Ahmet Hakan yazısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘na, “Kürt meselesi nedir? Kürtlerin acil çözüm bekleyen sorunları nelerdir? Bu sorunlara nasıl çözümler düşünmektedir?” şeklinde sorular yöneltti.
İşte Ahmet Hakan’ın yazısı:
Kürt meselesini çözelim çözmesine de mesele nedir?
Eskiden bana birisi “Kürt meselesi yok. Ne meselesi?” dediğinde…
Hemen atılır ve başlardım saydırmaya:
“Kürtlerin varlığı bile inkâr ediliyor” derdim.
“Kürtçenin varlığına bile tahammül edilemiyor” derdim.
“Terörle mücadele adına bin türlü hukuksuzluk yapılıyor” derdim.
“Bunlar ortadayken, sen nasıl Kürt meselesi yok dersin?” derdim.
Yani derdim Allah derdim.
Gelelim bugüne…
Bugün bana herhangi birisi, “Kürt meselesi yok. Ne meselesi?” dediğinde…
Ne yalan söyleyeyim, eskisi kadar hızlı ve enerjik bir şekilde atılamıyorum.
Atılmaya kalkışsam bile…
Sayacak fazlaca bir madde bulamıyorum.
Bilmiyorum.
Belki de bu benim dar görüşlülüğümdür.
Belki de ben meseleyi tam olarak anlamamışımdır.
Yani bu konuda aydınlatılmaya muhtacım.
Amacım sıkıştırmak, defansa çekmek, cevap veremeyeceği sorular sormak değil.
Amacım anlamak. Başka da bir şey değil.
Bu nedenle, “Kürt sorunu vardır” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan beni aydınlatmasını rica ediyorum.
Şu üç soruya basit biçimde cevap verebilir mi acaba?
BİR: Kürt meselesi nedir?
İKİ: Kürtlerin acil çözüm bekleyen sorunları nelerdir?
ÜÇ: Bu sorunlara nasıl çözümler düşünmektedir?
MESELE DAĞDAKİLERİ OVAYA İNDİRMEKSE
KEMAL Kılıçdaroğlu, belki de “Kürt sorunu” derken…
Dağdakilerin ovaya indirilmesini, silahların susmasını kastediyordur.
Olabilir.
Saygı duyarım.
Hatta nasıl daha önceki girişimi desteklediysem, bu girişimi de desteklerim.
Ama bu durumda da cevap verilmesi gereken sorular var:
İmralı’yla ve Kandil’le görüşülmeden, sadece HDP ile görüşerek bu iş nasıl sağlanacak?
Bir sihirli formül mü söz konusu?
Bunu da öğrenmek isterim.
GÜNLERİMİZ GELDİ
PİR Sultan Abdal’ın bir deyişi vardır.
Ruhi Su, gümbür gümbür söyler.
Şöyle başlar:
“Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu/Ali’m ne yatarsın günlerin geldi.”