Erdoğan: Dedik ki kervan yürür ve kervan yürüdü

0
5

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

Bugün Türkiye’nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Buggün ülkemizin gelişmesi milletimizin güçlenmesi yolunda attığımız adımlara bir yenisini ekliyoruz. Rahmetli Menderes, Özal, Erbakan, Demirel gibi sembol isimlerin ruhlarını bir kez daha şad ediyoruz. Bugün Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün temelini atıyoruz. Aynı zamanda Kuzey Marmara Otoyolu’nun Nakkaş-Başakşehir kesiminin Sazlıdere Barajı üzerindeki bağlantı yolu da olan bu köprünün hayırlı olmasını diliyorum.

Kanal İstanbul Projesini bundan 11 yıl önce milletimizle paylaşmıştık. Türkiye’nin bu süreçte yaşadığı iç ve dış badireler nedeniyle maalesef projenin ilerlemesi biraz gecikti. İşte bugün tüm hazırlıkları tamamlayıp proje kapsamındaki ilk köprünün temelini atmak üzere bir aradayız. Sazlıdere Barajı’ndayız. Kanal İstanbul’a acaba bu proje neden gerekliydi, gecikmeli de olsa bugün bu temeli nasıl atıyoruz? İstanbul Boğazı dünyanın en kalabalık gemi trafiklerinden birine sahiptir. 1930’lu yıllarda yılda ortalama 3 bin gemi geçiş yapıyordu. Günümüzde bu rakam 45 bine ulaştı. Sadece şehiriçi yolculuklar için İstanbul Boğazı’nın her iki yakasındaki 54 iskelede günde 500 bin kişilik insan trafiği söz konusudur. Boğaz’da hem kuzey, hem güney hem doğu-batı istikametinde çok yoğun bir gemi trafiği yaşanıyor. Aynı dönemde Boğaz’dan geçen gemilerin uzunlukları 50 metreden 350 metreye kadar yükseldi.

Çok farklı yük taşıyan gemilerin kaza yapmaları halinde denizlerimiz büyük tehdit altına giriyor.

Yaşı biraz ilerlemiş olan İstanbulluların hafızalarında Boğaz’da haftalarca yanan petrol gemilerinin görüntüleri vardır. Gençlerimize sesleniyorum Z kuşağı. Bakınız bütün bu olanlar bitenler 19 yıl 20 yıldır bu ülkede iktidarda olan bizler neleri gerçekleştirdik. Bunları bilmeniz gerekiyor. Geçtiğimiz yılın ilk ayında Kabataş açıklarında kıyıya sürüklenen dev Rus savaş gemisinin yol açtığı endişeyi unutmadık.

İstanbul Boğazı’nın güvenli gemi geçiş kapasitesi 25 bindir. Ev ve sanayi atıklarının da kirlettiği İstanbul Boğazı alarm zilleri vermeye başlayalı çok oldu. Bakın Marmara ne durumda. Nedir bu durum diye hep yandık diyoruz. Boğaz’ı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza göre. Yeni bir kanal düşüncesini gündeme getirdik. Kanal İstanbul projesi ile amacımız İstanbul Boğazı ve çevresindeki vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamaktır.

“BEREKETLİ BİR PROJEDİR”

Ülkemizin küresel ticarette daha etkin rol oynaması ile diğer stratejik unsurları da bunlara eklememiz gerekiyor. 500 bin kişi kapasiteli yerleşim alanları depreme hazırlık için gereken alternatif yerleşim alanları oluşturulması eksikliğimizi de kapatacaktır. Pek çok faydayı aynı anda sağlayacak bereketli bir projedir. 27 Nisan 2011 tarihinden itibaren proje en ince detayına kadar çalışıldı.

Her ne kadar birileri kendi ilgi alanında olmayan bilgileri bize sorulmadı diye sızlanıyorsa da projenin her aşaması bilime ve hukuka uygun şekilde yürütüldü ve tamamlandı. Bize sorulmadı diyenlere sesleniyorum, unutmayın kime sorulması gerekiyorsa onlara sorulmuş ve yola öyle çıkılmıştır.

Siz zaten ülkede bu bugüne kadar dikili ağacınız yok. Sizler şu ana kadar Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık aynen bugün Kanal İstanbul projesi için nasıl çıldırıyorsanız orada da öyle çıldırdınız. Marmaray’ı yaptık aynı şekilde önümüzü kesmeye çalıştınız. Avrasya Tüneli’ni yaptık onun da önünü kesmek istediniz. Dinlemedik, dedik ki kervan yürür ve kervan yürüdü.

“BİR MUSLUK TAKMA TÖRENİ DEĞİL”

Zaten bu hususlarda en küçük bir eksiklik, yanlışlık, usulsüzlük olsaydı şimdiye kadar çoktan ortaya çıkardı. Mevcut güzergah 5 ayrı alternatif arasından bilimsel çalışmalara göre en makul ve verimli hat olarak seçildi. 11 ayrı üniversiteden 51 bilim insanı ile toplamda 204 uzman görev yaptı. Kanal hattı boyunca 304 ayrı yerde 17 bin metrenin üzerinde sondaj 248 jeofizik etüd gerçekleştirildi. 3 bin 500 kişi görev aldı bay Kemal. Biz neyi nerede kiminle yapacağımızı çok iyi biliriz. Bak bu bir çeşme açılış töreni değil. Bir çeşme musluk takma töreni de değil. Dünyada örnek kanallardan bir tanesinin temelini atıyoruz.

Kanalın uzunluğu tüm sevgili vatandaşlarıma sesleniyorum 45 kilometre. Taban genişliği minimum 275 metre, derinliği 21 metre olarak belirlendi. Bir başka ifade ile, 275 metre uzunluğa kadar petrol tankerleri ve 351 metre uzunluğa kadar konteyner gemileri bu kanaldan geçebilecek.

Kanal üzerinde birisi de bugün temeli attığımız olmak üzere toplamda 6 köprü inşa edilecek. Bugün birincisinin temelini atıyoruz. Mevcut ana karayolu ulaşım hatlarının tamamı için kanalın üzerinden köprü ile geçiş öngörülüyor.

Tam Karadeniz’e çıkıyoruz sağ tarafta bir lojistik merkezi ve muhteşem bir liman. Ülkemizin dış ticaretine yeni bir soluk getirecek. Kanalın her iki yanında planlanan 500 bin nüfuslu yerleşim alanlarının da İstanbul’un merkezindeki baskıyı ortadan kaldıracağına inanıyoruz. Kanal İstanbul, dünyanın en çevreci projesi olarak hayata geçirilecektir.

Bir şeyi daha bilmeleri lazım, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dediğimiz zaman bir duracaksın. ÇED raporlarını rahatlıkla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verir, verebilir bunu da öğreneceksiniz.

Bu uzun hazırlık döneminin ardından nihayet kanalın ilk köprüsünün temelini atma aşamasına geldik. İlerleyen dönemde hem kanal üzerindeki diğer köprülerin ve altyapı deklase çalışmalarını hem de kanal kazısını başlatacağız. Kanal İstanbul’u yaklaşık 15 milyar dolarlık maliyetle 6 yıl içinde tamamlamayı hedefliyoruz. Buradan geçecek gemilerden sağlanacak gelir ve liman başta olmak üzere elde edilecek kazançla Kanal İstanbul kendi kendini rahatlıkla finanse edecektir.

“GENÇ KUŞAK BUNLARI BİLMİYOR”

Atılan her adımın önünü kesmiştir CHP. Şimdi bugünkü CHP’de nasıl ön keseriz diye çalışmaların gayreti içerisindedir. Aynen onlara da yandaşlık edenler yok mu? Var. Düşünün, 6 bin kilometreden alınan yollar 27 bin kilometreye geldi. Fakat genç kuşak bunları bilmiyor. Osmanlı’dan miras demiryolu projeleri ipleri ele alır almaz İnönü tarafından durduruldu. CHP’nin engelleme siyasetinin başlangıcı budur. Savunma sanayiimiz gerçek anlamda küresel rekabet gücüne bizim dönemimizde kavuştu.

Reklam Alanı