Kırklareli’de STK temsilcileri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tasada ve kıvançta berabersek o zaman gerçek anlamda millet oluyoruz. 83 milyonun mutlu olmasının yolları vardır” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun satır başları şöyle:
* Sorunlarımız var. Millet sorunların altında ezilmiş vaziyette. Hangi kesime giderseniz dert dinliyorsunuz. Her kesim sorunu kendi penceresinden görüyor.
* Trakya’nın bereketli topraklarında insanlar üretiyorlar. Çiftçi üretecek, kazanacak, gelir elde edecek, düğününü derneğini yapacak ertesi yıla hazırlanacak.
* Ertesi yıla hazırlanacak takati kalmazsa ne yapacak? Bu sorunlardan Türkiye’nin arınması lazım. Bu sorunlardan arındıracak olan ise siyaset kurumudur.
* Siyaset kurumu sorunları nasıl çözer? Siyasi partiler devlet değildir. Devlet ayrıdır, bakidir. Siyasi partiler, vatandaştan yetkiyi alır 5 yıl süreyle gelir yönetir, devlet olmaz.
* Devlet adaletle, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı bir yerde devlet yara alır. Siyasi partilerde devletin hafızası olmaz. Siyasetçi kendini devletin yerine koyamaz.
“PARAYI VERENİN DÜDÜĞÜ ÇALDIĞI BİR DEVLET OLMAZ”
* Kocaeli Dilovası’nda ve Mersin Limanı’nda kilolarca kokain bulunur. Değeri milyar dolarlar. Ne savcı cesaret ediyor dava açmaya, ne de kimse sormuyor.
* Niçin evlatlarımızı zehirleyen insanlara hiç kimse cesaret edip dokunamıyor. Bunlar gücü kimden alıyorlar? Polis yakaladığı halde savcı, hakim bir şey yapamıyor. Dava dahi açmaya cesaret edemiyorlar. Bu gücü devleti yaratan siyasi otoriteden alıyorlar.
* Sadece bizim değil Orta Doğu’nun en büyük baronu Zindaşti’yi hapishaneden çıkarıyor, serbest bırakıyorsanız, kayıplara karıştıktan sonra usulen bir tutuklama kararı çıkarıyorsanız… Bu adamın gücü parayla ölçülür. Parayı alan kim? Devleti yönetenler.
* İçişleri Bakanı çıkıp da televizyona bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor dediği zaman devleti yönetenlerin harekete geçmesi lazım. Şu memleketin geldiği hale bakın. Siyaset kurumunun geldiği hale bakın. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir devlet olmaz.
* Uyuşturucu bataklığının içine sokulmak istenen bir gençliğimiz var. Yazık günah değil mi? Milyar dolar kazanır bunlar, beş kuruş vergi ödemezler. Mutlu insanların kenti yapmak istiyorsak Türkiye’nin bütün şehirlerini Türkiye’yi bu bataktan çıkartmamız gerekiyor.
“BİZE BEŞ BÜYÜK SORUN BIRAKTILAR”
* Okullar açıldı. Hala birleştirilmiş sınıflar var. Hala derslik ihtiyacımız var. Üniversiteler açıldı yurt sorunumuz var. 20 yıldır yurt sorununu çözemediler. 1 yıl içinde yurt sorununu çözmezsem siyaseti bırakacağım.
* Ev kiraları aldı başını gidiyor. Vatandaşın derdi bu, sarayda oturanların, beş yerden maaş alanların böyle bir derdi yok. Türkiye’nin geldiği hale bak.
* Bize beş büyük sorun bıraktılar. Eğitim, başlı başına bir sorun. 1 milyon 600 bin çocuğunuz EBA’ya ulaşamıyorsa bu çocuğa hangi eğitimi veriyorsunuz? 40 bin çocuğumuz okula gidiyor, okuma yazma bilmiyor.
“HER ŞEYİ SATTILAR, ŞİMDİ HAYAL SATIYORLAR”
* Dış politika, yanlış dış politika Türkiye’yi bölgesinde, dünyada yalnızlaştırır dedik. Mısırla kavga ettiler, niçin? Şimdi yalvarıyorlar barışalım diye. Devlet, akılla, irfanla, erdemle yönetilir.
* Para yok her şeyi sattılar. Şimdi satacak hiçbir şey kalmadı hayal satıyorlar. 14 Eylül’de konuşma yapıyor beyefendi. ‘Büyük ve güçlü Türkiye ufukta görülmüştür’ diyor. 20 yıldır sıra geldi hayale.
* Türkiye’yi buradan çıkarmamız lazım. Kimsenin endişesi olmasın, Millet İttifakı ile birlikte Allah’ın izni, sizlerin desteği ile Türkiye’yi bu badireden çekip çıkaracağız. Huzurlu, güzel, bölgesinde şanlı şerefli bir ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Bu millete sözüm sözdür.
* En geç 2 yıl içinde bütün sığınmacıları davulla, zurnayla memleketlerine göndereceğim. Irkçılık yapmadan, çünkü onların kabahati yok. Onları buraya kimleri getirdiyse kabahat onlarda. Kendi topraklarımızda kendi evlatlarımıza bir iş bulalım.