Karar Yazarı Elif Çakır, Bugünkü köşesinde 50+1 meselesini ele aldı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yüzde 50 +1 şartı değişmeli” talebine geçit vermedi. Erdoğan’ın “en çok oyu alan aday seçilir, seçim de hızlıca tamamlanır” formülünü elinin tersiyle itti.
Yüzde 50+1 ile ilgili düşüncesinin değişmediğini söyleyerek, geçmişteki sözlerini tekrarladı, 50+1 sistemin özü, “meşruiyet şartı” olduğunu anlattı, ki haklı.
En çok oyu alan adayın seçilmesi ancak parlamenter sistemle mümkün olabilir. Çünkü parlamenter hükümet her an parlamentoya karşı sorumludur. Başkanlık sisteminde başkan parlamentoya karşı sorumsuz olduğu için yüzde 50+1 oyla seçilmesi şarttır. Bu yüzden Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin özü yüzde 50 artı 1’dir. Öz kalktığında geriye bir şey kalmaz.
MHP lideri “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelip geçici bir heves değildir. İşi bitince buruşturulup köşeye atılacak tek kullanımlık konjonktürel bir reçete hiç değildir” sözlerinde de haklıdır. Ama bunu ortağına ciddiyetle anlatması, öyle can istedikçe hükümet sistemi değişikliğine gidilemeyeceği, bunun çocuk oyuncağı olmadığı, öyle ekonomi modeli gibi ikide bir değiştirilecek bir husus olmadığı konusunda ortağını ikna etmesi gerekiyor.
MHP liderinin yüzde 50 +1 konusunda fikrini değiştirmemesini takdire şayan buluyorum.
Gelelim madalyonun öteki yüzüne…
***
Partisinin grup toplantısından Erdoğan’a seslenen MHP liderinin ortağına “o kadar da uzun boylu değil” anlamına gelen şu sözleri bir hayli manidar, bir hayli enteresandır:
“Hiç kimse de aramıza giremeyecektir. Cumhur İttifakı’nda pazarlık, ihtilaf yoktur. İttifakın devamından yanayız, hiçbir şart altında da bu ittifakın bozulmasına kendi adımıza söylüyorum, geçit vermeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik. Hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeyi içimiz acısa bile ses çıkarmadık. Sanırım herkes mesajı aldı ve anladı.” (22 Kasım)
Cumhurbaşkanı seçilebilsin diye Cumhur İttifakı başarıya ulaşsın, ittifak bozulmasın, iktidar minderi yitirilmesin diye Bahçeli’nin özveri gösterdiği sadece Sinan Ogan konusu mu?
2019 yerel seçimlerde PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkartılmasına, Cumhur İttifakı lehine açıklamalar yapmasına da içi acısa bile oy katkısı olabilir diye ses çıkarmadı, özverili davrandı.
Hakeza yine Abdullah Öcalan’dan HDP seçmenine tarafsızlık, yani İmamoğlu’na oy vermeme çağrısında bulunduğu bir mektup alınmasına da Cumhur İttifakı başarıya ulaşsın diye ses çıkarmadı. Bütün bunlar MHP liderinin içine sinen şeyler elbette değildi.
Bahçeli haklı Cumhur İttifakı’nın başarıya ulaşması için partisi AK Parti’den daha özverili davranıyor, hatta kendi ifadesiyle söyleyelim ki “her özveriyi” gösteriyor.
Özverili davranıyor çünkü bütün bunlar Cumhur İttifakı’nı birlikte başarıya ulaştırması beklenen şeylerdi.
Ama yüzde 50+1 böyle değil. Bu şart kalkarsa Cumhur İttifakı içinde AK Parti’nin elini güçlenir, MHP’nin eli zayıflar. “En çok oy alan” kazanacaksa, Erdoğan tek başına kazacak demektir bugünkü verilerle.
Bu iki partiyi, AK Partiyi ve MHP’yi birbirine bağlayan faktör yüzde 50+1 şartıdır.
Yüzde 50 +1 şartı devam ettiği müddetçe ittifak siyasetinin bitmesi mümkün değil, dolayısıyla AK Parti MHP ortaklığının bitmesi de mümkün değil…
Ve bu şart kalktığında ittifak siyaseti de biter. AK Parti’nin MHP’ye ihtiyacı kalmaz.
Erdoğan yüzde 50 + 1 şartının kalkmasını istiyor, çünkü MHP ve AK Parti’nin oyları artık bu seçim sisteminde sandıktan iktidar olarak çıkmaya yetmiyor.
MHP’nin oyları da, AK Partinin oyları da ortada.
Ama “en çok oy alan” kazanacaksa, Erdoğan MHP olmadan da kazanabilecek.
AK Parti ve MHP’nin oyları yüzde 50+1’i karşılasaydı Sinan Ogan’a ihtiyaç duyulur muydu? Duyulmazdı.
Cumhur İttifakı’nın oyları iktidar sağlasaydı Bahçeli Sinan Ogan’la aynı kareye girmeye razı olur muydu, olmazdı.
Cumhur İttifakı’nın devamı için her özveriyi gösteren Bahçeli Erdoğan’ın “en çok oyu alan aday seçilsin” teklifini niye kabul etmiyor belli…
Çünkü yüzde 50 + 1 şartı evet CB sistemini özü, bu ilke bu hükümet sisteminin “meşruiyet şartı” ama aynı zamanda Bahçeli Cumhur İttifakı’nın içindeki ağırlığını sağlayan unsur da yüzde 50+1 şartı.
Sanırım işin özü bu. Bahçeli o yüzden geçmişteki sözlerinin arkasında duruyor ve Erdoğan’ın teklifine geçit vermiyor, yüzde 50 + 1’den Erdoğan’ın duyduğu rahatsızlığa kulağını kapıyor.
***
Farkındasınız değil mi, Erdoğan’a göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki tek sorun yüzde 50 artı 1 şartı. Tek problem bu.
Ve yine farkındasınız değil mi, MHP lideri de Erdoğan’a verdiği yanıtta sistemde bazı problemler olduğunu söylüyor ama o sorunların ne olduğunu dile getirmiyor! Gerçi 2021 yılında aralarında çıkan bir krizde Bahçeli hazırlattığı 100 maddelik Anayasa taslağıyla CB sisteminde revizyona ihtiyaç olan hususları madde madde söylemiş, TBMM’ye getireceklerini açıklamışlardı. Erdoğan’ı bir hayli zora sokan maddeler vardı. MHP o anayasa teklifini hazırda bekletiyor olabilir.
***
Bahçeli’nin “mesaj alınmıştır” sözlerini bir de Erdoğan’ın Cezayir dönüşünde bu konuyu gündeme getirmemesiyle birlikte okumak gerekiyor sanırım.
Cezayir ziyareti dönüşünde Erdoğan’ın uçağındaki gazeteciler her şeyi sordular ama asıl sorulması gereken soruyu sormadılar:
“Siz yüzde 50 artı 1 değişmeli dediniz, Bahçeli 50 artı 1 sistemin özüdür, dedi Bahçeli’nin sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Soru çok net ve kısaydı oysa değil mi?
Gazeteciler, bütün güncelliğine ve önemine rağmen bu soruyu sormadı, belli ki Erdoğan sorulmasını istemedi! Çünkü yüzde 50+1 Erdoğan’ın yumuşak karnıdır.