı kesilmeleri, müzminleşmiş akıl dağılması ve utanç duvarını aşmış bir aymazlıktır. Bu düşüncelerimden, Hamas’ın 7 Ekim operasyonunu haklı çıkarma gayesi taşıdığım anlaşılmamalıdır. Bilakis sivil ve masum can kayıplarından, sahnelenen insanlık dışı manzaralardan ziyadesiyle müşteki, müteessir ve rahatsız olduğum tartışmasızdır.”
Bahçeli, İsrail’in yıllarca Filistinlilere zulmettiğini, insafsızca, vicdansızca, vandalca saldırdığını, dünyanın gözü önünde tarifi ve tahammülü olmayan insanlık suçları işlendiğini, uluslararası hukukun çiğnendiğini ve BM kararlarının yok sayıldığını söyledi.
Filistin’in, birliğini ve bütünlüğünü sağlayamadığı için haklı mücadelesinde devamlı teklediğini, bir türlü sonuç alamadığını ve meşruiyetini sağlayacak gündemi oluşturamadığını anlatan Bahçeli, Filistin-İsrail arasındaki ağırlaşan sorunların çözümü için ilk olarak ateşkes rejiminin derhal tesis edilmesini istedi. Devlet Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
“Taraflar itidal, sükunet ve aklıselim bir çizgiye eş zamanlı olarak gelmelidir. Hükümetin yapıcı, dengeli ve sorumlu duruşu takdire şayandır. Diplomasi ve diyalog kanallarının aktif hale getirilmesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmeli ve sahiplenilmelidir. Ayrıca BM acilen devreye girmelidir. Daha fazla can kaybının yaşanmaması hususunda uluslararası toplum duyarlı hareket etmek mecburiyetindedir. Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaların bölgesel bir nitelik kazanmadan, hatta küresel alana sıçrama ihtimalini de hesaba katarak taraflar arasında barış görüşmelerinin ortamı süratle inşa edilmelidir. ABD’nin, AB’nin ve bazı bölge ülkelerinin yaptığı gibi, yangına körükle gitmek yerine, şiddeti yatıştıran, çatışan taraf unsurları temel haklar ve uluslararası hukuk ölçeğinde buluşmaya davet eden bir girişim başlatılmalıdır. Beyaz Saray yönetiminin, diaspora ve lobilerin tahriklerine kapılarak, iç siyasi gelişmelerin etkisi altında kalarak, barış ve çözüm çabalarını sabote etmesinin, hiç kimseye bir yararı dokunmayacaktır. ABD’nin, Doğu Akdeniz’e uçak gemisi göndermek yerine, dostluk ve müttefiklik ilişkileri kapsamında Türkiye ‘nin barışçıl çabalarını anlayıp desteklemesi, bölge ve dünya huzuruna saygın bir destek olarak yankı bulacaktır.”
FİLİSTİN VE İSRAİL’İN HUZURU DÜNYA BARIŞ VE HUZRUNA MUAZZAM BİR DESTEKTİR
MHP lideri Bahçeli, bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü tescillemiş, 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin tanınması ve temelinin atılmasının, ertelenemez bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Adalet tecelli etmeden, hak yerini bulmadan, mağduriyetler giderilmeden ikazla belirtiyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacak, akan kan durmayacak, huzursuzluk sarmalı tesirini kaybetmeyecektir. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi ve manevi statüsü her türlü tartışmaya, her türlü mütecaviz dayatmalara kapalıdır. İki devletli çözüm hedefiyle inanç ve insan hakları teyit edilmelidir. Filistin’in huzuru demek İsrail’in huzuru demektir. Filistin güvencedeyse İsrail’in güvenliği de sağlam esaslara bağlanacaktır. Filistin ve İsrail’in huzuru, dünya barış ve huzuruna muazzam bir destektir.”
Sert hakimiyet mücadelelerinin, insanlık mirasını kirleten siyasi, ekonomik ve inanç temelli cepheleşmelerin sonunun uçuruma, yeni bir dünya savaşına açılma ihtimalinin günden güne artış kaydettiğine dikkati çeken Bahçeli, daha adil, eşitlikçi, güvenli, yaşanabilir, hakkaniyetli, özgür, fazla hak ve sorumlulukla perçinlenmiş bir dünya mimarisi için ortak akıl ve ortak gelecek çevresinde kenetlenmenin bir fırsat olduğunu anlattı.
Devlet Bahçeli, hem Türk milleti hem de tüm insanlığın anlam-değer bunalımına dair sıkıntılar yaşadığı bu dönemde, kalıcı ve kapsayıcı bir huzur ikliminin tecellisi amacıyla önerilerini sıraladı.
Huzurun önce kendi iç medeniyetinde aranması, sonra dış alemle birleştirilmesini öneren Bahçeli, aklıselim, kalbiselim, zevkiselim istikametinde yılmadan ilerleyiş halinde olunması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, şu düşünceleri dile getirdi:
“Kendi varoluş gerçeklerimizi özümseyip, haricimizdeki insanların da doğuştan gelen vazgeçilmez haklarına saygı duymalı, hayata ve hadiselere bakış açımızı yeri gelirse bu eksende değiştirmeliyiz. Huzur günlük değil, ömürlüktür. Stok bir kavram değil, akışkan ve dinamik vasıftadır. Böyle bir huzur bilinciyle kendimizle, yakın muhitimizle, uzak çevremizle uzlaşmalı, bu süreci takviye ve tahkim etmek için insanlık haysiyetine, insanlık değerlerine sahip çıkan, bunun gereğini yapan kim varsa beraberce barış, kucaklaşma ve kardeşlik kuşağının sınır hatlarını çizmeliyiz. Kainatı bir rahmet bolluğu halinde yaratıp insanı bu rahmetin asli tecelli makamı haline getiren Cenabıallah’ın adıyla bütün varlığı sevgi ve hürmetle bilmeli, benimsemeli ve kalbimize nakşetmeliyiz.”
HER İNSANIMIZ BİZİM ÖZBE ÖZ KARDEŞİMİZDİR
“Ailemizle olduğu kadar milletimizle, tüm insanlıkla, onları ötekileştirmeden bir ilişki ve irtibat ağı kurabilmeli; arkadaşlık, dostluk ve vefa gibi erdemleri, vakur ve haysiyetli bir tavırla işlemeli, hak yolunda, hayat mizanında kardeş gördüğümüz her insana refik olmalıyız. Birlik ve beraberlik, dayanışma ve yardımlaşma değerlerini en yükseğe taşıyarak, vahdet ilkesini geleceğe yönelik insani, vicdani ve İslami bir sorumluluk olarak hayatımıza ve diğer hayatlara aktarma basiret ve becerisini göstermeliyiz. İnsan, insana yar, gölge olmalıdır. Öfkenin ve nefsin tasallutunu reddederek, yalan, hile, gıybet ve iftiranın esir kampından güç birliği yaparak kurtulmak, huzurun tıpkı güneş gibi doğuşunu temin edecektir. Her bir insanın, alemin özü olduğu bilinciyle insan haysiyetini, onurunu, şerefini, şahsiyet mimarisinin ikamesi olmayan diğer kazanımlarıyla kuşatmalıyız.”
Devlet Bahçeli, insanlığın, kendi için istediğini başkası için isteyecek, kendi için istemediğini başkası için de istemeyecek gözü tok, gönlü tok, kalp ve edep zenginliğiyle doymuş bir zirveye ulaşmaktan başka alternatifinin olmadığını belirterek, “Aksi halde çatışmalar bitmeyecektir, gözyaşları dinmeyecektir. Zincirleme insani sefaletlerin de sonu gelmeyecektir. Velhasıl adam gibi adam olmadıkça, lafta değil hakkını ve hukukunu gözeterek içi ve dışı bir Müslüman Türk gibi yaşamadıkça, hakiki manada Allah’ı ve varoluşumuzu tanımadıkça huzur bize hep Kaf Dağı’nın ardından seslenecek, sesini duysak da vuslatımız hayalde kalacaktır.” ifadesini kullandı.
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun insanüstü bir mücadelenin, destanlaşmış istiklal ve istikbal sevdasının muhteşem bir sonucu olduğunu söyledi.
100. yıl dönümüne adım adım yaklaşılan Cumhuriyet’in, kimsesizlerin kimsesi, gariplerin sesi, tarihteki Türk devletlerinin de son halkası olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Aziz Atatürk’ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milletidir. Millet tektir, adı Türk milletidir. Devlet tektir, ebedi unvanı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her insanımız, bizim de özbeöz kardeşimizdir.” ifadesini kullandı.
Yürürlükteki Anayasa’nın ikinci ve üçüncü maddelerini hatırlatan Bahçeli, bölücü faaliyetlerin devlete, millete, vatana ve ecdad yadigarı emanetlere hıyanet olduğunu belirtti.
“Irak ve Suriye’yi parselleyen, İran’ı çevreleyen, terör örgütlerini besleyip palazlandıran, eğitip donatan küresel emperyalizmin nihai hedef ülkesi Türkiye’dir” diyen Bahçeli, terörizmin hiçbir türevinin, makul ve meşru olmadığının altını çizdi.
Bahçeli, terör örgütleri arasında tasnif yapmanın, taraf tutmanın, siyasi ve stratejik amaçlar kapsamında teröristleri silahlandırıp sahaya sürmenin, farklı ülkelerin üstüne salmanın, bir terör yöntemi olduğunu, bunun da esasen insanlığa kastetmek olduğunu bildirdi.
Hem dost ve müttefiklik taslayıp hem de terör örgütlerini Türkiye’ye karşı provoke eden ülkelerin, tarihi bir çelişkiden ziyade potansiyel bir husumetin içinde olduklarını kaydeden Bahçeli, “Menfur niyet sahiplerinin eşkalini biliyoruz. Oynanan bayağı oyunların farkındayız. Fakat teslim olmayacağız, taviz vermeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.” diye konuştu.
CANİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BELİ KIRILMIŞTIR
Bölücü terör örgütü PKK’nın 1 Ekim Ankara saldırısının ardından, Türkiye’nin, sınır ötesine düzenlediği operasyonların arkasında olduklarını vurgulayan Bahçeli, “5 Ekim 2023 tarihinde, Suriye’nin kuzeyindeki Tel Rıfat ve Derik bölgelerine hava harekatı icra edilmiş; örgütün kontrolünde bulunan petrol kuyuları ve depolama tesisleriyle birlikte hainlerin saklandığı mağara, sığınak ve barınaklar vurulmuştur. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, gecenin karanlığında Suriye’nin kuzeyini milli mühimmatla ışıl ışıl aydınlatmış, teröristlerin tepelerinden bombalar yağdırmıştır. Bunun yanı sıra 6 ve 8 Ekim 2023 tarihlerinde de operasyonlar kararlılıkla devam etmiş, cani terör örgütünün beli kırılmıştır.” dedi.
Bahçeli, son terörist kanlı silahıyla teslim olasıya veya etkisiz hale getirilesiye kadar durmayacaklarını, sahte dost ülkelerin hiçbirisini de dinlemeyeceklerini belirtti.
ABD ‘NİN SURİYE2DE NE İŞİ VAR?
Devlet Bahçeli, 5 Ekim 2023 tarihinde sınır ötesine yapılan hava operasyonu sırasında, Türkiye’nin bir insansız hava aracının, ABD’nin askeri varlığı tarafından tehdit olarak algılanıp düşürüldüğünü hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Gayri hukuki bu hasmane müdahaleyi yanlış buluyor ve kınıyorum. ABD Savunma Bakanlığının açıklamasına göre, SİHA’mız meşru müdafaa amacıyla düşürülmüş. Neyin meşruluğundan, neyin müdafaasından bahsedildiği muammadır. ABD’nin, Suriye’nin kuzeyinde ne işi vardır? Petrol kuyularının etrafında teröristleri nöbete dikerek, varmak istediği yer neresidir? ABD’nin yaptığı meşru müdafaadır da, peki Türkiye’nin yaptığı nedir? Aldatıcı sözlere, akıl çelici mesajlara, ayak oyunlarına lüzum yoktur. ABD, PKK/YPG siperinden insansız hava aracımıza resmen ateş açmıştır. Durum bu kadar berraktır. Ne yazık ki ABD, PKK/YPG ile aynı deliktedir, aynı hizadadır, aynı hedeftedir, aynı kümededir ve NATO ittifak ortağı bir ülkeye teröristler lehine güç gösterisi yapmaya teşebbüs etmiştir.”
Bahçeli, ABD’nin 2 Ekim 1992’de aynı şeyi Ege Denizi’nde de yaptığını, Deniz Kuvvetlerine ait bir muhrip gemiye füze fırlattığını, 5 vatan evladının şehit olmasına, 22 vatan evladının ise yaralanmasına neden olduğunu anımsattı.
“Milli hafızaya mıh gibi çakılan ve 4 Temmuz 2003 tarihinde Irak’ın Süleymaniye kentinde yaşanan çuval hadisesini de asla unutmuş ve unutacak değiliz” ifadesini kullanan Bahçeli, insansız hava aracına saldıran ABD’nin, bir süre sonra “Türkiye’nin terörle mücadelesinde yanındayız” mesajı vermesinin, taktik bir hamle ve kurnaz bir açıklama olduğunu dile getirdi.
Bahçeli, “Bırakınız yanımızda olmalarını, ayağımızın altında dolaşmasınlar, başka bir şey istemeyiz, başka bir şey de dilemeyiz. Geçtiğimiz cuma akşamı, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının, sosyal medyadan, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonuna ‘karşıyız’ açıklaması, hemen sonrasında bu açıklamanın silinmesi de örtülü bir tehdit olarak yorumlanmalıdır. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, felek her türlü esbab-ı cefasını toplayıp da gelse haklı mücadelemizden dönmeyeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
TEZKEREYE EVET DİYECEĞİZ
Gündemde bulunan, Irak ve Suriye’ye Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gönderilmesini esas alan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi’ne, MHP olarak sonuna kadar destek olacaklarını belirten Bahçeli, tezkereye ‘evet’ oyu kullanacaklarını açıkladı.
Gelinen bu aşamada Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi bir imtihanla karşı karşıya olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Kılıçdaroğlu terörden rahatsızsa, partisi teröre mesafeli ise hodri meydan diyorum, çıksınlar nerede durduklarını açıklasınlar. Şehit ile cani, kahraman ile hain, maktul ile katil, melanet ile millet arasında seçim yapmakta tereddüt geçirenler, tercih zorluğu çekenler, bununla yetinmeyip tezkereye itiraz etmeye hazırlananlar Türkiye’nin muarızı, Türkiye’nin karşı cephesidir. Bu şer ve bölücü cephe mutlaka mağlup ve mahcup edilecektir. Kılıçdaroğlu’nun görüşülecek tezkereye, geçtiğimiz yıl da olduğu gibi ‘hayır’ demesi halinde, milletvekili arkadaşlarıyla beraber bayrağa, vatana, millete ve şehitlere alenen ihanet edeceklerini, akıllarından çıkarmamaları tavsiyemdir.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kendi partisindeki çıkar kavgalarından şuur kaybına ve siyasi komaya girdiğini” vurgulayan Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun “TBMM’yi karalama niyetinin gayrimillilik” olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun, TBMM’de geçen hafta düzenlediği grup toplantısında, “Şu Meclis’e ben Gazi Meclis demiyorum. Bu Meclis, saraydan alınan talimatla AK Parti ve MHP milletvekillerinin el kaldırıp indirdiği 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı bir meclistir” sözlerini sarf ettiğini anımsatan Bahçeli, “Ne tuhaf bir akıl tutulmasıdır, 23 Nisan Genel Başkanı, TBMM’de 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığını iddia edecek kadar şaşkın, çarpık ve gerçeklerden kopuktur. 19 Eylül 2023 tarihli basın toplantımızda bu zatı uyarmış ve demiştim ki: ‘Bu Meclis Gazi Meclis değildir’ diyen CHP Genel Başkanına önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatır, sonra da izan ve insafa davet etmek isterim. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin manevi itibarına kara çalan ve 103 yıllık mehabetine hakaret eden Kılıçdaroğlu’nun, parti içi çekişmeler, yavan ve yapay değişim çalkantıları nedeniyle iyice şuur kaybına uğradığı, otokontrolünü kaybettiği, ağzından çıkanları kulaklarının duymadığı anlaşılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gazi bir Meclis’tir. Aksini iddia eden Kılıçdaroğlu gafil ve art niyetlidir.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun, söylediklerini duymadığını vurgulayan Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Gaziliğini sen kabul etsen ne yazar, etmesen ne çıkar. Gazi Meclis senin gibilerine rağmen kurulmuştur. Gazi Meclis senin gibilere rağmen ordular kurup ordular yönetmiştir. Gazi Meclis senin gibilerine rağmen ‘ya istiklal ya ölüm’ parolasıyla düşmana bu aziz vatanı dar etmiş, sonra da mezara çevirmiştir.” diyerek tepki gösterdi.
AKLINI BAŞINA DEVŞİRMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM
Kılıçdaroğlu’nun, “şu Meclis” ifadesinin de “edep ve terbiye yoksunu saygısız bir telaffuz” olduğunu dile getiren Bahçeli, Gazi Meclis’in, Türk milletine mensubiyetten onur duyanların, milli iradeye riayet ve hürmet edenlerin şerefi olduğunu kaydetti. Devlet Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
“Bu şereften herkes ancak şerefi kadar nasiplenecektir. Kılıçdaroğlu sen bu nasipten mahrum olduğunu çok iyi bilmelisin. ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Gazi değildir’ diyen Kılıçdaroğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gazilik unvanını tartışmaya açması da zannederim yakındır. Kaldı ki karın ağrısı esasen Atatürk’tür ve miras bıraktığı kutlu eserleridir. Kılıçdaroğlu’nun milli vicdana uygun hareket etmesini beklemek, kırık testiye su koymakla aynıdır. Ve kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin manevi şahsiyetine hakaretinden dolayı kınıyor, aklını başına devşirmesini temenni ediyorum.”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, son grup toplantısındaki “Biz aklımızı kullanan, yeteneklerimizi kullanan, ülkemizi düşünen, insanlarımızı düşünen bir siyasi gelenekten geliyoruz. Söyleyeyim mi? Biz Milliyetçi Hareket Partisi değiliz” ifadesini hatırlatan Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun bu konuda haklı olduğunu, ancak ‘biz’ derken kimi ve neyi kastettiğinin meçhul olduğunu belirtti.
“Çünkü kimliği çalınmış, aklı başından alınmış, köküne sırt dönmüş mankurt bir zihniyeti tanımlamak ve tarif etmek buradan baktığımızda pek mümkün değildir. Kılıçdaroğlu’nun kim olduğunu biz değil tarih ve millet söyleyecektir. Terör örgütleriyle canciğer kuzu sarması olan, küresel çetelere yakasını kaptıran, emperyalizme piyonluk yapan Kılıçdaroğlu’nun, bizim gibi olması zaten olacak şey değildir. O tarafını belli etmiş, tercihini yapmış, zillete düşmüştür. Kılıçdaroğlu’nun ne olduğu, kime hizmet ettiği kendi partisine oy veren vatandaşlarımız açısından bile tartışma konusudur. Milliyetçi Hareket Partisine mensup olmak her yüreğin harcı olamaz, hele hele Kılıçdaroğlu’nun hiç olmaz, olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, vatan türbedarı, millet haznedarıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, Çanakkale’deki direniş, Milli Mücadele’deki inanmışlık, Sakarya’daki kahramanlık, Dumlupınar’daki civanmertlik, Ankara’daki Gaziliktir.”